Peer pressure traducir turco
127 traducción paralela
There shouldn't be any peer pressure.
Hiç baskı olmamalı.
- Peer pressure, man.
- Sırf baskı, dostum.
Drugs, crime, peer pressure.
Haplar, suç, kişisel baskılar.
You know what that means, peer pressure? - Yes.
Bu ne demek biliyor musun?
It was peer pressure.
Arkadaş baskısıydı.
Peer pressure is terrible in college.
Kolejde arkadaş baskısı korkunç olur.
For some reason, I don't think Smokey wanted to go in there but peer pressure's a motherfucker.
Smokey'nin bunu yapmak istemediğini biliyordum, ama çevre baskısı başa belaydı.
Twenty years I make it through all that peer pressure.
Yirmi yılda arkadaş baskısından kurtuluyorum.
How you feel about your education, how you feel about things like peer pressure, how you feel about drugs, um, rap music.
Eğitiminiz hakkında ne düşünüyorsunuz, baskı altındayken neler hissedersiniz, uyuşturucu hakkında ne düşünüyorsunuz? - Sonra, rap hakkında.
Peer pressure.
Arkadaş baskısı.
She has to figure out who she is, so she can stand up to peer pressure and steer her own course.
Kim olduğunu bilmeli, grup baskısına karşı gelip kendi yolunu bulsun.
Peer pressure, they call it.
Buna dost baskısı diyorlar.
Peer pressure.
Dost baskısı.
You know, peer pressure.
Bilirsin, bakış baskısı.
When I'm tempted by peer pressure, I turn to God.
Çevre baskısından bunaldığım zaman, Tanrı'ya dönerim.
It might be hard to see, but what we should learn from this is to be true to ourselves and to resist peer pressure.
Bunu görmek zor olabilir, ama bundan öğrenmemiz gereken... Kendimize karşı doğru olmak ve baskılara direnmektir.
- Peer pressure.
- Yarım bardak.
You should always give in to peer pressure.
Meslektaşlarına her zaman teslim olmalısın.
There's peer pressure and substance abuse.
Yaşıtların baskısı ve madde kullanımı da olabilir.
Peer pressure?
Toplum baskısı?
Sex, gangs, peer pressure, you need to find out...
Seks, çeteler, çevre baskısı, keşfetmeniz gereken...
Yeah, yeah. Too much peer pressure.
- Çok fazla baskı vardı.
- Peer pressure.
- Akran baskısı.
And the peer pressure.
Akran baskısı.
No peer pressure.
Akran baskısı yok.
Here. Peer pressure, peer pressure....
Kötü arkadaş kurbanı...
This is peer pressure.
Arkadaş baskısı bu!
It was peer pressure.
İş yerinden bazı arkadaşlarım içemezsin diye iddia etti. Üstümde baskı kurdular.
- It's called peer pressure.
- Buna eş kuvvetli basınç denilir.
Look, Kerry's a good kid, but she's at that age where there's a lot of peer pressure.
Kerry iyi bir çocuk ama çevrenin baskısını hissedecek yaşta şu an.
- It was peer pressure.
- Hani nefret ederdin?
That's taking peer pressure to the extreme.
İyi de bu yaptığı biraz fazla..
You've never bowed to peer pressure before.
Daha önce hiç toplum baskısı yemedin.
This is not about peer pressure.
Arkadaş baskısı ile olamaz bu.
It's not just peer pressure, it seems to be coming from within.
... sadece etraftakilerin baskısı değil, içten de geliyor.
I'm trying to resist peer pressure to do all sorts of things... that I know that I shouldn't do, but some of them I kind of want to do.
Akranlarımın etkisinde kalıp da, yapmamam gereken... ama yapmak istediğim şeylere karşı direnmeye çalışıyorum.
- The peer pressure was enormous!
- Arkadaşlarım çok baskı yaptılar.
Better able to withstand peer pressure when you can't catch me.
Sen beni yakalamayazken arkadaş baskısına dayamak daha kolay oluyor.
You're as bad as Franchesca with the peer pressure.
Çevre baskısıyla baş etmekte Franchesca kadar kötüsün.
We've already established that Mr. Pilgrim did not come forward immediately... that there was enormous peer pressure to remain silent.
Bay Pilgram'ın hemen ortaya çıkmadığını belirtmiştik. Sessiz kalması için, akranlarının şiddetli baskısına maruz kalmıştı.
Here it is - "Peer Pressure" byJanice Ellinghouse and Trudy Monk.
İşte... "Peer Pressure" Janice Ellinghouse and Trudy Monk.
Do I tell my dad that his fiercely non - conformist daughter caved to peer pressure and left a totally cool person on her own in a new school?
Babamın şiddetli uyumsuz kızının arkadaş grubuna boyun eğdiğini söylesem mi? ve de harika bir kızın yeni okulunda yapayalnız bıraktığını
I can just see Mitch gives into like peer pressure.
Mitch'in yaşıtlarının baskısına girdiğini görebiliyorum.
No puberty, no peer pressure
Ergenlik yok, aile baskısı yok.
What with the populars, the peer pressure, and the pimples, it's just too much for some kids to handle on a $ 10-a-week allowance.
Popüler olanlar, yaşıtlarının baskısı ve sivilceler... 10 dolar haftalık harçlıkla idare etmek her çocuğun harcı değil.
It sounds kinda like peer pressure.
Bana biraz arkadaş baskısı gibi geldi.
Yeah, I'm pretty sure it's peer pressure.
Arkadaş baskısı olduğundan oldukça eminim.
I'm portraying someone who succumbs to peer pressure.
Arkadaş baskısına yenik düşen biriymiş gibi yapacağım.
It's peer pressure, freddy.
Akran baskısı.
Peer pressure.
Güçlü bir şeydir, hatta biz çocukken bile öyleydi.
I read at my own pace, regardless of peer pressure.
- Daha hızlı okumalısın.