Photographers traducir turco
469 traducción paralela
And there are other types of photographers.
Ve diğer çeşitleri de vardır Fotoğrafçılar.
Listen, is there going to be any photographers to catch me when I'm going in?
Bakın, içeri girerken fotoğrafımı çekecek fotoğrafçılar olacak mı?
PHOTOGRAPHERS :
FOTOĞRAFÇILAR :
Have you never posed for photographers... or painters?
Hiç modellik yaptın mı, bir fotoğrafçıya ya da bir ressama?
Anyway, there aren't any photographers around.
Neyse, etrafta fotoğrafçı yok.
It makes it more convenient for photographers. Listen, if you think I'm gonna start living for photographers, we'll be having... We'll sit wherever you wish, dearie.
Ve çok sıkıntı çekiyor ; çünkü karısını seviyor ve saygı duyuyor ama diğer kadın olmadan yaşayamıyor.
And Junius'friends are photographers?
Junius'ın dostları da fotoğrafçı mı?
♪ T he photographers will snap us ♪ ♪ A nd you'll find that you're ♪ ♪ In the rotogravure ♪
Fotoğrafçılar pozlarımızı alacak kendini bulacaksın rötogravürde
♪ T he photographers will snap us ♪
Fotoğrafçılar pozlarımızı çekecek
The dressing room... is full of photographers taking pictures of the mirror!
- Alamam! Soyunma odası aynanın fotoğrafını çeken fotoğrafçılarla dolu!
No photographers, no adoring public.
Fotoğrafçı yok, hayran kitlesi yok.
He's gone to the photographers.
Fotoğrafçıya gidiyordu.
Photographers can be such a bore.
Fotoğrafçılar amma da can sıkıcı oluyorlar.
The photographers will snap us
Fotoğrafçılar resimlerimizi çekecek
A lot of photographers around her.
- Nerede? - Yonkers'ta. Yonkers.
The fingerprint men, photographers, patrolmen who found him.
Evet. Parmak izi alan adam, fotoğrafçı onu bulan devriye görevlisi.
What about those reporters this Afternoon and the photographers?
Öğleden sonraki muhabir ya da fotoğrafçılara ne demeli?
There's a mob of reporters and photographers out there.
Dışarısı gazeteci ve fotoğrafçı kaynıyor.
We can put many photographers in one place, always will draw very different pictures
Eğer bir yere birçok fotoğrafçı koyarsanız.. Çok farklı fotoğraflar çekeceklerdir.
They'll hound you to death. There'll be newspapermen, photographers, detectives.
Gazeteler, fotoğrafçılar dedektifler bir an bile peşinizi bırakmaz.
Photographers from LIFE.
LİFE dergisinden fotoğrafçılar.
Would you just wait, sir, for the press photographers?
Sedece bekler misiniz efendim?
They're bringing photographers for a magazine spread.
Dergi basımı için de fotoğrafçılar getiriyorlar.
- How about a smile? - ( photographers shouting )
Gülümseyin.
The lobby is full of reporters and photographers.
Lobi muhabir ve fotoğrafçı dolu.
I do hope you don't mind these press photographers.
Basın fotoğrafçılarından dolayı özür dilerim.
I hope you don't mind the press photographers.
Dilerim, basın fotoğrafçıları canınızı sıkmamıştır.
Yeah, news photographers.
Evet, haber fotoğrafçıları.
He arranges for photographers.
Fotoğrafçı da ayarlamış.
Editors, reporters, photographers... who become your eyes and ears in war and peace... who make it possible for you to sit in your chair... and witness history in the making.
Editörler, muhabirler, fotoğrafçılar... savaşta ve barışta gözümüz kulağımız olan insanlar... yazılmakta olan tarihi oturduğunuz yerden... izlemenize olanak sağlıyorlar.
It'll be packed with photographers.
Dünyanın her yerinden muhabirler doluşmuştur bile.
I've known many soldiers, Mrs. Fremont, and war correspondents... and news photographers, such as your husband.
Birçok asker tanıdım, Bayan Fremont savaş muhabiri ve kocanız gibi fotografçılar da tanıdım.
Reporters and photographers may enter now.
Muhabirler ve fotoğrafçılar artık girebilirler!
Otherwise, you would like photographers but, uh, being lifeguard is not a profession.
Yoksa fotoğrafçıları severdin. - Can kurtaranlık bir meslek değil.
- Oh. I'll just have the photographers wait.
Fotoğrafçıları bekletirim.
Well, for the photographers, actually.
Aslında, fotoğrafçılara verirler.
News reels and photographers.
Gazeteciler, fotoğrafçılar.
- No photographers inside.
Fotoğrafçıların salona girmesi yasak, küçük hanım.
They're not allowing any photographers in there.
İçeri fotoğrafçı girmesine izin verilmiyor.
I think these photographers are a damn nuisance.
O fotoğrafçılardan nefret ederim.
They'll be over 500 reporters and photographers.
Orada 500'den fazla gazeteci ve fotoğrafçı olacak.
The mechanics and photographers are moving off the track.
Mekanikerle ve fotoğrafçılar pistten ayrılıyor.
- Photographers must keep back.
- Fotoğrafçılar geri çekilsin.
Photographers from all nationalities with our Cellini'Venus'the center of the whole attraction.
Tüm ülkelerden fotoğrafçılar alımlı Cellini Venüs'ümüzün çevresinde çember oluşturmuşlardı.
BERNARDINE MARIO and TONINO DELLI COLLI, photographers
Bernardino Mario ve Tonino Delli Colli deklanşör ustalarımız
All those photographers outside... they're gonna plaster our pictures all over the newspapers and TV.
Dışarıdaki tüm o fotoğrafçılar TV ve gazeteleri resimlerimizle çarşaf çarşaf dolduracak.
This is Matt Helm, one of America's most distinguished photographers.
Bu Matt Helm, Amerika'nın en ünlü fotoğrafçılarından biri.
who warned the photographers of the encounter between the Monsignor Caldana and Ms. Valéria Billi in the emergency exit of the vicariate?
Kilisenin acil çıkışında, Monsenyör Caldana ve Bayan Valéria Billi arasındaki görüşme için gazetecileri kim çağırdı?
Photographers, the medical boys, Bacon, everyone.
Fotoğrafçılar, tıbbi araştırma, Bacon, herkes işte.
Come on, children... we can't keep the photographers waiting.
Hadi, çocuklar... Fotoğrafçıları bekletemeyiz.
Photographers landscapes, animals. "
Sen iyi bir insan, sosyal bir fotoğrafçısın ve şimdi manzara, hayvan fotoğrafçılığına girişiyorsun.