English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Persistent

Persistent traducir turco

879 traducción paralela
I hate persistent people.
İnatçı insanlardan nefret ederim.
I hate persistent men.
! İnatçı erkeklerden nefret ederim.
They are persistent. As expected from Cornelia's elite. Tohdoh.
İnatçılar.Cornelia'nın seçkin askerlerinden beklenilen de bu.
Persistent bastard!
Sen inatçı hıyar!
You were bewitched because of my persistent clinging.
Sana içten ve umutsuzca tutunduğum için büyülendin.
" I have not been able to live with this persistent fear during the war.
" Savaş boyunca bu korkuyla baş edemedim.
They were the most persistent tigers I've ever seen.
O ana kadar gördüğüm en dik kafalı kaplanlardı onlar.
I think you're very absurd, very persistent and...
Bana kalırsa sen çok aptal, çok ısrarcı ve...
Doctors assigned the plague a medical name, but a persistent rumor circulated among the people that a vampire was the cause of the scourge.
Doktorlar, bunun veba hastalığı olduğunu saptadılar ama insanlar arasında dolaşan güçlü bir dedikoduda bu felâketin arkasında bir vampirin olduğu söyleniyordu.
I've spent 50 years in China, and there are times when I think we're just a lot of persistent ants trying to move a great mountain.
Çin'de 50 yıl harcadım ve sadece, koca bir dağı yerinden oynatmaya çalışan inatçı karıncalar olduğumuzu düşündüğüm zamanlar oldu.
You're very persistent!
Çok ısrarcısın.
But your persistent meddling made it necessary.
Ama sürekli işe karışmanız gerekli kıldı.
- And persistent.
- Ve ısrarcı bir şekilde.
Lately, they've become more persistent, more pointed.
Son günlerde, daha ısrarlı, daha sivri oldular.
- It was quite persistent. - I see.
- Çok inatçı bir hastalıktı onunki...
Well, you certainly are persistent.
İnatçı olduğunuz kesin.
But you're a persistent man, Neale.
Ama sen çok inatçı bir adamsın Neale.
How would you diagnose a pain in the right upper quadrant? A pain that is persistent?
Yukarı sağ bölgede olan bir ağrıyı nasıl tanımlarsın oldukça şiddetli bir ağrıyı?
They're persistent little traitors to everything this country stands for.
Bu ülkeyi ayakta tutan şeylere ihanet ediyorlar.
- Why are you so persistent?
- Neden bu kadar ısrarcısınız?
Carl, you're so persistent.
Carl, ne kadar ısrarcısın.
- Are you persistent too?
- Ayrıca inatçı mısın?
But he was persistent?
Ama o peşini bırakmadı.
Sorry, Your Majesty, to be so persistent, but it is a-Money?
- Böyle ısrarcı olduğum için üzgünüm majesteleri ama... - Para mı?
It knows I never answer it, but it's so persistent lately.
Cevap vermediğimi biliyor fakat son zamanlarda çok ısrarcı.
Your Majesty, it's that persistent Cromwell woman again.
Majeste, Bayan Cromwell hala ısrar ediyor.
As she grew more persistent in her letters, he grew more benevolent.
Mektuplarında giderek daha ısrarcı oldukça, Collodi de yumuşamaya başladı.
Since you're so persistent, I won't hold you back.
Madem bu kadar ısrarcısın seni daha fazla engelleyemem.
She's that persistent?
Annen çok ısrar ediyor mu?
I protest to the defence attorney's persistent attacks on the motives of the prosecution.
Savunma makamının, savcılığın niyetlerine yönelik... ısrarlı saldırılarına itiraz ediyorum.
After persistent battles, our troops left the towns of Hovocherkask and Rostov.
Amansız çatışmalardan sonra, askerlerimiz Hovocherkask ve Rostov kasabalarından çekildiler.
The newspapers can be unpleasantly persistent.
Gazeteler fena halde inatçı olabiliyor.
Mm. Persistent cuss.
Israrcı tip.
But the habit of inquiry is persistent.
Soruşturma alışkanlığı sürüyor.
You're a persistent cuss, pilgrim.
Sen ısrarcı bir belasın yolcu.
You see, Bella, how persistent he is.
Gördün mü, Bella? Ne kadar inatçı.
Young man was very persistent, but girl was a better swimmer.
- Genç adam ısrar etti. Kadın dediki, "Beni Sakinleştir!"
All around were surprised of persistence of Maria Gavrilovna, but still waiting for a hero who can defeat this persistent loyalty.
Tüm çevresi Maria Gavrilovna'nın sabrına şaşırır, ama bu sadakatinin bir kahraman, beklediğini bilirdi.
He's so persistent.
Çok inatçı birisi.
Blind folk can be awfully persistent.
Körler çok ısrarcı olabiliyor.
He was stubborn and persistent.
İnatçı ve kararlıydı.
A most persistent delusion.
En ısrarcı hayal.
You aren't very persistent, Mr Sulu.
Çok inatçı değilsiniz Bay Sulu.
The persistent, single-minded fixation on one idea.
Tek bir fikre saplanıp kalmak.
You are the most persistent creature I've ever met, but likeable
Siz bugüne değin karşılaştığım en ısrarcı yaratıksınız.
I must warn you, the men in my family are persistent.
Seni uyarayım, ailemdeki erkekler ısrarcıdır.
If I don't go, they could be very persistent indeed!
Ne kadar ısrar ederlerse etsinler, kararımdan kimse vaz geçiremez.
Well, I hate to be persistent, Colonel, but, uh, I think the future is pretty certain.
- İddialı olmayı sevmem Albay, ama geleceğin daha iyi olacağını düşünüyorum.
You are a very persistent fellow, Mr. Spock.
Çok ısrarcı birisiniz, Mr. Spock.
You're persistent.
İnatçısın.
He's most persistent.
Çok ısrarcı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]