Oren traducir turco
368 traducción paralela
Oren, you're only his mistress
Oren, sen onun metresinden başka bir şey değilsin.
Heres Oren's diary I found when I searched the house
Evi aradığımız sırada bulduğum Oren'in kaleme aldığı günlük.
Doesn't Oren's diary interest you?
Oren'in günlüğü ilginizi çekmiyor mu?
Call yourself Oren from now on
Bundan böyle ismin Oren olsun.
Yes, Oren
Evet, Oren.
Miss Oren, we're entering a new era!
Bayan Oren, yeni bir çağa giriyoruz!
Oren!
Oren!
Oren, don't let anybody in
Oren, kimseyi içeriye alma.
Oren!
- Oren!
Blood splashed, Oren
Kan püskürdü, Oren.
Oren, I killed a man for the first time
Oren, ilk defa bir adam öldürdüm.
Oren, don't leave my side
Oren, yanımdan hiç ayrılma.
Poor Oren died for it
Zavallı Oren bu uğurda öldü.
Did you know Oren died?
Oren sama'nın öldüğünü biliyor muydun?
Oren?
Oren mi?
As for Oren...
Oren'e gelince...
- Oren!
- Oren!
- I'm not Oren, I'm Okei
- Ben Oren değilim, Okei'yim.
This woman is called Olen the Thistle.
Bu kadının ismi Oren.Lakabı diken.
Take good care of Kihachi and Olen.
Kihachi ve Oren'e iyi bak.
Olen...
Oren...
Olen!
Oren!
Olen, you are a good woman.
Oren, sen iyi bir kadınsın.
Olen the Thistle.
Oren
Listen, Olen.
Dinle, Oren.
In front of your eyes, Olen.
Gözlerinin önünde, Oren.
I'm called Olen the Thistle.
Ben Oren.Boşuna bana diken demiyorlar.
Oren Trask's daughter is getting married tomorrow.
Oren Trask'ın kızı yarın evleniyor.
Oren and Barbara Trask.
Oren ve Barbara Trask.
The woman that's dancing with Oren - what's her name?
Oren ile dans eden kadının adı ne?
Oren Trask? The man who said "What if we sliced the bread before we sold it?"
Oren Trask'mı? "Ekmeği satmadan önce dilimlersek ne olur?" diyen adam mı?
Oren, I'm sorry you've had to see this, but it means nothing to us.
Oren, bunu görmek zorunda kaldığınız için üzgünüm ama bunun bizimle ilgisi yok.
Oren, I have this covered. Upstairs.
Oren, ben bunu hallederim.
Oren, we really don't have any more time for fairy tales.
Oren, peri masallarına ayıracak daha fazla vaktimiz yok gerçekten.
Oren, I beg your pardon, but if you are insinuating...
Oren, affedersin ama bir şey ima ediyorsan.
Oren, this is a simple misunderstanding.
Oren, bu basit bir yanlış anlama ve ben...
That don't go here, Oren.
Buraya ait değil Oren.
Oren, they've got matches and they've got gasoline!
Oren, kibritleri ve gaz yağları var!
That's the Fagin that put something over on you, ain't it?
Başınıza çorap ören hödük değil mi o?
- Who is knitting?
- Örgü ören kim?
For its wearer or its weaver?
- Takan için mi ören için mi?
Ruins to visit by moonlight, fine stretch of beach.
Ay ışığında gezilecek ören yerleri. Mükemmel sahil şeridi.
A spider that weaves its web around me, poor cocoon.
Ağını benim gibi zavallı bir kozanın etrafına ören bir örümcek gibi.
He's built a network of spies that have spread through the city.
Tüm kenti ağ gibi ören bir casusluk şebekesi kurdu.
Yes, up there, little boy The Great Woman, long dreamt weaves a destiny of joy
Çık çık güzel oğlum, kaderini ören kişi... o esrarengiz kadındır.
No, I'm not putting down your black widow spider, but the funnel-web spider can kill a man in eight seconds, just by looking at him.
Sizin kara dul örümceğinizi aşağıIıyor değilim. Ama huni ağ ören örümcek sekiz saniyede öldürebilir, sadece size bakarak.
Ming, you've caused me a lot of trouble and I'm still alive.
Ming, sürekli başıma çorap ören sendin, ama şu an hayatta olan benim.
One of your kids got corn rows?
Senin gençlerden saçını ören var mı?
The older woman with the knitting.
Örgü ören yaşIı kadın.
Your father here, makes other people's lives, and ruins them too!
Burada Baban yapar diger insanlarin yasamini yasa ve ören onlari da!
You remember that outfit Mrs Foster knitted Eddie for Christmas?
Eddie'ye Noel için kıyafet ören Bayan Foster vardı ya?