English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Pubs

Pubs traducir turco

205 traducción paralela
He said, "No, I'm waiting for the pubs to open."
O da bana meyhanenin açılmasını bekliyordum diye cevap verdi.
Reading, playing cards with the boys, waiting for the pubs to open... occupying the mind, letting the body take care of itself.
Kitap okuyor, arkadaşlarla kağıt oynuyor, meyhanenin açılmasını bekliyor olurdum yani kafayı meşgul edip, bedeni kendi haline bırakmıştım.
We'd toasted the Queen three times and my employer... was expounding to the bartender... on the inferiority of American taprooms... to British pubs when business picked up.
Kraliçe şerefine üç kere kadeh kaldırdık ve işverenim barmene İngiliz Pub'ları gelişirken Amerikan meyhanelerinin nasıl bayatladığını anlatı.
You have your informers out, I'm sure, in the pubs and the tea rooms.
Sizin dışarıda meyhanelerde, kahvehanelerde, muhbirleriniz var, eminim.
is a few more pubs.
Birkaç bar salonu.
- Go for a walk, have a bit of a think... avoid the pubs, visit the Labor Exchange...
Yürüyüş. Biraz düşüneceğim. Barlardan uzak duracağım.
Both heroes and pubs are needed.
Liderlere de, restoranlara da ihtiyaç var.
I... met this fantastic bird in the East End, went round all the pubs.
Ben muhteşem bir yavruyla tanıştım, bütün barları dolaştım.
You ever been to those pubs?
Sen hiç bara gittin mi?
Ordinary pubs for truck drivers... Where the chauffeurs go.
Kamyon şoförlerinin gittiği alelade barlar gibi örneğin.
Whenever we go to the seaside, Dad always stays at home ; in the pubs, mostly.
Ne zaman sahile gelsek babam ya evde kalır yada pub'a gider.
Pubs are so smoky you can't see your own thumb.
Barlar o kadar dumanlı ki kendi parmağını bile göremezsin.
Your only hobby is to go to pubs
Tek hobin bara gitmek.
There'll be restaurants, pubs, swings, everything you need to have fun!
Restoranlar, barlar, lunapark! Eğlenmek için gerekli her şey!
I'm 16, old enough to get married, but I can't drink in pubs.
16 yaşındayım. Evlenecek yaşta olmama rağmen barlarda içki içemiyorum.
But I can't drink in pubs.
Ama barlarda içki içemem.
How would you feel if you were old enough to have intercourse, yet you could not drink in pubs, huh?
Cinsel ilişkiye girmek için yeterli yaşta olup, buna rağmen barlarda içki içemeseydiniz sizler nasıl hissederdiniz?
What do you do of an evening if you're young and can't go to pubs?
Genç olup güzel bir gecede barlara gidemeseydiniz sizler ne yapardınız?
Actually, they're digging the chaps out of various pubs and places of lesser repute.
Aslında çocukları bazı barlardan toplamaları gerekiyor.
They expect me to teach when the pubs are open.
Barlar açıkken benden bir şeyler öğretmemi bekliyorlar.
It must be t'pubs turning out.
Pabların kapanış saati olmalı.
And has been gummed, if I'm not in error by a bat who has been drinking Rodent's Delight, a cheap brandy sold only in the seediest pubs.
Ve... eğer yanılmıyorsam sadece yoksul barlarda satılan ucuz bir içki olan Rodent's Delight içen bir yarasa tarafından yapıştırılmış
The Globe's doing an article on women who run pubs.
Globe, bar yöneten kadınlarla ilgili bir haber hazırlıyormuş.
I don't go in pubs.
Ben bara gitmem.
If I could play like that I could earn money in pubs.
Böyle çalabilseydim barlarda para kazanırdım.
It's the first way we indicate desire, and a host of industries are built up around it, from speed-dating to more traditional singles'nights, pubs to clubs.
Arzularımızı göstermenin ilk adımıdır, ve eskort servisleri, özel bekar geceleri ve barlar gibi flörtü destekleyici sektörler hızla artmaktadır.
Instead of visiting pubs in your robe, don't you think you should look at yourself and try to find out whether all this popularity doesn't stem from the pursuit of pure vanity?
Cüppenle barları ziyaret etmek yerine... sence de kendi içine bakman ve bütün bu insanları... değersiz şeyleri kovalamaktan... kurtarmanın yollarını bulman gerekmez mi?
Gerardo says he's never been, but points out the nights spots, the discos, the restaurants, the pubs.
Gerardo oraya hiç gitmediğini söylüyor ama bütün meyhaneleri, diskoları ve lokantaları gösterebiliyor.
I'm doing some research into pubs with the word "boat" in the title. - Oh, well.
Adında "boat" geçen meyhanelerle ilgili bir araştırma yapıyorum.
You can take me to one of your pubs. Yeah, all right.
- Beni şu senin barlarından birine götürürsün.
Poor Charlie McGlone, his holiday ruined carting him out of pubs.
Zavallı McGlone. Adam tatilini onu meyhanelerden toplamakla geçirdi
He doesn't haunt pubs He has eight or nine clubs
Barlara takılmıyor sekiz ya da dokuz kulübü var
♪ He doesn't haunt pubs He has eight or nine clubs
Barlara takılmıyor sekiz ya da dokuz kulübü var
The reason for the bet between the two pubs a hundred years ago.
Yüz sene önce iki bar arasındaki bahsin sebebi.
Pubs and discos. And boys.
Barlar, diskolar ve erkekler.
We practice medicine in pubs, discos or cinemas and if you need....
Görev icabı barlara, diskolara falan da geliriz... eğer gerekirse...
There's not enough lager in all the pubs in Glasgow to do it justice in a single sitting.
Glasgow'un bütün publarında bile futbolu tek şehre sıkıştırmaya yetecek kadar bira yoktur.
You can't hang around pubs this way.
Barlarda bu şekilde gezinemezsin.
Oh, you're right, Jude, I've been a naughty boy and I apologize about putting our machines into your pubs so tell Ray I'm sorry, okay?
Oh, haklısın, Jude, bizim yaramaz çocuk yapmış. Makineleri sizin bara koyduğumuz için özür dilerim. Ray ede üzgün olduğumu söyle, tamam mı?
There's two pubs and the fish and chips van calls by once a week.
İki tane bar var, balık tutuyoruz ve haftada bir kere patates arabası geliyor.
Why do pubs these days have such lousy music?
- 3-7-4. - Burada.
Do they really have singalongs in English pubs?
Gerçekten İngiliz publarında hep birlikte şarkı söylenir mi? Hayır.
BANDS WERE GETTING ALL RUN OUT OF PUBS AND CLUBS
Genç DJ'ler, klüplerde müzik gruplarının yerini alıyordu.
Sir, my father, Henry, who's sitting here, and myself... we're setting up a tour of the Dublin pubs.
Efendim, babam, Henry ve ben... Dublin pub'ları turu düzenliyoruz.
Before, he used to work in pubs but there were a lot of policemen around.
Önceden, bir barda çalışıyordu... ama etrafta çok polis varmış.
Why are you chasing the drugs? You should be after the pubs.
Neden uyuşturucu peşindesin?
They'll be talking about him in the pubs and the clubs, saying what a great kid he was.
Barlarda onun hakkında konuşup, harika bir çocuk olduğunu söyleyecekler.
There's pubs I can't even go into... because there's big blokes looking for me.
- Çok saçma, bu olmuyor
We'll have to try some other pubs, won't we?
Başka yerleri de deneyebiliriz.
Lying about in pubs from morning till night.
Sabahtan akşama kadar meyhanelerde sürtüyor adam.
I've worked city pubs where the yobs, young and old, get boozed up and come looking for trouble.
Oralar üzücü yerlerdir. Sinirli yerlerdir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]