Parma traducir turco
217 traducción paralela
"The wedding feast for the Duchess of Parma, the most beautiful woman in Italy!"
"İtalya'nın en güzel kadını olan Parma Düşesi'nin düğün şöleni!"
Grandpapa would have married the Duchess of Parma. And Paulette would have become the Princess of Naples.
Büyükbaba, Parma Düşesi ile evlenmiş olacak ve Paulette de Napoli prensesi olacaktı.
Professor Marangoni, in Bologna, Parma or Reggio Emilia, I'm always the top dog!
Profesör Marangoni, Bologna, Parma ya da Reggio Emilia fark etmez ben her zaman en iyisiyim!
I don't think Parma, Bologna or Modena ever saw such a shot.
Parma, Bologna ya da Modena'nın böyle bir vuruş gördüğünü sanmıyorum.
Very well, from Parma and down all are romans and camorrists.
Ne fark eder, Parma ve aşağısındakiler ya Romalıdır ya da Napoli mafyasındandır.
Like you, HeΙene, except you prefer Parma ham.
Senin gibi Hélene, ancak sen Parma salamını seversin.
A Sunday in April 1962, just before Easter, in Parma.
1962 Nisanı'nda bir pazar günü. Paskalya'dan hemen önce, Parma.
and below the streets, neighborhoods, the squares, the Square, and through the middle the river, the Parma, which divides the two cities, the rich from the poor.
Aşağıda caddeler, mahalleler, meydanlar. Meydan ve tam ortada Parma'nın ortasından geçen zengini fakirden ayırıp iki şehri bölen nehir.
These are my equals, the bourgeois of Parma, those of the midday Mass.
Bunlar benim emsallerim. Gün ortasındaki ayinden çıkan Parma'nın burjuvaları.
My little nephew from Parma...
Parma'daki küçük yeğenim.
One always eats too much in Parma.
İnsan Parma'da hep daha fazla yer.
Today, Easter Sunday many people in Parma won't even leave the table between lunch and dinner!
"Bugün, Paskalya pazarı pek çok insan Parma'da öğle yemeği ila akşam yemeği arasında masasını bile terk etmeyecek."
I'm calling from Parma.
Parma'dan arıyorum.
'I've searched half of Parma.
- Parma'nın yarısını aradım.
He's from Parma, right?
Parma'lı, değil mi?
You could always get English shoes in Parma.
Parma'da İngiliz ayakkabılarını her daim alabiliyorsun.
This is a turkey, inside it a duck, inside which is a quail with Parma ham.
Hindi, Gine Tavuğu, Bıldırcın ile dolduruldu.
The man you're looking at is Lewis Parma who by extortion, kidnapping and murder is coming close to taking control of the food distribution industry for the entire United States.
Gördüğün adamın adı Lewis Parma kendisi gasp, adam kaçırma ve cinayetle Birleşik Devletler'de gıda dağıtım sektörünün kontrolünü tamamen ele almak üzere.
Using his control of food prices as leverage, Parma is now moving towards positions of power in other important areas of business, labour and government.
Gıda fiyatlarının kontrolünde olmasını koz kullanarak Parma, diğer sektörlere de el atmaya ve hükümete girmeye çalışacak.
Your mission, Jim, should you decide to accept it, is to put Lewis Parma out of business.
Görevin Jim, eğer kabul edersen Lewis Parma'yı bu işin dışında bırakmak.
So far we can't possibly pin anything on Parma.
Şimdiye kadar Parma'yı bir şeyle suçlamamız mümkün olmadı.
We're out to get Parma and there's only one way to do it.
Parma'yı bu işten vazgeçireceğiz ve bunun da sadece tek bir yolu var.
- Parma does it for us.
- Parma, bizim için kendi yapacak.
Someone whose testimony could shake Parma up good.
Tanıklığıyla Parma'yı iyice sarsacak biri.
And Parma's boys don't talk. That's his strength.
Fakat Parma'nın adamları konuşmaz.
That's right, because in the past, no matter what the circumstances or the charges, Parma has always gotten them off.
Doğru, çünkü geçmişte şartlar ve ücretleri ne olursa olsun Parma konuşanların hepsini öldürdü.
Jim, in the face of that, how can we possibly convince one of Parma's men that he's let him down?
Jim, durum böyleyse..... Parma'nın ona hayal kırıklığı yaşattığı konusunda bir adamını nasıl ikna edeceğiz?
Well, all we have to do now is make Parma mad enough to kill me.
Artık tüm yapmamız gereken Parma'yı beni öldürmesi için yeterince delirtmek.
- Is that Parma's office?
- Parma'nın ofisi mi?
Parma got him pardoned eight hours before his scheduled execution.
İnfazcının onu öldürmesine sekiz saat kala Parma hayatını bağışlamış.
Where's Parma?
Parma nerede?
You get Parma.
Parma'yı getir.
Parma says he doesn't know you.
Parma seni tanımadığını söylüyor.
Parma says he's never heard of you.
Parma adını hiç duymadığını söylüyor.
A life sentence in exchange for sending Parma to the gas chamber?
Parma'yı gaz odasına göndermenin karşılığında müebbet hapis mi?
Can you get Parma?
Parma'yı bulabilir misin?
Did you talk to Parma?
Parma ile konuştun mu?
- Well, did you talk to Parma?
- Parma ile konuştun mu?
- Yes, I talked to Parma.
- Evet, Parma'yla konuştum.
Tell him what you know about Parma.
Parma hakkında istediklerini ona söyle.
Parma's got something up his sleeve.
Parma'nın aklında bir şeyler vardır.
Look, Vic, what does it take for you to realize that Parma's just using you?
Bak Vic Parma'nın seni kullandığını neden anlamıyorsun?
I also hold here an order of executive clemency signed by the governor, ordering a stay of execution on the condition that you offer proof of your willingness to provide evidence that can be used in the prosecution for numerous capital offences of one Lewis George Parma.
Ayrıca elimde vali tarafından imzalanmış merhamet anlaşması olarak sayılan Lewis George Parma'nın soruşturmada kullanılabilecek kanıtlanmamış sermaye suçlarına kendi isteğinle tanıklık etmen şartıyla yürütmeyi durdurma emri var.
Parma won't let me die.
Parma ölmeme izin vermeyecek.
Get Parma.
Parma'yı getirin.
Get Lew Parma.
Lew Parma'yı getirin.
Get Parma!
Parma'yı getirin!
Parma will come and get me out of this.
Parma gelecek ve beni buradan çıkaracak.
I did seven jobs for Parma.
Parma için 7 tane iş yaptım.
Parma was in the room when Ross gave me that contract.
Ross bana sözleşmeyi verirken Parma da odadaydı.
How long the afternoons are in Parma!
Parma'da öğleden sonraları ne uzun!