Picky traducir turco
658 traducción paralela
Even though I'm a playgirl, I'm picky for the time and partner
Evet, tamam oyuncuyum. Ama senin gibileri sevmem.
And just like anything else he does with his life and business... he's rather picky.
Aynı şekilde gelecekteki eşiyle ilgili biraz titiz davranıyor.
Why is he being so picky for someone so average?
Alt tarafı bir çalışanken niye zoru oynuyor?
His wife, like a shadow, always took care of her picky husband.
Eşi gölge gibi titiz eşiyle ilgilenirmiş.
Why is she so picky?
- Niye bu kadar titiz?
No, it's because he's so picky, he won't eat it if the taste changes slightly.
Çok titiz olduğu için tadı azıcık bile değişse işe yaramayabilir.
Your husband is very picky.
Kocan çok titiz.
He's so picky that I'd rather have his wife come inside me and help him directly.
Çok titiz, karısının içime girip bizzat ona yardım etmesini tercih ederdim.
If that place is going to be that picky, then just forget it.
Bu kadar pimpiriklilerse boş ver.
If she gets into trouble at a picky place like that it may put you in a difficult spot for recommending her.
Titiz bir yerde sorun yaşarsa onu önerdiğin için senin de başın derde girebilir.
She says you're too picky and choosy.
Aşırı titiz ve seçiciymişsin.
Mum asked if I'd been with any girls, and I said, "No, I'm rather picky."
Annem, sevgilim var mı diye sorduğunda demiştim ki ; "Hayır, ben çok seçiciyim."
Don't be picky.
Bu kadar seçici olma.
I'm very picky about whom I pose nude for.
Çıplak poz verdiğim kişileri özenle seçerim.
As long as he's respectable, we shouldn't be picky.
Saygın olduğu sürece, seçici olmamalıyız.
You're awful picky!
Seni gidi mızmız!
- Yeah. I don't mean to be picky, but I think I can spot some flaws in this plan...
"Bu iki etti, bu bir ilişki sayılır mı?" "Bunun için ikiden fazla olması lazım..."
You're picky!
- Çok titizsiniz!
All these picky little points you keep bringing up, they don't mean nothing!
Öne sürüp durduğunuz bu kılı kırk yaran küçük noktalar, bunlar hiçbir şey ifade etmiyorlar!
If we wanted to be really picky, it could do with an extra drop of oil.
Yemek seçen biri olarak, biraz daha yağ koymalıymış derim.
- Picky, ain'tcha?
- Çok da züppesiniz. - Peki ben hoşunuza gider miydim?
He wasn't picky, when on the feeding - bottle!
Seçici değildi ne bulursa içerdi!
The gentleman is very picky.
- Beyefendi çok seçiciler.
Ah, picky...
Ah, çok detaylı...
Picky Pouc is walking by a river
Mızmız Pouc, bir nehrin kenarında yürüyormuş.
I'm not picky... as long as she's smart, pretty... sweet... gentle, and... tender and refined... lovely... carefree.
Yeter ki... zeki... hoş... tatlı... kibar... nazik ve zarif... sevimli... ve de tasasız olsun.
But you shouldn't be so picky, right?
Ama sende kılı kırk yarmaktan vazgeç, ha?
If you're not happy with this spot, then your just being plain picky.
Eğer buradan mutlu değilsen, bu sadece huysuzluğundan.
If you put diamonds and animals together, customs won't get too picky about a panther in a cage.
Elmaslarla hayvanları birleştirirsen gümrük memurları içinde panter olan bir kafesi fazla didiklemez.
Don't get picky with me.
Önemsiz şeylere takılıp durma.
Anyway, in our trade we can't be picky.
Mesleğimizde bu kadar seçici olmamalıyız.
You're really picky. I'm not going to eat your Nagra!
Aman, yemiyecektim setini!
I don't mean to be picky or anything, but where's the bed?
Güçlük çıkarmak istemem, ama yatak nerede?
Picky, picky.
Mızmız.
She's so picky.
Çok da seçiciymiş.
But, that old hag was a little too picky.
Fakat o koca karı çok titizdi.
I wouldn't be too picky. We're not picky.
Ben olsam hayır demezdim.
Picky, picky!
Amma mızmızsın!
Picky, picky.
Kibarlık budalası.
But we're not trying to expand their minds, so don't get picky on me.
İyi de biz de ufkunu açalım demiyoruz ki.
Matisse is a picky eater.
Matice yemek seçer.
Picky, picky.
Titizsin, seçicisin.
Oh, picky, picky.
- Çok seçicisin.
I'm picky about what I eat.
Yemek konusunda titizimdir.
You're picky!
Ukalaya da bak!
And gets so picky if you propose.
Teklif edince de mızmızlanırlar
You're so picky.
Çok seçicisin.
You weren't so picky when you were bumping off babies.
Şu kürtajcıya da bakın, bebekleri bıçaklarken için hiç sızlamamıştı!
- They're picky about members, but...
- Onlar üyeleri hakkında seçici ama...
When you don't know your dad, you're not picky.
Babanı tanımıyorsan pek titiz davranmazsın.
Call me "Mr. Picky", but I think I'll cancel.
Bana'Bay Titiz'de diyebilirsin, ama galiba iptal edeceğim.