English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Pomegranate

Pomegranate traducir turco

178 traducción paralela
I'm gonna give you a marriage ring and a pomegranate too
Sana bir nişan yüzüğü ve bir nar vereceğim.
Or are they moist and red like a pomegranate?
Yoksa nar gibi ıslak ve kırmızı mı?
Nightly she sings on yon pomegranate tree :
Geceleri nar ağacının üzerinde şakıyor.
- Mmm. - I say, is that a pomegranate?
Bu nar mı?
Nightly she sings on yon pomegranate tree.
Geceleri oradaki nar ağacında öter.
You are an uncut pomegranate.
Sen kesilmemiş bir narsın.
He cannot grow a pomegranate from a mustard seed.
Ama hardal tohumundan nar yetiştiremez.
- Peeled sweet pomegranate.
- Kabuğu soyulmuş tatlı nar.
- Peeled sweet pomegranate.
- Kabuğu soyulmuş nar!
And only at the place of the former hearth a pomegranate tree grew up by itself and broke into fiery blossom.
Sadece o eski ocağın yerinde.. bir nar ağacı kendiliğinden büyümüş, ve ateş gibi çiçek açmıştı.
Shining with radiant light before me, as though smiling like Marita's face, was a newly opened pomegranate flower.
Parlak bir ışık saçan çiçek, sanki bana gülümseyen.. Marita'nın yüzü gibiydi, o yeni açmış bir nar çiçeğiydi.
Then they made me pick up pomegranate seeds.
Sonra bana nar tanelerini toplattılar.
Sitting on the rim of the empty basin, the Princess of Samarkand stared with her big eyes at a red pomegranate.
Boş havuzun kenarında oturan Semerkand Prensesi, iri gözleriyle kırmızı bir nara dikkatli dikkatli baktı.
Sitting on the rim of the empty basin the Princess of Samarkand stared with her big eyes at a red pomegranate. "
Boş havuzun kenarında oturan Semerkand Prensesi, iri gözleriyle kırmızı bir nara baktı. "
I saw a red pomegranate drifting.
Kırmızı bir narı sürüklenirken gördüm.
Give me the pomegranate.
Narı bana ver.
Sitting on the rim of the empty basin, the Princess of Samarkand stared with her big eyes at a red pomegranate.
Boş havuzun kenarında oturan, Semerkand Prensesi, iri gözleriyle kırmızı bir nara baktı.
A lovely pomegranate for a lovely girl.
Hoş bir prenses için hoş bir nar.
His little daughter has just bought a pomegranate from me.
Onun küçük kızı daha az önce bir nar aldı benden.
She was carried off to Hades where she ate six pomegranate s- -
O Hades'e narları götürürken 6 tanesini yemiş ve - -
It's a big park with lots of trees- - oaks, birches, ash trees, poplars, beeches, olive trees... lime, apricot and pomegranate trees.
Burası büyük bir park, içinde bir sürü ağaçları - meşesi, huş, dişbudak ağaçları, gürgen, kayın, zeytin ağaçları... Iimon, kayısı ve nar ağaçları olan.
- Have a pomegranate.
- Bir nar alın.
Do you know anything that looks like a pomegranate?
Nar gibi görünen birşey biliyor musun?
I'd rather find a nice pomegranate.
Güzel bir nar bulmayı umuyorum.
" Nightly she sings on yon pomegranate tree.
" He gece şurdaki nar ağacında öter.
We have a pomegranate souffle, which is amazing, which is different than the sorbet.
Şimdi bir nar suflemiz var, ki dehşettir, ve şerbetten farklıdır.
The grandfather gave me a pomegranate is great, you want to have it?
Büyükbaba bana el bombası verdi. Çok harika. Tutmak ister misin?
No, the pomegranate for you not to
Hayır bu senin için. Onun için değil.
She has lips like grapes, raisins for eyes... and pomegranate seeds for teeth and cheeks like apples from Kashmir!
Ama onun üzüm gibi dudakları, kuru üzüm gibi de gözleri var... ve nar taneli dişleri ve Kashmir elması gibi yanakları var.
Her face was of pure crystal and her lips red like a pomegranate.
Yüzü saf kristal gibi, ve dudakları nar gibi kırmızıymış.
Pomegranate Mist is the wrong color for this room.
Koyu nar rengi bu oda için yanlış seçim.
Purple. Yet you have no problems pronouncing "pomegranate."
Pembe. "Nar"'ı telafuz etmekte sorunun yok.
Have a pomegranate schnapps from my distillery... And start sharing fond memories of me, Bender.
Özel içki fabrikamdan nar likörü alın ve benimle ilgili güzel anılardan bahsetmeye başlayın.
A pomegranate.
Nar.
Pomegranate?
Nar mı?
Anyway, I'm just a huge fan of the pomegranate.
- Narın büyük bir hayranıyım.
I want a regular soy pomegranate blueberry tea latte but in a large cup and could you just fill up the rest with soy?
Soyalı, narlı, yabanmersinli tea latte.
Isn't that just a large soy pomegranate blueberry tea latte?
Yani sadece büyük bir soyalı, narlı, yabanmersinli tea latte değil.
Yeah, right now it's sort of the color of ripe pomegranate.
Şu anda olgun nar kırmızısı.
But I did find pomegranate berry extract, used to turn wool dye in the 1800s.
Ama 1800 yıllarda yünlerin nar suyuyla boyandığını buldum.
Juicy fruit gum, eyebrow pencil, pomegranate juice.
Juicy Fruit sakızı, kaş kalemi, nar suyu.
I made this rum punch out of pomegranate,
Pançı nar suyuyla yaptım,
They like pomegranate?
Nar sevdiğinden mi?
Tray... Pomegranate Cup... teapot... walnut
Tepsi, Nar, kase, çaydanlık, kase, ceviz, tepsi, bir insan, iki insan,
- Pomegranate... pencil... - I'll read the word.
Nar, kalem, Ver bana okuyayım.
In two weeks, she'll have her old nanny back. Mm, pomegranate.
- İki hafta içinde, eski dadısı geri dönecek.
I make this wonderful pomegranate smoothie.
Harika nar taklidi yaparım.
Pomegranate.
Nar rengi.
stared with her big eyes at a red pomegranate.
Semerkand Prensesi iri gözleriyle kırmızı bir nara baktı.
Pomegranate.
Nar
- Pomegranate.
Nar

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]