English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ O ] / Oysters

Oysters traducir turco

785 traducción paralela
Pearls in your oysters.
Yolunuz açık olsun.
Don't you care for oysters?
İstiridye sevmez misiniz?
If you want to know, I had oysters and lobsters and sherry and champagne.
Bilmek istersen, istiridye ve ıstakoz yiyip şarap içtim.
Now Steve, putting aside the steak for a moment, we have here before us : oysters, caviar, smoked salmon, fried, grilled or boiled sole...
Steve, bifteği şimdilik bir kenara bırakırsak buradaki menüde yazdığına göre istiridye, havyar, somon füme... -... kızarmış, ızgarada ya da haşlanmış dilbalığı var.
Partridges are not oysters, you know.
Keklik istiridye değil ki.
Well, they don't look much bigger than oysters.
İstiridyeden büyük görünmüyorlar.
I'd like to sink my chattering teeth in some good ol'Louisiana oysters.
Takırdayan dişlerimi eski birkaç Louisiana istiridyelerine batırmak isterdim.
Eat a hundred oysters.
Yüz tane midye yerdi.
A hundred oysters?
Yüz tane midye?
And everybody told this friend of mine... not to eat oysters in July, but he wouldn't listen.
Herkes ona temmuz ayında yememesini söylerdi fakat o kimseyi takmazdı!
How about a dozen oysters and a pint of stout?
Bir düzine istiridye ile büyük biraya ne dersin?
Would you like some nice raw oysters, dear, or a dish of salt pork?
Sevgilim çiğ istiridye mi istersin yoksa salamura domuz mu?
Raw oysters floating in scooped-out blocks of ice and a band from out of town.
İçi oyuk buz bloklarında yüzen çiğ istiridyeler, kasaba dışından orkestra.
- Yes, sir. - Prairie oysters is à la carte.
Yalnız o a la carte olarak servis edilir.
Two prairie oysters.
- İki çiğ yumurtalı istiridye.
- Oh, how I hate oysters.
- İstiridyeden nefret ediyorum.
Every Friday night for the last six months, they order oysters.
Son altı aydır, her cuma akşamı, istiridye sipariş ediyorlar.
- We don't like oysters.
- İstiridye sevmiyoruz.
I don't think pearls comes from oysters.
Bence inciler istiridyeden çıkmıyor.
- Pearls don't come from oysters.
- İnciler istiridyelerden çıkmıyor.
I like oysters and...
İstiridye seviyorum ve...
- You hate oysters.
- İstiridyeden nefret ediyorsun.
Then I like opening oysters, and I like the clowning around in Joe's Place... and the laughs and the music and everything.
O halde istiridye açmayı seviyorum, Joe'nun Yeri'nde soytarılık etmeyi gülmeyi, müziği ve her şeyi.
Oysters!
İstiridye!
He says "pearls." He says "oysters." I love him.
"İstiridye" diyor. Onu seviyorum.
I got some French rolls, a whole half a broiled lobster from the shores of Maryland, fried oysters, caviar from far-off, sunny Russia, and cheese from the mountain fastnesses of la belle France.
Birkaç francala Maryland'in kıyılarından gelen yarım porsiyon ızgara ıstakoz kızarmış istiridyeler uzaklardaki güneşli Rusya'nın havyarı ve güzel Fransa'nın dağ manastırlarının kaşar peyniri.
But the strange thing about this cat, ladies and gentlemen, was its love of oysters.
Fakat bu kedide garip olan şey, bayanlar ve baylar, onun istiridye sevmesiydi.
You'll make it in time for the oysters.
İstiridyeler için eve zamanında varırsınız.
- A little syrup for them corn oysters?
- Yanında biraz mısır gevreği ister misin?
Corn oysters?
Mısır gevreği mi?
I didn't get no corn oysters.
Mısır gevreği almamıştım.
Ask him if he was gonna spend the dough on oysters or blondes.
Sor bakalım, mangırları istiridyelere mi yoksa sarışınlara mı harcayacakmış?
Afterwards we had some oysters at Savoy.
Daha sonra Savoy'da biraz istiridye yedik.
Why, I was home shucking oysters.
Niye, evde istiridye soyuyordum.
Then for dinner, first I have two dozen oysters fresh from the shell.
Akşam yemeği için önce iki düzine kabuklu taze istiridye aldım.
- As big as my hand. - Oysters. You mean you'd put one of them slimy things right in your mouth?
- Elim kadar büyük - istiridyeler tiksindirici şeylerden birini Dudağına yerleştirdin.
Soup, appetizers, turkey steak, oysters, pheasant, partridge?
Çorba, iştah açıcılar, hindi biftek istiridye, sülün, keklik?
The oysters were curious, too, weren't they?
İstiridyeler de meraklıydı, değil mi?
What did happen to the oysters?
Neden? İstiridyelere ne oldu?
Or "The Story of the Curious Oysters."
Ya da "Meraklı İstiridyelerin Hikayesi"
Oysters, come and walk with us
İstiridyeler çıkıp bizimle yürüyün.
Now, if you're ready, oysters, dear, [chuckles] we can begin the feed.
Artık hazırsanız sevgili istiridyeler, yemeğe başlayabiliriz.
- [oysters] Feed?
- Yemek mi?
Little oysters, little oysters
Küçük istiridyeler. Küçük istiridyeler.
We'll go to Emile's and have oysters.
Emile'nin yerine gidelim ve istiridye yiyelim.
Well, Ned, you've got everything here, from the rarest nudibranchs to oysters.
Ned, burada, en nadide balıklardan istiridyelere kadar bir sürü şey var.
Oysters are out of season.
İstiridye mevsiminde değiliz.
That's where the oysters come from, isn't it?
İstiridyeler oradan geliyor, değil mi?
You know what oysters are good for, don't you?
İstiridyelerin ne işe yaradığını bilirsin, değil mi?
- Oysters?
- Ya istiridye?
- Oysters in June?
- Haziran'da istiridye mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]