Pokey traducir turco
229 traducción paralela
Hokey, pokey.
Hokus pokus.
I almost believed in that little hokey-pokey miracle of yours... that a woman like you could ever change her spots.
Neredeyse senin o cicili bicili mucizene inanacaktım senin gibi bir kadının değişeceğine dair.
This here is Pokey.
Bu da pokey.
Crazy, ain't it, Pokey, what one man will do to catch another?
hey pokey bu insanlar çılgın değil mi? bir adam diğerini ne için yakalar.
Quit dragging your feet. Pokey don't like it no more than you do.
kes sesini aptal pokey, işini senden daha iyi bilir.
You think they have airplanes in the pokey?
Hapishanede uçakların olduğunu mu düşünüyorsun?
Bunk and hokey-pokey.
Zırva ve palavra.
I think this old cowboy has earned that pokey.
Bence ufak kovboy doları haketti.
Feeding the kids hokey-pokey about the old days.
Çocuklara eski günlerle ilgili küçük bir masal anlatıyorum.
That wasn't hokey-pokey Matt.
- Bu masal değil.
And I ask you what's funny about going to the pokey for 10 years?
Sorarım sana 10 yıl hapis yatmanın nesi komik?
Well, like, last night, a cop's at the door, one word from you and I'd be in the pokey.
Ne bileyim, dün gece kapıya bir polis gelmişti tek bir kelime etseydin kodese gitmiştim.
He stays in the pokey until I'm safely in Paris.
Ben Paris'e varana kadar zindanda kalacak.
Well. Mr. Ballinger. you seem to be aware of the poker game going on at the hotel.
Mr. Ballinger, hotelde devam eden pokey oyunundan haberdarsınızdır.
Stop this pokey nonsense, dear.
Şu kılıksız saçmalığı kes, canım.
There will be no hokey-pokey in my house.
Evimde üçkâğıt istemiyorum.
You ain't pulled much time in the pokey, have you, son?
Hapiste fazla zaman geçirmedin, değil mi, evlat?
Somebody in this pokey must have an idea how to bust out.
Bu hapishanede birinin nasıI kaçılacağına dair fikri olmalı.
Eating his heart out in the pokey.
Hapiste içi içini yiyordur.
But these faces without age, these frail or drooping figures, these hunched, grey backs, you can feel their constant proximity, you follow their shadows, you are their shadow, you frequent their hideouts, their pokey little holes,
Ama yaşı olmayan bu yüzlerin bu kırılgan ve çelimsiz çehrelerin bu kambur, gri sırtlıların sana ne kadar yakın olduğunu hissedebiliyor gölgelerini takip ediyor, gölgeleri oluyor saklandıkları o küçük deliklere gidiyorsun ;
I thought it would be awfully quiet and pokey.
Çok sessiz ve son derece sıkıcı olur sanmıştım.
Young Italian ladies must have a pokey time of it.
Genç İtalyan hanımlar çok sıkılıyor olmalı.
Well, we'd better get ready for the pokey then.
O zaman hapishane için hazırlansak iyi olur.
Did you go for the pokey?
Evine gittiniz mi?
You do the hokey-pokey and you turn yourself around
Bu sudan çıkan
Come on, Pokey, I need to talk to somebody.
Hadi ama, Pokey, biriyle konuşmaya ihtiyacım var.
Pokey!
Pokey!
Pokey, Pokey, my sinuses!
Pokey, Pokey, benim sinüsüm!
Pokey!
Pokey! Ah!
Pokey.
Kodes.
'Pokey.'
"Pokus."
What do you think of'Pokey'?
Sence "Pokus" nasıl?
- Time to pick up Pokey?
- Pokey'yi alma vakti mi geldi?
BooIie's being real pokey about it.
Boolie bu konuda konuşmaktan hiç hoşlanmıyor.
Pokey little agency, it's ridiculous.
Üçkağıtçı ajans, saçmalık.
- Pokey!
- Boşver.
Oh, a little pokey... but things are going to pick up.
Oh, biraz kesat... ama gitgide artacak.
We could start to cross, and then a cop will throw a deer out here and then we'll all be in the pokey sharing a cell with Mike Tyson.
Geçmeye başlarız sonra polisin biri buraya geyik atar O zaman hepimiz kendimizi Mike Tyson'la aynı hücrede buluruz.
Hey, pokey! Where'd you get that cart?
Hey uyuşuk, o arabayı nereden buldun?
Doesn't Mr Pokey wanna go exploring?
Bay Pokey gezmek istemiyor mu?
Mr Pokey is busy right now.
Bay Pokey şu anda meşgûl.
That pokey old Mr. Brooke?
Şu sıkıcı Bay Brooke?
You're the one sending your boyfriend to the pokey.
Sevgilisini kodese uğurlayan sensin.
And the hokey-pokey.
Ve hoki-poki dansı!
- No, have you seen my husband? - You do the hokey-pokey and you turn yourself around
Hadi ama pes etme.
A little pokey going on?
Küçük poker partisi mi?
# [ "Hokey pokey" on record player ]
..
# You do the hokey pokey and you turn yourself around #
..
# [Record player] # You do the hokey pokey and you turn yourself around #
..
# [Skipping stops] # The hokey pokey #
..
The MP who threw Lawrence into the pokey? I never did like Lawrence.
Lawrence'i hiç sevmemiştim.