Prosecco traducir turco
56 traducción paralela
Bring us a Prosecco.
Bir Prosecco alalım.
It's Prosecco. In northern Italy, they serve it on tap.
Kuzay İtalya'da bunu tıkaçla sunarlar.
- Come in. Have a glass of Prosecco.
- İçeri gel, bir kadeh şampanya içelim.
Lars is paying a round of Prosecco! There's something to celebrate here, or what?
İnanamıyorum!
Hey, Prosecco!
Ben... gerçekten...
Prendi un prosecco.
Şampanya getirin.
"the kitchen will make you want to kick off your shoes, " pour a glass of ice cold prosecco " from the stainless steel fridge while sinatra croons
Mutfaktayken ayakkabılarınızı çıkarmak isteyeceksiniz leke tutmaz buz dolabınızdan İtalyan şarabınızı çıkarıp Sinatra dijital ses sisteminizden şarkı söylerken onu içmek isteyeceksiniz.
Yes, a Prosecco.
Evet, bir Prosecco.
Posh nibbles and Prosecco, which is, in my book, practically civil partnership, and the good news doesn't stop there...
Mezeler ve Prosecco *, benim kitabımda medeni bir beraberlik demektir, ve iyi haberler bu kadar değil...
- Prosecco, a bottle.
- Bir şişe Prosecco.
Give me the whole bottle of prosecco.
Bana bir şişe şarap ver.
Let's drink the prosecco, it's still cold.
Hadi şarap içelim, hala soğuk.
Actually, it's Prosecco, and I am going to Titan.
Aslında, bu bir Prosecco *, ve Titan'a gidiyorum.
Also, it's not too bad if you top it off with just a sip of prosecco.
- Ayrıca bir yudum Prosecco ile bitirince de güzel oluyor.
How about some cold prosecco to kill the pain?
Acıyı dindirmesi için biraz beyaz italyan şarabına ne dersin?
Prosecco?
İtalyan şarabı?
And, uh, also... I managed to smuggle in a little bottle of prosecco, if you want a taste.
Ayrıca küçük bir şişe prosecco kaçırabildim, eğer tatmak istersen.
Obviously, you bought this at another time, presumably from the liquor store on Atlantic where you purchased the case of Prosecco you have in your pantry.
Belli ki bu şarabı başka zaman aldınız tahminen kilerinizdeki bir kasa şarabı aldığınız Atlantic'deki tekel bayiinden.
Fun fact... this insulated pouch will keep a bottle of prosecco cold for an entire Wiggles concert.
İlginç bir bilgi : İzole edilmiş iç yüzeyi, bir şişe şampanyayı tüm Wiggles konseri boyunca soğuk tutuyor.
Have some dessert, finish the bottle of Prosecco.
Bir tatlı ye, Prosecco'yu içip bitir.
Mia, do you have some Prosecco?
Mia, köpüklü şarap kaldı mı?
- Prosecco.
- Prosecco.
Dos proseccos, please?
İki Prosecco, lütfen.
Prosecco.
- Prosecco.
This is Sophia Loren swimming naked in the Fontana di Trevi filled with prosecco.
Bu, Sophia Loren'in çıplak yüzmesi gibi. Aşk budur.
I did, and it should have had D'Anjou pears And - - and - - and a nice prosecco
Evet, D'Anjou armutları olan bir meyve sepeti ve ve yanında lezzetli bir Prosecco.
My birthday weekend, greasy cheeseburgers, a roach infested motel, and a two dollar bottle prosecco.
Doğum günü haftam, yağlı burgerler, kara fatmalarla istila edilmiş motel ve iki dolarlık şarap şişesi.
- Hey, have some persecco.
Biraz prosecco al.
Time to break into the emergency stash of Prosecco.
Acil durum içkilerini açma zamanı geldi.
- Okay, it's Prosecco.
- Tamam, İtalyan şampanyası bu.
- That is delicious prosecco.
- Harika bir prosecco.
You know, leave the two nerds with their prosecco puns.
Şu iki gıcığı kendi prosecco şakalarıyla baş başa bırakalım.
And the prosecco is really taking the edge off my anxiety.
Prosecco üzerimdeki endişeyi yavaş yavaş alıyor.
It's, uh, Prosecco, Maggie's favorite.
- Bu bir Prosecco, Maggie'nin en sevdiği.
Oh, is that, is that Prosecco?
Bu bir Prosecco mu?
Maybe the man likes Prosecco?
- Belki de partide Prosecco istiyorsundur.
Damn Prosecco just gives you heartburn.
Kahrolası Prosecco reflü yapacak sizi.
Okay. Prosecco delivery.
Prosecco teslimatı.
Uh-oh. This Prosecco's making me frisky.
Bu Prosecco beni oynak yapıyor.
Is that Prosecco?
- Prosecco mu o?
Prosecco?
- Tamam.
No.
- Prosecco?
Prosecco.
Prosecco.
I ordered prosecco for the mani-pedis... And all they have is champagne!
Manikür pedikür seansı için Prosecco istedim... ellerinde sadece şampanya var!
I love Romanian prosecco.
Rumen şarabı şahane oluyor.
Oh, it's Prosecco, it's Italian.
Prosecco'ymuş. İtalyan.
Oh, it's Polish Prosecco.
Polonyalı Prosecco.
Can I help you?
- Prosecco.
Yes.
Bu Prosecco.
And to top it I have to watch, how the mother of my child drinks prosecco with her damned "Jacques Cousteau for the poor" diving nut!
Bugün. Doğum günüm bugün!
- It's Prosecco.
- Prosecco.