English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ O ] / Oracle

Oracle traducir turco

648 traducción paralela
Mr. Van Meer, when questioned by our oracle, Mr. Stebbins... refused to open his mouth.
Bay Van Meer, uzmanımız Bay Stebbins tarafından sorgulandığında tek bir kelime konuşmayı bile reddetti.
You're her oracle.
Onun ilham kaynağısınız.
My other self... my counsel's consistory... my oracle, my prophet. My dear cousin...
Hay benim öteki yüzüm, akıl hocam, kahinim, falcım, sevgili kuzenim.
Even the oracle at Delphi proclaims his divinity.
Delphi'deki kahin bile onun ilahiliğini ilan ediyor.
- An alcoholic oracle!
Alkolik bir kâhin!
Has Athens not sent for and received a prediction from the Delphic oracle?
Atina Delphic kehanetçisinden bir öngörü almamış mıydı?
The prediction of the oracle has arrived from Delphi.
Kahinin tahminleri Delphi'den geldi.
You're an oracle of wisdom, Marta.
Sen ileriyi gören, bilge bir kadınsın, Marta.
What does Oracle say?
Oracle ne diyor?
Oracle, what about this here winter?
Oracle, önümüzdeki kış için ne diyeceksin?
- What kinda plan, Oracle?
- Ne tür bir plan, Oracle?
- You know? That wagon train may not never get to you.
- Oracle, biz şey diye, uh...
Hold on, Oracle. We're workin'men. We're miners.
Araba konvoyunu karşılamak için oraya gidiyorlar ve viskinin yerine ulaşması için yardım ediyorler.
We ain't lnjun fighters.
Yavaş ol, Oracle.
- I mean, you ain't lost? - Course I ain't lost.
Oracle, nereye gittiğini bildiğine eminsin.
- What are you doing here, Oracle?
- Albay. Ben Denver'li Halk Milislerinin kılavuzuyum.
Wait a minute, Oracle.
Bir şeylermi gördün.
Believe me, Frank, you just trust old Oracle.
İnan bana, Frank, yaşlı Oracle'a güven yeter.
Oracle. Oracle.
Oracle...
Oracle!
Oracle.
Oracle.
Oracle.
Oracle.
Oracle!
Mother, Father, I'd like to go to Delphi to ask the Oracle of Apollo about my dream, about what I can't remember.
Anne, Baba... Apollo'nun kâhinini görmek için Delfi'ye gitmek istiyorum. Rüyamı ve hatırlayamadıklarımı ona sormak için.
Go to Apollo's shrine and make sure of the Oracle, see if I invented it in league with Tiresias.
Apollo Tapınağı'na git ve kâhinden sana bunları Tiresias'ın işbirliği ile uydurup uydurmadığımı söylemesini rica et.
A fuel-burning oracle.
Benzinle giden bir sihirbaz.
# # A fuel-burning oracle
# # A fuel-burning oracle
Mr Ryu, it's time for the oracle.
Bay Ryu, kehanette bulunma zamanı.
Oh, Oracle of the people, most perfect and wise.
Ahh, halkın çok mükemmel ve alim olan Kahin'i.
That Oracle really got to me.
Bu "Kahin" beni etkilemiş olmalı.
Many of us have felt the power of our Oracle.
Bir çoğumuz kendi kehanetimizin gücünü hissettik.
It is the will of the Oracle that you now be treated as honoured guests.
Şimdi Kahin sizlere şeref konukları gibi davranılmasını arzuluyor.
How did the Oracle punish the old man?
Kahin yaşlı adamı nasıl cezalandırdı?
There is some way the Oracle knows what you say, isn't there?
Sizin söylediklerinizi Kahin bir şekilde biliyor, değil mi?
The Oracle knows the minds and the hearts of all the people.
Kahin tüm insanların düşüncelerini ve kalplerindekini bilir.
I suppose we had to learn the power of the Oracle.
Sanırım biz de Kahin'in gücünü öğrenecektik.
The Oracle will only say "soon."
Kahin sadece "yakında" der.
Captain, the Oracle room.
Kaptan, Kahin odası.
The Oracle doesn't seem to know we're here.
Anlaşılan Kahin burada olduğumuzu göremiyor.
- Captain. If I remember correctly, the Oracle's reprehensible conduct was initiated when Natira knelt on that platform.
Kahin'in cezalandırıcı tavrı Natira oraya diz dökünce oldu.
When the Oracle releases them, take them.
Kahin onları bıraktığında, götür onları.
They entered the Oracle room.
Onlar Kahin odasına girdiler.
We have freed him from the cruelty of your Oracle.
Biz onu sizin Kahin'in gazabından kurtardık.
The Oracle room.
Kahin odası.
- Iris, you're an oracle tonight.
Bu gece bir kâhin gibisin.
- Oracle, the thing is we, uh... - We got trouble.
- Tünaydın, baylar.
I think, uh...
Başka bir şey görüyormusun, Oracle?
- I mean, in your mind. - I need whiskey.
- Oracle, bir şey görebiliyormusun?
I think we can leave the sun out of this.
- Burada ne arıyorsun, Oracle?
It is my duty to see that this precious cargo and these good people...
Teşekkürler, Oracle.
Thank you, Oracle.
Bir kılavuzun görevinin ne olduğunun gayet iyi farkındayım.
Sergeant, get me Oracle Jones.
Çavuş, bana Oracle Jones'u çağır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]