Parkinson's traducir turco
323 traducción paralela
Imagine a patient with all the Parkinson symptoms accelerated.
Tüm Parkinson semptomları hızlanmış olsa.
Exacerbation of Parkinson's.
Parkinson seyrinde artış.
It'll be Parkinson next.
Sıradaki Parkinson.
Bet Parkinson next.
Eminim sırada Parkinson vardır.
Parkinson next.
Sırada Parkinson var.
Into mr. webster's from the co-op.
Parkinson hızla Bay Webster'a gitti.
She's out of mr. casey's, into mr. parkinson's.
Colyer zayıf startını toparladı.
We have M.S., Tourette syndrome, Parkinson's disease some of them we have not got a name for.
M.S, Tourette sendromu, Parkinson hastalığımız var. - bazı hastalıkların adı bile yok.
Yes, for Parkinson's patients...
Evet, Parkinson hastaları için.
All 30 cases had mild Parkinson's.
30 vaka da hafif Parkinson'luydu.
Leonard has Parkinson's disease?
Leonard'da Parkinson mu var?
No... His symptoms are like Parkinson's disease but then again, they are not.
Belirtileri Parkinsonunkilere benziyor, ama aynı değil.
- Either that, or I've developed Parkinson's.
- Ya korkmuyorum ya Parkinson oldum.
We have a high standard of health treatment.
- Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklar konusunda uzmanlaşmaya çalışıyoruz. Yüksek düzeyde bir sağlık politikamız var.
He has Parkinson's disease.
Kendisi parkinson hastası.
Find Cuthbert, Parkinson, whoever the hell's in charge, and clear out the museum.
Parkinson'ı ya da yetkiliyi bul.
- Wootton, Johnson, it's Parkinson. Where the hell are you?
Hangi cehennemdesiniz?
Wootton, Johnson, it's Parkinson. Where the hell are you?
Hangi cehennemdesiniz?
Is it Parkinson's?
Parkinson mı?
Their suffering is a given, and we all wish we could bring Kevin Parkinson back, but lawsuits unfortunately do not do that.
Bir yargıcın karşısına çıktım itirafın anayasal nedenlerle atılması gerektiğini savundum. Yargıç kitabına göre hareket etti. Suçlu olduğunu bildiği halde.
- Dude, she's got Parkinson's Disease.
Ahbap, bu komik değil. Parkinson hastası o.
- They diagnosed it as Parkinson's.
- Parkinson belirtilerine benzetiyorlar.
Parkinson, and that's the onely name you need to remember.
Ve o da benim. H. McLeen Parkinson.
This same technique also allows us to treat and cure far more distressing conditions, such as congenital blindness, deafness, even severe neurological conditions, such as Alzheimer's, Parkinson's, epilepsy.
Aynı teknik bize tamiri daha zor bozuklukları düzeltme imkanı veriyor, mesela kalıcı körlük, sağırlık, hatta sinirsel bozukluklara bile, mesela Alzheimer, Parkinson, Sara.
If it's Wolff-Parkinson-White, adenosine could put him into V-fib.
Parkinson-White sendromuysa Adenosine, V-fibrilasyona girmesine neden olabilir.
My mother's had Parkinson's for 15 years.
Annemde 15 yıldır Parkinson var.
- Maybe the Parkinson's is worse?
- Belki de, Parkinson ağırlaşıyordur.
It's probably the Parkinson's.
Parkinson'dan olsa gerek.
Never bet on a horse who has Parkinson's.
Asla Parkinson'lu bir at üzerine bahse girme.
She might have changed her name, but when she was working with William she was called something quite different... parks or parker or parkinson or something like that.
Adını değiştirmiş olabilir ama William'ın yanında çalışırken, oldukça farklı bir isimle çağırılıyordu. Parks, Parker, Parkinson veya onun gibi bir şey işte.
Nerve cells damaged by Parkinson's disease or heart tissue of cardiac patients might ultimately be replaced by tissue grown from stem cells.
Aman Tanrım. Parkinson hastalığı yada kalp hastalığı yüzünden sinir hücreleri zarar görmüş hastaların hücreleri, kök hücreden oluşan dokuyla değiştirilebilir.
Parkinson, and that's the onely name you need to remember.
H. McLeen Parkinson.
Parkinson's disease.
Parkinson hastalığı.
It's two guys beating their brains out in a race for early-onset Parkinson's.
Erken Parkinson olma yarışında birbirini döven insanların sporu.
I have Parkinson's disease.
Bende Parkinson hastalığı var.
How's a guy with Parkinson's get into med school?
Nasıl Parkinson hastalığı olan biri tıp fakültesine giriyor?
- He has Parkinson's.
- Parkinson hastalığı var.
- He has Parkinson's.
- O, Parkinson hastası.
- He has Parkinson's disease.
- O, Parkinson hastası.
- Him. My Parkinson's student.
- Parkinson hastası olan öğrencim.
- Parkinson's disease.
- Parkinson. - Tedavi edildi.
Alzheimer's, Parkinson's, high blood pressure, obesity, aging can all cause impotence.
Alzheimer, Parkinson, yüksek tansiyon, obezite, yaşlanma iktidarsızlığa neden olabilir.
Of course they pick a goddamn boat this year... so nobody can leave before Parkinson's jerk-off speech... about what a fucking great company this is, right?
Parkinson'ın, ne büyük bir şirket olduğumuza dair... kurum kurum kasılarak yaptığı konuşmayı dinlemeden... kimse kaçamasın diye bu yıl kahrolası bir tekne seçtiler, değil mi?
I'd start sending out my résumé now... unless you're one of Parkinson's fucking inner circle.
Yerinde olsam her yere özgeçmişimi gönderirdim. Parkinson'ın adamlarından biri değilsen tabii.
He's got parkinson's.
Parkinson hastası oldu.
You know the crazy thing about parkinson's, is that it's tailor-made for each person?
Parkinson hastalığının insanı değiştiren garip bir etkisi var.
Yeah, um... he's got parkinson's. It's difficult to see your own father deteriorate.
O Parkinson hastası, kendi babanı çaresiz bir halde görmek çok üzücü.
I had a job as a lawyer, before i had parkinson's disease, in africa.
Afrika'da Parkinson hastalığını kapmadan önce avukattım.
All women would help, even aunt Elpiniki, who suffered from Parkinson's.
Mutfakta herkes yardımcı olurdu, Parkinson'u olan Elpiniki Teyze bile...
From the shock, aunt Elpiniki was cured of her Parkinson's.
Elpiniki Teyze o günkü şoktan dolayı Parkinson hastalığından kurtuldu!
Aunt Elpiniki was so happy she also hugged the mixer... and she therefore relapsed into Parkinson's.
Elpiniki Teyze sevincinden oğlundan başka mikseri'de kucaklayınca yeniden Parkinson oldu.