English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Plays

Plays traducir turco

6,510 traducción paralela
And spice candy and puppet plays.
Ve baharatlı şeker ve kukla oyunları.
Maybe we should see how this plays out.
Belkide bunun nasıl oynanacağını izlemeliyiz.
I am dying to see how this plays out.
Ne olacağını görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm going to agree, Both because I can see you're in pain And because I'm dying to see how this plays out.
İkisini de kabul edeceğim, çünkü acı çektiğini görebiliyorum ve dışarda nasıl hareket edeceğini görmek için sabırsızlanıyorum.
And, uh, Harrison Ford plays, uh, a big city lawyer guy named Henry.
"Kendini Arayan Adam" ve Harrison Ford, Henry adındaki bir büyük şehir avukatını canlandırıyor.
We cut a deal with him for a lesser charge as long as he plays ball.
İşbirliği yaptığı sürece daha az ceza alması için anlaştık.
Let's see how it plays out.
Bakalım neler olacak.
Or should I say... The scotch delivery you had me on the lookout for, sir. [bagpipe music plays]
Ya da söyle mi deseydim... ilgilenmemi istediginiz iskoçlar burada, efendim.
This TV screen, no joke, plays 3-d movies.
Bu televizyon, şaka yapmıyorum, 3D film oynatabiliyor.
What? [Upbeat music plays]
Ne?
[Burning down the hous plays] That means I get to watch.
Takip etmemiz gerekiyor onu.
- We'll have to see how it plays out.
- Sürecin nasıl işleyeceğini görmek zorundayız.
'In her Garden of Eden, the sinner plays saint.
Onun Cennet Bahçesi'nde günahkarlar azizleri oynuyor.
All we know for sure is the Clairvoyant's been a step ahead of us, stealing plays from our playbook.
Kesin olarak bildiğimiz tek şey, Kâhin'in bizden hep bir adım önde olduğu bizim kitabımızdan bizim oyunlarımızı çaldığı.
- And your daughter Scarlett, she plays on that AYSO team.
- Kızın Scarlett,... AYSO takımında oynuyor değil mi?
Liber8 always plays the long game.
Liber8 her zaman uzun vadeli düşünür.
We know how this plays.
Bu oyun nasıl oynanır ikimiz de biliyoruz.
We'll see how it plays out.
Nasıl bitirdiğini göreceğiz.
I'll just stay up all night tonight and learn the plays.
Bu gece hiç uyumayıp oyunu öğreneceğim.
I could teach you some plays if you want.
Eğer isterseniz size bir kaç yöntem gösterebillirim.
Can you teach me some football plays?
Bana bir kaç futbol tekniği öğretebilir misin?
You're really good at memorizing these plays.
Bu oyunu aklında tutmakta çok iyisin.
HERE WE GO. "LISTEN AND OBEY" " PLAYS A SOUND
İşte burada. "Dinle ve itaat et"
THIS SEASON, WOW, WE HAVE SO MANY NEW PLAYS.
Bu sezon, vay be, o kadar çok yeni oyun var ki.
( The Price Is Right theme plays ) Come on. Are you molesting me or watching TV?
Hadi ama bana cinsel tacizde mi buluyorsun yoksa televizyon mu izliyorsun?
It only plays Married... with Children.
Sadece "Çocuklarıyla evliler" programı çalışıyor.
[Ringtone plays] I need my phone back.
Telefonumu verin.
[Ringtone plays] What is that noise?
Bu ses de ne?
If she plays her cards right.
Eğer kartlarını doğru oynarsa.
- She plays the violin.
- Keman çalıyor.
And two, run 22 flea-flicker plays in a row Friday night.
Ve iki, cuma gecesi 22 defa üst üste flea-flicker oynatacaksın.
She plays trumpet. Strong tongue.
- Trompet çalıyormuş, dili güçlüdür.
I give you the mighty, The mystical, the magnificent. ( fanfare plays )
İşte karşınızda gizemli, olağanüstü muhteşem A-Bombo.
[Mumbles indistinctly ] [ Dramatic music plays] Oh, man!
Bazı şeyler asla değişmiyor Kauçuk.
She and Alak used to put on little puppet plays of the stories from the holy scrolls.
Alak'la birlikte dini sayfalardaki hikayeleri kukla oyunuyla canlandırırlardı. Bekle.
[harp music plays] Welcome to babylon!
Babylon'a hoş geldin!
Huh, every time you talk, I heard that sound that plays when pac-man dies.
Sen her konuştuğunda Pac-Man öldüğünde çıkan sesi duyuyorum.
Everyone plays their part, Em.
Herkes kendi rolünü oynar, Em.
Well, the actor who plays the dad.
Babayı canlandıran aktör.
He cooks with a lot of garlic and plays a lot of Call of Duty?
Yemekleri bol sarımsaklı yapar ve sürekli Call of Duty oynar?
No one plays me.
- Kimse benimle oynayamaz.
I mean, it could be any family who plays loud Spanish music through their open windows all night after screaming at a televised soccer game all day.
Camları açıkken, yüksek seste İspanyol müzikleri dinleyen ve televizyondaki futbol maçına bağırıp çağıran her aile olabilirdi.
Ferrante plays games while the world awaits action.
Dünya icraate geçecek birini beklerken Ferrante oyun oynuyor.
The mind plays shameful tricks when we want something too much.
Bir şeyi çok isteyince akıl insana çirkin oyunlar oynar.
He loves his wife, he plays classic rock on the weekends, only hangs out with guys in law enforcement.
Karısını seviyor, hafta sonları klasik rock çalıyor. Sadece FBI'dan arkadaşlarıyla takılıyor.
We rely on science as much as we can but faith always plays its part in the end.
Elimizden geldiği kadar bilime güveniyoruz. Ama inanç, oyununu hep sona saklar.
( Hawaii Five-O theme song plays ) ♪ Hawaii Five-O 4x19 ♪ Ku I Ka Pili Koko ( Blood Brothers ) Original Air Date on April 11, 2014
Hawaii Five-O 4x19 Ku I Ka Pili Koko-Kan Kardeşler
Like CIA plays to win.
CIA kazanmak için oynuyor gibi.
" PLAYS A SOUND
"Dinle ve itaat et"
[ "every little thing she does is magic" plays ]
Önce sen Ross.
( Hawaii Five-O theme song plays ) ♪ Hawaii Five-O 4x18 ♪ Ho'i Hou ( Reunited ) Original Air Date on April 4, 2014
Hawaii Five-O 4x18 Ho'i Hou

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]