Overcooked traducir turco
157 traducción paralela
I do hope these eggs aren't overcooked.
Umarım yumurtalar çok katı olmamıştır.
Overcooked!
Fazla pişmiş!
You just overcooked us into one hell of a night.
Yaktığın şu rosto sayesinde harika bir gece geçireceğiz.
- I have overcooked the potatoes.
- Patatesleri fazla pişirdim.
I'm afraid I overcooked it.
- Korkarım yaktım.
The soup tastes like overcooked pork bones.
Tadına bakılırsa, domuz kemikleri aşırı pişmiş.
And your overcooked pork is like cardboard. Your shinachiku aren't pickled.
Şinackuyu salamuradan erken çıkarmışsın.
Oh, somebody overcooked the spaghetti.
Birisi makarnayı fazla pişirmiş.
Terrish tastes better when it's a little overcooked.
Terişin çok pişmişi makbuldür.
The meat is overcooked now.
Et çok pişti.
It wasn't overcooked?
Fazla pişmemişti değil mi?
It wasn't a little overcooked?
Biraz fazla pişmemişti değil mi?
I overcooked the carrots.
Havuçları biraz fazla pişirmişim.
Oh, your boyfriend looks a little overcooked here.
Bu arada sevgilin biraz yanıyor galiba.
- Well, that's a bit harsh. - Like the meat, overcooked. The vegetables, too soft.
Et fazla pişer, sebze az, peyniri yenmez.
I'm sorry if the goddamn chicken got overcooked.
Lanet tavuğu... biraz fazla... pişirdiğin için... üzüldüm.
The bread... tastes like chalk and the meat, is overcooked.
Ekmekten kireç tadı geliyor ve eti her neyden yapılmışsa çok sert.
The pig skin is overcooked, failure.
Domuzun derisi yanmış, başarısız.
The pig skin is overcooked, failure.
Domuz eti fazla pişmiş, başarısız.
The pig skin are overcooked, failure!
Domuz derisi yanmış, başarısız.
I'm just a stale woman, overcooked in make-up and dying of boredom.
Nasıl? Ben zaten bitmiş bir kadınım, vücudu pörsümüş ve sıkıntıdan patlamakta olan bir kadın.
- He overcooked it.
- Fazla pişirdi.
I was a little worried I overcooked the lingta roast but, uh... I'm glad you liked it anyway.
Lingta rostosunu fazla pişirdiğimden endişe ettim ama beğenmene sevindim.
Back home that's what we call an overcooked ham.
Bizim fazla pişmiş domuz dediğimiz bu işte.
I guess the Peking Duck has been overcooked.
Bizim Pekin Ördeği çok pişti galiba.
But despite the unhygienic tableware and the overcooked, half-peeled potatoes, l ´ m giving them four stars anyway.
Ama hijyenik olmayan sofra takımına ve fazla pişmiş, yarısı soyulmamış patateslere rağmen onlara dört yıldız veriyorum.
than anywhere else, outside ofJapan? - It's overcooked.
Size bir haberim var.
- It's not overcooked.
- Fazla pişmiş. - Fazla pişmemiş, tam kıvamında.
I was angry because my Moon Over My Hammy was overcooked and...
Bakın, Ayda Tütsülenmiş Bifteğim fazla pişmiş diye kızgındım ve...
Okay, I am here to withdraw my complaint about my overcooked burger.
Pekala, fazla pişmiş burgerlerim hakkındaki şikayetimi geri çekmeye geldim.
Their food's overcooked, undercooked and not worth cooking.
Yiyecekleri aşırı pişmiş az pişmiş ya da pişirilmeye değmez.
This fish is overcooked.
Bu balık pişmemiş.
Sure. So much can go wrong. A turkey can burn in places, be overcooked, undercooked... which is a health hazard...
tabi. - pek çok terslik olabilir. hindi yanabilir. bazı yerleri aşırı pişebilir.
Well, it was overcooked.
Çok pişmişti.
Master, isn't this a bit overcooked?
Usta, bu biraz fazla pişmemiş mi?
It was as if someone had overcooked his steak.
Sanki biri bifteğini yakmış gibi
Somebody overcooked their burger.
Biri burgerleri fazla pişirmiş.
This is overcooked and cold, and I'm not sure how that can be achieved.
Bu da fazla pişmiş ve soğuk, bunu nasıl başardınız anlayamıyorum.
Slightly overcooked.
Biraz fazla pişirilmiş.
I overcooked a steak.
Bifteği fazla pişirdim. |
Well, I must have really overcooked it, then.
- O zaman fazla pişirmiş olmalıyım.
- The lamb chops are gonna be overcooked.
- Pirzolalar fazla pişecek.
Ma'am, I don't doubt the steak was overcooked, but did you have to eat it all before you complained about it?
Hanımefendi, bifteğin fazla pişmiş olduğundan şüphem yok ama şikayet etmeden önce hepsini yemek zorunda mıydınız?
Dried meat and overcooked... - What are you talking about?
Toplarını pilav üzerinde servis edebilirim.
I don't like it overcooked.
Fazla pişince hoşuma gitmiyor.
The asparagus was a little overcooked, but the lobster was perfect.
Kuşkonmaz fazla pişmişti ama ıstakoz mükemmeldi.
This looks overcooked.
Çok fazla pişmiş.
And be sure the lampreys are not overcooked.
Ve yılan balıklarının fazla pişmediğinden emin olun.
Overcooked, it's wrecked.
Çok pişerse hiçbir şeye benzemez.
- Was the fish overcooked?
- Balık mı çok pişmişti? - Balık?
Turbot in wine, slightly overcooked.
Şarapta kalkan balığı, biraz fazla pişmiş.