Pistol traducir turco
2,391 traducción paralela
But not with a pistol.
Ama tabancayla değil.
.22-caliber pistol's Only 152 decibels.
22'lik silah sadece 152 desibellik ses çıkarır.
It's a pistol shot.
Tüfek kullanılmış.
Your little pistol, you mean?
Şu küçük silahını mı diyorsun?
She's a real pistol, that one.
Gerçek bir başbelasıdır.
.25 auto pistol on the floor.
Zeminde otomatik bir 25'lik tabanca var.
Mr. Donaghy! In the panel where the elevator phone should be I placed a pistol loaded with one bullet.
Asansör telefonunun olması gereken yere, tek kurşunlu bir silah yerleştirdim.
I'm not proud of what I did, but I never saw Tully with that pistol.
Yaptığım şeyden gurur duymuyorum ama Tully'i o silahla hiç görmedim.
That gal was a real pistol.
O bebek, gerçek bir bomba idi.
Azari unloads his pistol into Carlson.
Azari silahı Carlson'a boşaltır.
See, not so little that my attacker will get angry and try and pistol-whip me, yet not so much that I would feel obliged to fight for it and possibly be shot while wrestling for the gun.
Küçük saldırganı kızdırıp bana saldırtmayacak kadar az... ve hiç yok demeyip bir silahla...
we're flying commercial, so give me your knife and pistol.
Yolcu uçağına bineceğimiz için bıçak ve silahlarınızı bana verin.
- Use the pistol.
- Tabancayı kullan.
When I was young, Bukowski put a shot glass on my head and blew it off with a pistol.
Gençken, Bukowski kafama bir bardak koydu ve onu silahla uçurdu.
You think he's the only guy in New Jersey with an unsolved illness and a pistol?
New Jersey'de anlaşılamayan bir hastalığı ve bir silahı olan tek kişi o mu sence?
Maybe she was pistol-whipped.
Belki de kabzayla vurulmuştur.
Our suspect is six-foot, 180 pounds, Dark hair, dark eyes. Armed with a large-caliber automatic pistol.
Zanlı bir seksen boylarında, yaklaşık 80 kilo koyu renk saçlı, koyu renk gözlü geniş kalibreli otomatik tabanca taşıyor.
Gotta go quick,'cause there's a cop With a pistol.
Hemen sıvışması lazım, çünkü silahlı bir polis var.
Look at this pistol.
Makina diyorum bak.
Pistol...
Makina...
Pistol!
Makina!
Boys, run, a pistol.
Çocuklar, koşun, bir silah.
Point-Blank right in the chest. The second, he pistol-Whips, and instead of shooting him, Tosses him over the railing?
İkinciye tabancayla vuruyor ama onu vurmak yerine tırabzanlardan aşağı itiyor.
Fikriye Haným had to go back in that hired carriage which had been waiting for her at the gate. It is understood that on the way back, she committed suicide in the carriage by using a pistol in her possession. "
Fikriye Hanım, beklettiği kira arabasıyla geri dönmeye mecbur olmuş ve dönüş sırasında, üzerinde bulundurduğu anlaşılan tabancayla araba içinde intihar etmiştir. "
I haven't got my pistol with me.
Maalesef silahım yanımda değil.
But you better close your holster or you might lose your pistol, too.
Ama silah kılıfınızı kapatsanız iyi olur, yoksa silahınız düşebilir.
Pistol, I've been up to my ass in dust plenty of times, but... This kinda dust is like a supreme kind of dust. It's like been sent from some other planet.
Bugüne dek defalarca toza bulandım Pistol, ama buradaki toz süper ötesi bir toz sanki başka bir gezegenden gönderilmiş gibi.
All I know. Is I'd battle Satan for Pistol.
Tek bildiğim Pistol için şeytanla bile savaşırım.
- One of them had the same pistol
- Bir tanesinin silahı...
And to buy a pistol and a two-way radio.
Bir tabancayla, bir telsiz almasını da söylemiştim.
Is that a pistol in your hand, or are you just happy to see me?
Beni görmek seni sinirlendirdi mi yoksa mutlu mu etti?
In the young woman's handbag, police found a Belgian pistol.
Avukat Horst Mahler, öğrenci Peggy Schönau, Avukat... " "... Polis, kadının çantasında Belçika yapımı bir tabanca buldu... "
Look, a pistol.
- Bakın, bir tabanca.
- Marty! - It give my pistol me?
Marty!
I by the pistol will go.
Tabancamı kendim alırım.
I hope, that you go a to use that pistol, Niko.
Umarım o silahı kullanmayı düşünüyorsundur, Niko.
It is well, is a pistol in the glovebox, you can occur it!
Torpido gözünde bir tabanca var. Ona ver.
Nonnotes promised with that pistol!
Sakın o silahı nişanlıma doğrultma!
( in native language ) Hear me ( in native language ) I am taking a pistol, and you breach his skull
Dinle beni ben silahı alacağım sen de kafasını dağıtacaksın.
Pistol off your hip, now.
Çıkarın silahları, hemen.
Keep my hands up or take off the pistol?
Ellerimi kaldırmamı mı silahı çıkarmamı mı?
You can't kill anybody with an air pistol.
O hava tabancasıyla kimseyi öldüremezsin.
It was like pistol-whipping a blind kid.
Kör bir çocuğun dövülmesini izlemek gibiydi.
She's a real pistol, about yey high.
Çok hareketli, şu boylarda.
I'd like a pistol, please.
Bir tabanca rica edebilir miyim?
I'll leave you my pistol.
Silahımı sana bırakıyorum.
It's time for you to reload, by my count. Now my boys here would be happy to sit by and watch you refill your pistol,
saydığıma göre yeniden doldurman gerek, benim çocuklar burada oturup, ve senin tabancanı doldururken izlemekten mutluluk duyacaklar.
Well, that was a stupid waste of a pistol shot.
Tabancayla boşa ateş etmek ne kadar aptalca bir iş.
Believe me, Pistol, it is the best.
İnan bana Pistol, en iyisi o.
- "Pistol"?
- "Pistol"?
Shooting a pistol at a man?
Choat'a ateş etmişsin.