Outright traducir turco
406 traducción paralela
- Outright?
- Doğrudan mı?
Your sister deeded her the business as an outright gift.
Ablanız işyerini düpedüz hediye etmiş.
But once successful, she'll buy the property outright.
Başarılı olunca evi alacaktır.
He gave me $ 50,000 outright... and then proposed to me for the fiirst time.
Bana 50 bin $ verdi bunun için... Üstüne bir de evlenme teklif etti.
Took the next step to being a fiinance genius. You took outright to swindlir.
Sen yakında finans dahisi olarak çıkarsın karşıma.
Hang it all, I may as well tell you outright.
Lanet olsun, açıkça söyleyebilirim.
The thing that mauls and mutilates our race... not killing us outright, but letting us live on... with half a heart and half a lung.
Bizi hemen öldürmeyen yarım bir insan olarak yaşamamıza izin veren soyumuzu yaralayan ve kötürüm eden şey.
Therefore, I'm ruling out this method outright, O.K.?
Herneyse, ben de bu metodu terk ettim zaten.
- I say, it's outright rude of him!
- Bu yaptığı resmen kabalık!
Whoever's running this show obviously doesn't want to kill us... outright, that is.
Tabi ki, sadece gösteri yapıp, bizi öldürmüyorlar... yani, açıkçası.
- Was he killed outright?
- Öldürülmüş olabilir mi?
The money to be given outright to all parties concerned with the hope that it will make them all as miserable as possible.
Para belirtilen şahıslara peşin olarak ödenecektir, bu suretle hepsinin sefil ve perişan olacaklarını ummaktayım. "
Another, an outright political enemy.
Bir tane daha, bariz siyasi düşman.
I'm going to say outright that there isn't another woman who married to such a husband wouldn't have taken several lovers.
Senin gibi bir adamla evlenip de birçok aşığı olmamış hiçbir kadın yoktur!
This is outright pacifism.
Düpedüz bozgunculuk bu.
Evidently they are not prepared to deal with outright disobedience.
İtaatsizlikle baş etmeye hazırlıklı değiller. Nereden bildin?
Because if he killed us outright, in front of you, you'd retaliate.
Bizi birden öldürürse, misilleme yaparsın.
So you damn me outright.
Demektir ki bana lanet okuyorsun.
I say this country has been too harsh on its outright condemnation of war.
Bence bu ülke, savaşı kınama konusunda çok ileri gitti.
We'd prefer to being hanged outright
Derhal asıImayı tercih ederdik.
Yes, sir. Then, undoubtedly, you are unaware of the rising tide of disobedience, the outright defiance, among the servant apes in our cities.
Şüphesiz ki, şehirlerimizdeki hizmetçi maymunlar arasındaki itaatsizlikten ve küstahlıklarından haberiniz yok.
All those pictures - all 22 of them - were to be hers, outright.
bütün resimlerin - 22 tanesinin de - onun olması gerekiyordu, derhal.
For one of the falling ministers, the talented Herr von Meintlitz architect of the new German expansionist farm policy fell on top of an old lady in Nimwegen, killing her outright.
Düşen bakanlardan biri, yetenekli Herr von Meintlitz yeni Alman çiftlik politikasının mimarı Nimwegen'de yaşlı bir kadının üzerine düşüp onu oracıkta öldürdü.
The same historical moment, when bolshevism triumphed for itself in Russia, and... when social democracy fought victoriously for the old world, marks the outright birth... an order of things... at the heart of the domination of the modern spectacle,
Bolsevizm'in Rusya'da kendi adina zafer kazandigi ve sosyal demokrasinin eski dünya için basarili bir sekilde savastigi o tarihi an, modern gösterinin egemenliginin esasini olusturan durumun kesin baslangicidir belirler :
One day a disciple asked Jesus what would have happened if it had not only been an unfaithful woman but an outright whore.
Bir gün bir öğrencisi İsa'ya ; bir kadın sadakatsiz değil ama alenen fahişelik yaparsa ne olacağını sordu.
You seem to have retained your pride and your dignity, since you didn't ask outright for a free meal.
Gururunu ve onurunu hâlâ kaybetmemişsin gibi duruyor. Çünkü bedava yemek istemedin.
- Outright, I think you and I... - own maybe a quarter of an acre.
- Sanırım sen ve benim 800 metre kare arsamız var.
Sold outright in a store.
Doğrudan dükkana satılır.
The situation here is of total and outright panic.
Burada tam anlamıyla bir kargaşa var.
We just stole the idea outright.
Dosdoğru onun fikrini çaldık.
Outright.
Sana söylemiştim.
In 1898, Spain owned Cuba outright.
[Bay Hand] 1898'de, İspanya Küba'yı tamamen aldı.
You don't kill it outright.
Onu tamamen öldüremezsin.
Once in my life I'd like to buy something outright before it's broken.
Hayatımda bir kere, aldığım bir şey, parasını ödeyene kadar bozulmasa!
- I'll give you outright my practically full bottle of Chanel No.5.
- Sana hemen derhal daha yeni açılmış bir şişe Chanel No.5'imi veririm.
I'm going to tell you this outright. I'm not saying that you don't have talent but I can tell you that this is almost not painting.
Açık konuşayım, yeteneksizsin demiyorum ama buna resim bile denemez.
That's outright bribery.
İşte tam bir yolsuzluk.
Outright theft of property...
Mülke izinsiz giriş...
There are also the outright scoundrels.
Bir de saf ve bayağı insanlar var.
Also, outright title to my prizewinning hybrid rose bushes.
Ayrıca, ödül almış melez güllerimin kullanım hakkı da onundur. "
I'll ask him outright, are you a spy?
Bakın doğrudan soracağım, sen bir casus musun?
She'll replace you with somebody who will. After this season, you'll be sent back to the minors or given your outright release.
Så kommer hon att ersätta Bu sezondan sonra Hepiniz ya alt lige yollanacaksınız yada serbest kalacaksınız.
I registered for classes with Prof. Juckenack outright.
Başladım bile.
For us to enjoy outright freedom in this world, we must alter all worthless humans, and make you kneel before Doctor Uiro.
Bu dünyada tam özgürlüğü tatmamız için,... ne kadar beş para etmez insan varsa, hepsini değiştirip, Dr. Uiro'ya boyun eğdirmemiz şart!
I tell him outright I want him to leave and he plainly refuses.
Ona ayrılmak istediğimi açıkça söyledim ve o açıkça reddediyor.
My office is charging Clay Shaw with outright perjury on 15 answers he's given today, not one word being true.
Her gece böyle uykusuz mu kalacaksın? Ne için? Warren Raporunun 26 cildini de okuyan tek adam olmak için mi?
A condo, you own outright.
Kondoda, tek sahip sensin.
Was he killed outright?
Hemen öldü mü?
In the face of these outright lies, how can one build trust in a relationship?
Bir ilişkide böyle yalanlar varken insan nasıl güven duyabilir?
How am I gonna know they'll be killed outright?
- Hemen ölecekler mi?
- It was never said outright. Good God, no!
Hiçbir zaman açık açık dillendirilmedi.