Payroll traducir turco
1,244 traducción paralela
Yes, Payroll.
Evet, Muhasebe.
Payroll paid off.
Muhasebe çok yararlıydı.
Is Shelton Williams on your payroll?
Shelton Williams bölümünüzde mi?
Was he on the payroll of Greenland Mining?
- Grönland madencilik için çalışmıyor muydu?
Your can't even meet the payroll for your coolies
Çalışanların maaşını bile ödeyemeyeceksin
At the moment, he's not on the payroll.
Şu anda üssün kadrosunda değil.
- I'm working. You've been terminated, you're off payroll and you're not covered by malpractice insurance.
İşine son verildi, bordroda yoksun ve yanlış tedavi sigortan yok.
Blevins had been on payroll for four years... to a biotechnology company called roush, Which is somehow connected to all this.
Blevins dört yıldır bütün bunlarla bir şekilde ilişkisi olan Roush denen biyoteknoloji şirketinden maaş alıyormuş.
I think we should put her on the payroll, see what she comes up with.
Onu da maaşa bağlayıp ne olacağına bakmalıyız.
- Put her on the payroll, Harry.
- O kız artık bir çalışanımız, Harry.
'Course you'll be on the payroll.
Bir maaş alacaksın tabii.
Not a single person who has been adjudged to be a communist or otherwise disloyal remains on the government payroll today.
Komünist olduğu hükmüne varılmış veya bunun dışında hain tek bir kişi dahi bugün hükümet kadrolarında yer almamaktadır.
They got'em on the payroll.
Onları maaşa bağlamışlar.
See me in, like, two weeks. I'll put you back on the payroll.
İki hafta içinde seni yine maaşa bağlayacağım.
- Something about payroll.
- Bordroyla ilgili.
He does payroll jobs, banks, stuff like that.
Maaş paralarını çalıyor, banka soyuyor.
Did you tell them Porter took their payroll?
Güzel. Maaşlarını çalanın Porter olduğunu söyledin mi?
And on the payroll of the Trade Federation, I might add.
Ticaret Federasyonun maaş listesindeler, eklemem gerekirse.
I am no longer on the payroll.
Artık maaş almıyorum.
He's the Governor's snitch, on his payroll.
O maaşlı Hükümet muhbiri.
Keep me on the payroll as an outside consultant and, in exchange for my salary, my job will be never to tell people these things that I know.
Bana bağımsız danışman olarak maaş vermeye devam et ve aldığım ücretin karşılığında benim görevim insanlara bu bildiklerimi anlatmamak olsun.
What about you? You're on my payroll, and you do like you're told.
Benim ödemem altındasın ve sana söylendiği gibi yapmalısın.
The good thing about that one is that they look after bread factory payroll.
Burada ki iyi şey ise ekmek fabrikasının borçlarına sahip olması.
I looked into it more deeply... and I found that apparently what happened... is that he was laid off five years ago... and no one ever told him about it... but through some kind of glitch in the payroll department... he still gets a paycheque.
Biraz daha araştırınca... onun 5 yıl evvel işten çıkarıldığını... ve bu durumu ona kimsenin bildirmediğini... ve maaş servisindeki bir hatadan dolayı... onun halen bu firmadan... maaş aldığını keşfettik.
Uh, you're going to have to talk to payroll about that.
Maaş Servisi ile konuşmalısın bu durumu.
Then Mr. Lumbergh told me to talk to payroll... and then payroll told me to talk to Mr. Lumbergh.
Bay Lumbergh ödemeler servisiyle konuş dedi... sonra ödemeler servisi de Bay Lumbergh'le konuşmamı söyledi.
Put me on the payroll and find out what's up.
Beni işe al da, öğren.
Why did I bet the company payroll?
Neden şirket parasını kumara yatırdım?
One thing to be a fag, but he got caught putting his boyfriend on the US payroll.
Oğlan olması neyse de, bütçe kalemlerinden erkek arkadaşına pay ayırdığı anlaşıldı.
As my most effective asset in the field I'm almost embarrassed that you're not on my payroll.
Beni en çok sıkan şey tüm servetime sizin dahil olmayışınız.
Look, Lightyear, I've been on Zurg's payroll since the academy.
Bak, Işıkyılı, akademi de okurken bile Zurg'ün adamıydım.
Four employees, an organized payroll, huge client list.
Emrimde çalışan dört kişi, düzenli ödenen maaşlar, geniş bir müşteri portföyü.
There she is, right on time, carrying a big, fat payroll.
[O'Bannon] İşte orada, tam vaktinde, işçi ücreti olan bi çuval parayı taşıyor.
Not one that's on your payroll.
Senden maaş almayan birine.
A team with a total payroll of some quarter of a million pounds going up against a team with seven players alone who make more than that.
Bir tarafta toplam bütçesi 250 bin sterlinlik bir takım diğer tarafta 7 oyuncusu bundan fazla kazanan bir takım.
She handles the payroll and petty cash.
Maaş ve diğer ödemelere o bakıyor.
Your cops still on the payroll?
Polislere rüşvet mi verdiniz?
He's on the payroll.
O da maaş alıyor.
Mr. Wayne has hundreds of scientists on his payroll.
Bay Wayne'in altında yüzlerce bilim adamı çalışır.
And the people with kids are not hot shot geeks or anything. They're just the payroll clerks or whatever.
Ve burada çocuklu olan insanlar akıllı dahiler falan değil sadece memurlar ve onun gibi hizmetliler
I went to the DOJ, but they got a guy on payroll over there.
Ada. Bak. gittim, fakat orada para ödedikleri bir adam vardı.
Williams was arrested on the suspicion of murdering six rail workers and a payroll courier up at Klick 305 Hub Station.
Merkez İstasyon'da 6 işçi ve bir kuryeyi öldürmekten tutuklandı.
He showed up here with the courier's payroll.
- Maaş bordroları üzerindeymiş.
Put her on the payroll.
Onu da maaşa bağIa.
- Half the town's on the payroll.
- Şehrin yarısını maaşa bağlamış.
I mean, with camp payroll and insurance to deal with. Keeping parents happy, supervising a young staff. Keeping everyone fed.
Maaşlar ve sigortalarla uğraşıyorsun aileleri mutlu ediyorsun, gençlere yol gösteriyorsun herkesi besliyorsun.
Payroll. I don't have to pay her if she doesn't work. That's the way we do things in this country.
- Cindy orada mı?
May I xerox the payroll?
Maaş bordrusunun fotokopisini alabilir miyim?
We were in charge of payroll and allocations.
Eğitim Personel Bölümü Maaşlarla falan ilgileniyorduk.
Can you tell me whether she's coming to work, or whether I can take her off payroll? Payroll?
- Evet?
Page, we're going to make payroll.
Cindy Styne'ın adresini bul.