Orbit traducir turco
2,733 traducción paralela
This brings the smaller object... close enough to the planet to be captured... while its partner is slung out into an independent orbit.
Bu durum, cisimlerden birini bağımsız bir yörüngeye fırlatılırken daha küçük olan cismi gezegene yakalanmak için yeterince yakına getirir.
And the further an object is from the center... the slower it should travel in orbit... because the gravitational pull is weaker.
Ve cisim merkezden uzaklaştıkça... yörüngede daha yavaş dönmelidir... çünkü çekim kuvveti daha az etkilemektedir.
Mars is a red planet that we see from orbit.
Mars yörüngeden gördüğümüz kırmızı bir gezegen.
But no one since 1972 has ventured beyond the Earth's orbit.
Ancak 1972'den beri kimse Dünya'nın yörüngesinden ileri gitmeye cesaret edemedi.
It costs about $ 10,000 to put a pound of anything into orbit.
Yörüngeye 500 gr bir şeyi yerleştirmenin maliyeti yaklaşık 10 bin dolar.
Imagine John Glenn made out of solid gold. That's what it costs to put John Glenn oryou into orbit.
Som altından yapılmış bir John Glenn heykelini yörüngeye yerleştirmenin masrafını hayal edin.
A satellite in geosynchronous orbit... would drop a 60,000-mile cable back to Earth... where it would be anchored to the surface.
Yere eş zamanlı yörüngedeki uydudan Dünya'ya 96 bin km uzunluğunda bir kablo uzatabilirsek asansörü yüzeye demirleyebiliriz.
The elevator " s compartment would simply roll up the cable... shuttling travelers and supplies into orbit... where it would wait for a spacecraft. This system would entirely replace a conventional rocket launch.
Asansör kabloyu yukarı çekerek kabindeki gerekli malzemeyi ve yolcuları yörüngeye getirip götürebilecek bu sayede uzay aracı yerçekiminden etkilenmeden Dünya'nın yörüngesinden ayrılma imkânına sahip olacak.
Just beyond the orbit of Mars... asteroids flywithin range of a fewyears'round trip from Earth.
Mars'ın yörüngesinin hemen ilerisinde Dünya'nın etrafını birkaç yılda dolaşabilen asteroitler uçuşuyor.
They put you on a sled and slingshot you into space... in such a way that the weak gravity ofthe asteroid... will hold you in orbit, but won't pull you back down again.
Sizi bir kızakla uzaya bırakabilirler ve asteroitin güçsüz yerçekimi sizi kendine çekebilir. Bu çok güzel bir gezi olabilir. Bunu denemek isterdim.
Three times farther away than Mars... the orbit of Jupiter, with its crowded moon system... offers dozens of diverse visions.
Mars'tan üç kat daha uzak olan Jüpiter'in yörüngesi düzinelerce farklı ay sistemiyle dolu.
Ifyou're carrying all the fuel you'll ever need... then most ofthe effort of the first-ignited fuel... is to lift the unburnt fuel into orbit.
İhtiyacınız olan bütün yakıtı yanınızda taşıyorsunuz. Kullandığınız gücün çoğunu henüz kullanmadığınız yakıtı yukarı taşımak için kullanıyorsunuz.
Although not quite yet a space elevator... NASA's mission to return to the Moon... builds on the idea of Earth orbit as a base forfarthervoyages.
Henüz bir uzay asansörümüz bulunmasa da NASA'nın Ay'a geri dönme görevi Dünya yörüngesinin daha uzak yolculuklara zemin hazırlaması fikrine dayanıyor.
The unmanned Ares V rocket... towering taller than a football field standing on its end... will carry the lunar lander, supplies... and an Earth departure rocket into orbit... where it will wait for the astronauts.
Bu içinde insan bulunmayan Ares V roketi birbirine eklenmiş 3 futbol sahası büyüklüğündeki arka kısmı Ay'a iniş malzemelerini ve Dünya'ya dönüş roketlerini yörüngeye taşıyacak ve orada astronotların gelmesini bekleyecek.
The Ares I rocket will deliver the crew to orbit aboard a capsule.
Ares I roketi bir kapsülün içindeki mürettebatı yörüngeye getirecek.
Here comes the center of the universe pulling us all into her gravitational orbit of blame.
Evrenin merkezi bizi onun suçlama yörüngesine itmeye başladı bile.
Gentlemen, I am now about to send a signal from this laptop through our local ISP racing down fibre optic cable at the speed of light to San Fransisco, bouncing off a satellite in geosynchronous orbit to Lisbon, Portugal, where the data packets will be headed off to submerge transatlantic cables, terminating in Halifax, Nova Scotia and transfered across the continent via microwave relays back to our ISP And the extend receiver attached to this...
Beyler, şimdi bu laptoptan, yerel İSS aracılığıyla fiber optik kablolardan ışık hızıyla geçip, San Fransisco'ya giden oradan Portekiz-Lizbon ile eş zamanlı uydudan yansıyarak data paketlerinin yönlendirildiği denizaltı transatlantik kablolardan Halifax-Nova Scotai'da son bulan ve mikro dalgalar ile tüm kıtayı dolaşarak İSS'ye geri dönen ve şuna bağlı olan bir sinyal göndermek üzereyim.
I watched from the lunar orbit... the glorious landing of Armstrong and Aldrin.
Ben ay yörüngesinde tur atarken Armstrong ve Aldrin'in görkemli inişlerini izledim.
Orbit now holding at 556.3. - Oh.
Yörünge şu anda 556.3'te.
Low Earth orbit.
Alçak yörüngeye.
We sawn Orbit the other day.
Geçen gün Yörünge'yi gördük...
Without the Gate Bridge, and with the need to keep at least one ship in orbit at all times for defensive purposes, resupply is going to be difficult.
Geçit köprüsü olmadan ve yörüngede her zaman savunma amacıyla bir gemi bulundurma ihtiyacı nedeniyle, yeniden ikmal zor olacak.
Means you just want to stay in my orbit, because you figure I'll eventually realize that I made a mistake and you'll be able to rub my face in it.
Benim yörüngemde kalmak istediğin anlamına geliyor. Çünkü günün birinde hata yaptığımı fark edeceğimi ve bunu yüzüme vurabileceğini düşündün.
We have to leave orbit immediately.
Derhal yörüngeyi terketmeliyiz.
23 infantry troopers, 16 snipers, seven heavy gunners, four demolitions experts, and enough ammunition to orbit arnold schwarzenegger.50 gamers, one call, all ready for battle.
23 piyade eri, 16 pusucu... 7 ağır silahlı, 4 imha uzmanı ve Arnold Schwarzenegger'i alt etmeye yetecek kadar cephane. 50 cesur asker, tek sözle savaşmaya hazırlar.
Your compound is currently surrounded by 23 infantry troopers, 16 snipers, seven heavy gunners, four demolitions experts, and enough ammunition to orbit arnold schwarzenegger.
Şu anda bina 23 piyade eri, 16 pusucu, 7 ağır silahlı, 4 imha uzmanı ve Arnold Schwarzenegger'i alt etmeye yetecek kadar cephane ile sarılmış durumda.
Cylons just jumped into orbit, and the fleets jumped away.
Cylonlar yörüngeye atladı ve filo hemen uzağa kaçtı.
They're coming into orbit.
Yörüngeye giriyorlar.
The bullet entered The frontal bone Just above the left orbit, Traveled in an upward trajectory
Kurşun ön kemikten, sol göz çukurunun üzerinden girip yukarı doğru ilerlemiş.
Even the Leisure Palace was lowered down from orbit.
Dinlence Sarayı dahi yörüngesinden saptırıldı.
A minor shift in the Earth's orbit caused the summer sun to warm slightly, just enough to radically transform this entire region.
Dünya'nın yörüngesindeki ufak bir kayma, yazların biraz daha sıcak geçmesine neden oldu ama bu, bütün bölgeyi tamamen değiştirmeye yetti.
How'd you get all the planets to orbit like that?
Tüm gezegenleri nasıl bu şekilde yörüngeye yerleştirdin?
He's in your orbit now
Şu anda da senin yörüngende.
She's got an Orbit, that's a 1200 $ stroller.
Onunki Orbit marka, 1200 $'lık bir puset.
I was in orbit when it happened.
Olay olduğunda ben yörüngedeydim.
They could've pre-programmed the ship to fly here on its own, enter orbit, even send a pre-recorded signal.
Gemiyi buraya kendi kendine gelip, yörüngeye girip, hatta önceden kaydedilmiş bir iletiyi göndermeye bile programlamış olabilirler.
We can barely keep this thing in orbit, and you want to take it into hyperspace?
McKay gemiyi yörüngede zor tutuyor, sen hiperuzaya çıkmak mı istiyorsun?
We've lost orbit.
Yörüngeden çıktık.
Well, he was on the cruiser you destroyed in orbit around M2S-445.
Pekâlâ, o M2S-445'in yörüngesinde yok ettiğiniz kruvazördeydi.
- It's in orbit.
- Yörüngede.
Look, a ship appeared in orbit above their Atlantis, they came to check it out.
Bak, bir gemi onların Atlantis'inin üzerinde ortaya çıktı, onlar da göz atmaya geldiler.
The last time the Daedalus was in orbit, Major Marks generously offered to give both of us some preliminary training.
Daedalus en son yörüngeye girdiğinde, Binbaşı Marks cömertçe bize başlangıç eğitimi vermeyi teklif etti.
I'm detecting another ship in orbit.
Yörüngede başka bir gemi algılıyorum.
Without sublights, our orbit is decaying, which means more radiation slamming into the shields.
Işık altı motorlar olmadan yüksekliğimiz azalıyor bu da daha fazla radyasyonun kalkanlara yüklenmesi demek.
You know, one long continuous burn along the right trajectory, from now until the next jump should be enough to allow us to establish a higher, more stable orbit around the sun.
Bilirsiniz, doğru tarafa doğru uzun bir ateşleme, bir sonraki sıçrayışa kadar bize güneşin etrafında daha yüksek ve stabil bir yörünge oluşturmamızı sağlayabilir.
We broke orbit to get away from the fighters, remember?
Savaşçılardan kaçmak için yörüngeden çıktık, hatırladın mı?
Hitting the Gate decreased our speed, which means we're in decaying orbit.
Geçide çarpmak hızımızı azalttı, yani azalan yörüngedeyiz.
Rivers, take a Jumper into orbit and keep a look out for Michael's ship.
Rivers, bir Jumperla yörüngeye çık ve Michael'in gemisini gözlemeye başla.
Rodney, take us into orbit.
Rodney, bizi yörüngeye götür.
Reading another ship in orbit.
Yörüngede başka bir gemi var.
Armstrong and Aldr landed on the moon, put their footsteps down, became heroes, and Michael Collins... he stayed in orbit around the moon and never landed.
Armstrong ve Aldrin, aya ayak bastıklarında kahraman oldular. Ama Michael Collins yörüngede kaldı ve aya asla inemedi.