Pringle traducir turco
158 traducción paralela
Now he had a drink with Senator Babcock and he chatted with a Miss Pringle about some mice she had in a cage and then he picked up a book dropped by a Mrs. Jellison.
Bir ara Senatör Babcock'la içki içmiş ve Matmazel Pringle diye biriyle fareleri konusunda sohbet etmiş, sonra da Bayan Jellison denen birinin düşürdüğü kitabı yerden kaldırmış.
Miss Pringle?
Peki, Matmazel Pringle?
Miss Pringle said someone released the mice from the cage that during the night sometime and she found the cage torn apart.
Matmazel Pringle o gece birinin farelerini kafesinden salıverdiğini ve kafesi paramparça edilmiş halde bulduğunu söyledi.
Now Miss Pringle is seated there.
Şimdi, Maytmazel Pringle şurada oturuyor.
Now I'm Miss Pringle?
Şimdi de Matmazel Pringle'ım?
Since the place was torn to bits, after the murder of Grayson, the attacks on Senator Babcock, Mrs. Jellison, Miss Pringle, I'm convinced that the document left the club car long before these events but how?
Grayson'un öldürülmesinden, Senatör Babcock, Bayan Jellison ve Matmazel Pringle'e saldırılardan sonra burası darmadağın edildiğine göre, kuvvetle inanıyorum ki, belge bu olaylar olmadan önce vagonu terketti, ama nasıl?
I undertook to deliver it in person to a Captain John Pringle, stationed somewhere in Berlin, G2 Section.
Yüzbaşı John Pringle'a şahsen teslim etmem için verildi Berlin'de G2 Bölümü'nde bir yerde olacak.
Captain Pringle!
Yüzbaşı Pringle!
Captain Pringle reporting, sir.
Buyrun, Yüzbaşı Pringle, efendim.
Congresswoman Frost, this is Captain Pringle.
Milletvekili Frost, bu Yüzbaşı Pringle.
You're losing something, Captain Pringle.
Bir şey düşürüyorsun, Yüzbaşı Pringle.
- Captain Pringle is wanted in 112.
- Yüzbaşı Pringle, 112'den istiyorlar.
- Captain Pringle reporting.
- Buyrun, Yüzbaşı Pringle.
Captain Pringle, my belief in the army has been shaken to the core.
Yüzbaşı Pringle, orduya olan inancım kökünden sarsılmış durumda. - Ciddi mi?
That is ink, Captain Pringle.
Mürekkep ha, Yüzbaşı Pringle?
I am Captain Pringle and I have with me a member of the Congress of the United States.
Ben, Yüzbaşı Pringle. Yanımda, Birleşik Devletler'den bir milletvekili var.
For tears... for tears I cry, Captain Pringle.
Göz yaşlarım... göz yaşlarım için ağlarım ben, Yüzbaşı Pringle.
Excuse me. Denazification office, Captain Pringle speaking.
Nazi'likten arındırma bürosu, Yüzbaşı Pringle.
Hey, Pringle.
Hey, Pringle.
Captain Pringle, you're to stay away from that certain party, off limits.
Yüzbaşı, şu malum şahıstan uzak duracaksın, kesin yasak, anlaşıldı mı?
You are not a funny man, Captain Pringle.
Sen soytarı değilsin, Yüzbaşı Pringle.
I'm sorry but I feel a little responsible about that loose brick, Pringle.
Affedersin ama, şu gevşek tuğla, Pringle konusunda kendimi sorumlu hissediyorum.
- Just ask Captain Pringle.
- Yüzbaşı Pringle'a sorsanıza.
- Forget Captain Pringle.
- Yüzbaşıyı unut.
Well, don't stand there gaping, Pringle.
Orada öyle durma. Onları hemen içeri al.
He's going into Pringle's hardware store, asking to use the phone.
Pringle's'ın eşya dükkanına girip "Telefonunu kullanabilir miyim?" diye soracak.
Or you can stand outside Pringle's and watch colour TV in the window.
Veya Pringle's'ın eşya dükkanının önünde oturup camdan renkli televizyon seyredebilirsin.
All those nights when you thought I was at choir practice or bowling or watching television outside Pringle's, - I was really at the Belly Button.
Bütün o geceler, sen beni koro provasında, bowlingte veya Pringle's'ın orada renkli televizyon seyrettiğimi zannederken ben gerçekte Belly Button'daydım.
Or take Tom Pringle. He was dying to marry you.
Tom Pringle, seninle evlenmek için ölüyordu.
Upstairs over Pringle's hardware store.
Charlie Green. Biliyorsun, Pringle's'ın eşya dükkanının üst katında.
- Miss Pringle.
- Bayan Pringle!
Go and see the secretary of the trust. Miss Pringle. And ask her what kind of communication from the ship would be likely to be contained in an unusual envelope of this sort.
Hemen Vakfın sekreteri Bayan Pringle'la görüşün ve gemiden gelen böyle sıradışı bir zarfta ne tür bilgiler olabileceğini sorun.
I was competing for the interscholastic championship by debating a Miss Pringle on the effects of socialised medicine on the British economy.
Münazara Takımının kaptanıydım ve okullar arası şampiyonluk için, Bayan Pringle ile "Tıptaki Sosyalizasyonun İngiliz Ekonomisi Üzerindeki Etkileri"...
- Warren, this is Tad Pringle.
- Warren, bu Tad Pringle.
What's happened is perfectly simple, Pringle.
Çok basit, Pringle.
Mr. Pringle?
Bay Pringle?
Old man Pringle and Mrs. Parker.
Yaşlı adam Pringle ve Bayan Parker.
Why don't I do the Pringle maneuver?
Pringle manevrası yapayım.
Pringle maneuver.
Pringle manevrası.
- You try the Pringle maneuver?
Pringle manevrasını denedin mi?
A Pringle maneuver courtesy of yours truly kept her from bleeding out.
Pringle manevram sayesinde kan kaybından ölmekten kurtuldu.
Do a Pringle before the guy bleeds out.
- İki litre daha kan kaybetti - Sternum testeresi Peter adam kanamadan ölmeden Pringle manevrası yap
What's your favorite Pringle?
En çok hangisini seviyorsun?
Pringle?
Pringle?
Then I was stuck with a woman who thinks the height of excitement is a new flavour Pringle!
Böylece heyecanı, yeni bir cips markası sanan bir kadınla saplanıp kaldım!
- This is the Pringle maneuver, right?
Pringle manevrası bu, değil mi?
Pringle?
Pringles uyar mı?
Okay, release the Pringle.
Peki. Cerrahi pensi çıkar.
Would you like a Pringle?
Pringle ister misin?
This is for you, Captain Pringle.
Bu size Yüzbaşı.
Pringle.
Ling.