Pez traducir turco
132 traducción paralela
We here at Radio K-Pez in the Salmon Festival.
Somon Festivalinde Radyo K-Pez ile buradayız.
This is the big fish, K-Pez, the Noyo voice, Noyo, Noyo...
Burası büyük balık, K-Pez, Noyo ses veriyor, Noyo, Noyo...
See, this is Pez. Candy.
Bu da şekerleme.
Right there, he looked just like the mother...
Tam orada, işte, tıpkı o pez...
That's easy.
Çok basit. Pez şekerleri.
Cherry flavored Pez.
Vişne aromalı Pez.
How come you didn't get some breakfast stuff like Twinkies, and Pez, and root beer?
İnsan biraz da kahvaltıIık bir şeyler alır. Hazır çörek, şeker, gazoz falan.
Do we get to stop at Howard Johnson's for Pez?
Pez için Howard Johnson'sda duracak mıyız?
Now, kids, I want you to go upstairs, lay out all the clothes you want to take, and keep this in mind... the first Howard Johnson's, the Pez is on dad.
Çocuklar, yukarıya çıkıp götüreceğiniz tüm kıyafetleri hazırlamanızı istiyorum. Ve şunu aklınızda tutun ilk Howard Johnson's The Pez'i babanız ısmarlıyor.
AL : Who wants Pez?
Kim pez istiyor?
With money like that to throw around you gotta figure she's either living in a Big Gulp cup or she's selling her body for Pez.
Harcayacak o kadar parası.. ... varsa ya battal boy içecek kutusunda yaşıyordur ya da şekerleme almak için vücudunu satıyordur.
Pez?
Şekerleme mi?
- What is that, a PEZ dispenser?
- Bu da ne, PEZ şeker kutusu mu?
I was just at this recital and Jerry put this PEZ dispenser on my leg and I just started laughing.
Resitaldeydim ve Jerry bacağımın üstüne PEZ şeker kutusunu koydu ve birden gülmeye başladım.
What did you put the PEZ dispenser on her leg for?
PEZ şeker kutusunu ne diye bacağının üstüne koydun ki?
- PEZ?
- Şeker?
Jerry put a PEZ dispenser on my leg!
Jerry bacağıma PEZ şeker kutulardan koydu!
You put a PEZ dispenser on her leg during my recital?
Benim resitalim esnası, onun bacağına bir PEZ şeker kutusu mu koydun?
Suddenly, he spots the PEZ dispenser on the coffee table.
Birden, kahve masasındaki PEZ şeker kutusunu farketti.
The PEZ dispenser.
PEZ şeker kutusu.
- Nobody's hurt but PEZ was all over the car.
- Hadi canım. - Kimseye bir şey olmamış ama PEZ şeker kutusu arabanın her yerine dağılmış.
- I gave him my PEZ dispenser. - Wow.
Ona PEZ şeker kutumu verdim.
He's doing great on the rehab he's hooked on PEZ.
Dün doktorla konuştum. Tedavisi çok iyi gidiyormuş. Ama PEZ'e bağımlı olmuş.
And, you know, I shouldn't have given him PEZ and said they were vitamins.
Ve biliyor musun, ona vitamin diye şeker vermeliydim.
Oh, I had my PEZ this morning, Mom.
Bu sabah şekerimi yedim, anne.
About that PEZ...
Şu şeker var ya...
Are you my father or my pimp?
Babam misin yoksa pez... im mi?
Did you see my Pez dispenser anywhere?
İlacımı gördün mü?
'l hoped you'd introduce Pearl Jam's latest hit,'but you were doling out worthless advice pellets'from your psychiatric Pez dispenser.'
Ondan nasıl hoşlanır? Adamın iki yıllık okul okuduğu tipinden belli. Niles, bak.
- PEZ?
- PEZ?
- Pez?
- Alayım.
- Power Bar.
- Pez.
- Pez.
- Pez.
- Pez. - And peanuts.
- Ve fıstık.
Spider-Man watch, Pez dispenser.
Örümcek adam saati, Naneli şeker.
Om-nah-hoo-pez-nyeetz.
Om-nah-hoo-pez-nyeetz.
- I'm his pimp!
- Ben onun pez * v * ngiyim!
Eve the psychic pimp.
Pez * v * nk medyum Eve.
Pez, Twinkie - one of'em.
Pez, Twinkie... ikisinden biri.
The coffee machine was jammed, so I got chicken soup and PEZ.
Kahve makinesi bozuktu ben de tavuk çorbası aldım.
Sorry, "Pez."
Özür dilerim, "Pez".
I am Pez.
Ben, Pez.
Now I know how a Pez dispenser feels.
Artik oskar olmak nasil bir sey biliyorum.
I want a Kit-Kat and MM's and Pez and Reeses Pieces.
Bir Kit-Kat ve MM ile Pez ve Reeses Parçaları istiyorum.
Can you say... Pez "?
Şunu diyebilir misin...
Pez.
Pez.
Well, it's either Pez or junk, Charlie.
Bu nane şekeri, Charlie.
- I'm outta Pez.
- Benim Pez'im tükendi!
You guys like cherry Pez?
Kirazlı Pez sever misiniz?
You know, cherry Pez, the little candy?
Kirazlı Pez?
What is that, Pez?
Bu ne, ha?