Paige traducir turco
4,134 traducción paralela
- Paige Finney?
- Paige Finney?
But, Paige, I do need you to go to the police and back up my story as soon as possible.
Ama en kısa zamanda polise gidip hikâyemi desteklemen gerekiyor Paige.
Paige Finney's coming in.
Paige Finney geliyor.
Paige Finney's heading downtown right now to give her statement.
Paige Finney ifadesini vermek için merkeze gidiyormuş.
Paige.
Paige.
What did he promise you, Paige?
Sana ne vadetti Paige?
Paige. Darling.
Paige, hayatım.
Paige : Hello?
Kimse yok mu?
Does, uh, does paige ever talk to you about church?
Paige seninle kiliseyle ilgili konuşuyor mu hiç?
Paige and I already talked about steaks, So I got some nice ones from harveys.
Paige'le biftek yapalım diye konuşmuştuk da Harveys'e gidip iyilerinden birkaç tane almıştım.
I mean, whatever you want, paige.
Neyse canım, sen ne istersen tabii Paige.
Paige : Got it!
Ben bakarım!
Well, paige did come to me, And I told her it was a wonderful thing. But that we needed to discuss it with you first.
Paige bana geldi, ben de harika bir şey olsa da önce sizinle konuşması gerektiğini söyledim.
It's like an initiation. paige :
- Kabul töreni gibi bir şey.
Now when I look at Paige,
Paige'e baktığımda 1.
Paige gives her whole heart in every political action that we engage in at this church, whether it's drafting letters to the White House to demand that President Reagan end his support for the dehumanizing racial segregation in South Africa, or picketing the insanity and waste of the nuclear arms race, Paige is always on the front line, challenging, questioning, yelling.
Paige, bu kilisede giriştiğimiz bütün siyasi eylemlere tüm kalbiyle katılıyor ister Başkan Reagan Güney Afrika'daki insanlık dışı ırk ayrımcılığına desteğini çeksin diye Beyaz Saray'a yazdığımız mektuplar olsun isterse de nükleer silah yarışındaki çılgınlık ve israf için yaptığımız greve gözcülük yapmak olsun Paige daima ön saflarda oluyor karşı çıkıyor, sorguluyor, bağırıyordu.
But, Paige, this is your most defiant act of protest yet, because today, you make a public declaration that you are a child of God.
Ama Paige bu şimdiye kadar yaptığın en asi protesto olacak. Çünkü bugün Tanrı'nın çocuğu olduğunu halka duyuracaksın.
Paige Jennings, upon profession of your faith, I baptize you now in the name of the Father, of the Son, and of the Holy Spirit.
Paige Jennings imanının tasdiki olarak Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına seni vaftiz ediyorum.
I'm really proud of you, Paige.
- Seninle gurur duyuyorum, Paige.
Paige just got baptized. Oh.
- Paige yeni vaftiz edildi de.
Paige.
Paige, ben...
Paige, I will support you no matter what.
Paige, ne olursa olsun seni hep destekleyeceğim.
It's just not really my thing, Paige.
Benim olayım değil bu, Paige.
What?
Ne oldu? Paige.
He's trying to help, Philip.
Yardım etmeye çalışıyor, Philip. Paige'le ilgili.
With Paige. I know it's a lot to deal with, especially with everything else going on, but after the baptism- -
Her şey üst üste gelince bir de zor geldiğini biliyorum ama şu vaftiz olayından sonra...
It's Paige.
Paige yüzünden, biliyorum.
The Centre asked for weekly updates on Paige.
Merkez, Paige'le ilgili her hafta bilgilendirilmek istedi.
Paige told me about your little field trip.
Paige bana şu gezmenizden bahsetti.
I told you I was moving forward with Paige.
Paige'le ilgili meselede harekete geçtiğimi söylemiştim.
- Because believe it or not, Paige does occasionally talk to me.
- Çünkü ister inan, ister inanma ama Paige arada sırada benimle de konuşuyor.
I mean, a-am I- - am I gonna come home one day and... Paige will just tell me that she knows who we are?
Yani bir gün eve geldiğimde Paige kim olduğumuzdan haberdar olmuş mu olacak?
I should have told you about my talk with Paige.
Paige'le konuştuğumu söylemem gerekirdi.
You're not a part of this discourse, Paige.
- Bu münakaşaya dahil olma, Paige.
You quit Paige.
Paige'i bıraktın.
About Paige- - The Centre takes very seriously what you said to them about staying away from her.
Paige konusuna gelirsek, Merkez, kızınızdan uzak durmalarını söylemenizi bayağı ciddiye almış.
I know how hard this is for you, with Paige.
Paige olayının ne kadar zor geldiğini biliyorum.
I just want Paige to make her own decisions.
Sadece Paige'in kendi kararlarını kendisinin vermesini istiyorum.
Paige's birthday's coming up.
- Paige'in doğum günü yaklaşıyor.
When you met with Gabriel, you talked about Paige.
Gabriel'la görüştüğünde Paige'le ilgili konuştun.
Paige!
Paige!
Paige is strong- - like her mother.
Paige, annesi gibi güçlü.
Would you like me to promise you that everything's going to be okay with Paige?
Paige'le ilgili hiçbir sorun çıkmayacak diye söz vermemi mi istersin?
Paige will have a choice.
Paige'in de bir seçeneği olacak.
Because Paige grew up here.
Paige burada yaşadı çünkü hayatı kolay geçti.
What are we gonna do about Paige?
Paige konusunu ne yapacağız?
- You mean with Paige?
- Paige'i mi diyorsun?
I'm sure Paige will want to go.
Eminim Paige de gitmek ister.
A kid like Paige... really needs to be treated more like an adult than a child.
Paige gibi bir çocuk çocuktan daha çok bir yetişkin gibi davranılmalı.
Wow. Paige?
Paige?
Paige. She thinks I should start praying.
Dua etmeye başlamam gerektiğini düşünüyor.