Pitched traducir turco
960 traducción paralela
And i have to prove to them that it might have been a man's voice, especially a high-pitched man's voice... just like mr.
Özellikle tiz sesli bir erkek gibi. Tıpkı Bay Druid gibi.
For his low pitched cry la la la
Alçak sesle ağlaması için la la la
[High-pitched Voice] Let me out!
Çıkar beni!
He pitched the first ball at a baseball game.
İlk topu, bir beyzbol maçında satmış.
This Curtis fella pitched and you caught.
Bu Curtis attı, sen de tuttun.
Who pitched that little monkey into the sea?
O maymunu denize kim attı?
It's pitched too high for human ears, but dogs'ears can catch the sound.
İnsan kulağı için frekansı çok yüksek ama köpek kulağı sesi duyabiliyor.
" After Fabius Maximus had thus decamped, the army marched on for ten days, whereupon it pitched camp by the Igas River.
"Fabius Maximus, ordudan... "... on gün firar ettikten sonra... "...
She pitched right in and worked as hard as I did.
O doğru bildiği işe iştahla saldırdı ve en az benim kadar çalıştı.
She pitched a curve!
Eğimli attı!
I'd pitched the Cardinals into the pennant and set the Red Sox down in the World Series.
Bu arada Cardinaller'i şampiyonluğa taşımış Red Sox'ı Dünya Serisi'ne sokmayı başarmıştım.
Well, I guess he figured you pitched him some pretty low curves.
Şey, sanırım onu çok zor bir durumda bıraktığını düşünüyor.
All uphill, and it was a weary bunch of marines who pitched tents that night and gratefully folded themselves inside.
Bir tepede, tüm piyadeler çadırlarını kurup, içinde kıvrılıp yattılar.
The black colt pitched me into a fence on the first buck and my old man come over, prodded me with his boot, said :
Yağız tay, daha ilk sıçrayışta beni üstünden attı... Ve babam yanıma gelip beni çizmesiyle dürttükten sonra dedi ki :
Now that they've pitched me a fat one... I'm gonna smack it right out of the ballpark.
Tam da iyi bir top fırlatmışlarken onu sahanın dışına göndermeye kararlıyım.
This world is a temporary abode Where we weep until the dawn comes Pitched by the waves
Bu dünya, güneş doğana kadar ağladığımız geçici bir ev gibi.
We all pitched in.
Hepimiz yardım ettik.
Half a league from here they stand at arms, no baggage train, no tents pitched.
Buradan yarım saat uzaklıktalar, yük katarları ve kurulu çadırları yok.
I don't think I pitched it.
Adımı vermedim ki.
HE PITCHED FOR A COUPLE OF YEARS FOR THE CUBS.
Cubs'ta birkaç yıl atıcılık yaptı. Sonrasında kolu kötüleşti.
His voice was very high-pitched...
Sesi çok tizdi...
No, I haven't pitched since my college days.
Hayır, Liseden beri bunu yapmadım.
I was in the middle of an aria. And I pitched forward on my face like this... and died of a heart attack... caused by overweight.
Bir aryanın tam ortasında şöyle yüz üstü düşmüş aşırı kilom yüzünden kalp krizi geçirmiştim.
My sister pitched.
Topu kız kardeşim atardı.
'Pitched on his head and pumped full of lead was dangerous Dan McGrew
" Kafa üstü çakılmış ve kevgire dönmüştü tehlikeli Dan McGrew
And in that trust... have we pitched our tents.
Ve çadırımızı bu güven üstüne diktik.
And they pitched their tents in the length and breadth of it... from Bethel to Kadesh and Shur, even unto Egypt.
Ve onun boyu ve enince çadırlarını kurdular Beyt-el'den Kadeş'e, Şur'a ve hatta Mısır'a kadar.
Have not I in a pitched battle heard...
Gökte şimşek top gibi gümbürdemiş
He pitched forward. His legs were thrashing. Furiously at first, then slower.
Ayağını sallayarak direkt içine atıverdi.
If one or both of them had pitched in and given him a hand...
Eğer içinden biri yada ikisi kalkıp ona yardım etmiş olsaydı...
Did you see Poulson's face when you pitched the price?
Fiyatı ortaya attığında Poulson'ın suratını gördün mü?
And you pitched there with just the wife.
Sen de orada sadece kadına yüklendin.
Sound pitched that high doesn't stun. It destroys.
- O kadar yüksek ses bayıltmaz.
FIRSTLY IN MY NORMAL VOICE AND THEN IN A KIND OF SILLY HIGH-PITCHED WHINE.
İlk olarak normal sesimle ve sonra da aptalca tiz bir cıyaklama şeklinde.
Behind me, you can hear the thud of mortar And the high-pitched whine of rockets
Arkamda top ve roket atarların gürültüsünü duyuyorsunuz.
Grandfather pitched... face forward onto the dining room table and then... back, knocking his chair over... pulling the tablecloth, silverware... mashed potatoes, fish... stewed tomatoes with peppers and onions... all of it on top of him.
Dedem, yüzüstü yemek masasına abandı, sonra sandalyesini devirerek arka üstü düştü masa örtüsünü çekerek. Çatal-kaşıklar patates püresi, balık biber ve soğanla haşlanmış domatesler hepsi üstüne düştü.
So I "pitched her a little woo," as you would've said in your day, and we danced cheek to cheek to those cornball, big-band oldies of yours.
Ben de ona senin de yaptığın gibi biraz kur yaptım. ... yanak yanağa dans ettik. Sizin şu eski plaklar eşliğinde.
He already pitched that ball for you today.
O topu attı bile. Evet, attı.
They could not stop pitched battles, then, they continued to withdraw.
Artık saha muharebelerini göze alamazlardı. Bu yüzden geri çekilmeye devam ettiler.
This time they fought pitched battles.
Bu sefer meydan muharebesi yaşandı.
Right... He's a small man about this high With a high - pitched voice.
Şu boyda, cırtlak sesli, ufak tefek bir adam.
And that I never pitched pro ball.
Bir de, hiçbir zaman profesyonel beysbolu denememiş olmamdan.
Those little black eyes roll over white and then then you hear that terrible high-pitched screamin'.
O küçük kara gözlerin akı çıkar sonra o korkunç tiz çığlığı duyarsın.
I heard high-pitched squealing.
Telefonda yüksek sesler duydum.
Those involved have been present since the dawn of history, pitched stubbornIy against sand and wind.
Tarihin başlangıcından beri buradaydılar ve kuma ve rüzgara karşı dirençle dikildiler.
Everyone pitched in.
Herkes seferber oldu.
Except a... ( High-pitched squealing )
Sadece- -
And so I discovered that my voice was capable of a scream... so highly pitched... that no one dared take my drum away...
Ve böylece şunu keşfetmiş oldum ; sesim öylesine yüksek perdeden çığlık atma yetisine sahipti ki,... kimse trampetimi elimden almaya cesaret edemezdi.
Once, he pitched with confusion a sailor when we were at sea.
Bir keresinde bir denizciyle beni denizde gördüğünde küplere bindi.
( High-pitched buzz )
Ondan atlama motorunun planlarını alıp, bizi eve götürebilseydim... ona Dünya'yı verirdim. - Ona sadece Ay'ı verebilirsin.
( HIGH PITCHED TONE ) 200 hertz, like this.
200 hertz