Pupils traducir turco
1,130 traducción paralela
One of my own pupils, a very young singer Maria Theresa Paradis told me she was....
Öğrencilerimden biri, çok genç bir şarkıcı Maria Theresa Paradis bana dedi ki, ona...
Look I must have pupils.
Dinleyin öğrenciye ihtiyacım var.
Without pupils, I can't manage.
Öğrenciler olmadan geçinemiyorum.
Do you have pupils?
Öğrencin var mı?
I don't want pupils!
Öğrenci istemiyorum!
Do any pupils come to the house?
Gelen öğrenci var mı?
One of my pupils.
Öğrenicilerimden biri.
Pupils reaction to light equal and accommodating.
Göz bebeklerinin ışığa tepkisi eşit ve uygun.
I'm collecting minerals in the hills... to teach my pupils the composition of their land.
Öğrencilerime dünyanın nasıl oluştuğunu.. anlatmak için tepelerde mineral topluyorum.
Pupils are constricted, pressure's up.
Göz bebekleri küçülmüş, tansiyonu yüksek.
I will make you my pupils!
İkinizde testi geçtiniz...
I never did like star pupils
Hiçbir zaman gözbebekleri olmadım.
Her back is thick and she also has round shoulders deep navel, well-rounded hips and large abdomen And eyelids don't cover the pupils as those of phoenix don't
Sırtı pek ve omuzları da yuvarlak derin göbekli, şekilli kalçalı ve geniş karınlı ve gözkapakları gözbebeğini kapatmayacak Anka Kuşu'nunkiler gibi.
O, what a surprise, Mary Jane's three favourite pupils all together.
Ne hoş sürpriz. Mary Jane'in üç gözbebeği bir arada.
The teachers who laugh at God in from of their pupils...
Öğrencilerinin yanında Tanrıyla alay eden din adamı da bizimle.
Like Michelangelo with his pupils?
Michelangelo ile ögrencileri gibi mi?
Many pupils have done my bust.
Pek çok ögrenci büstümü yapmisti.
Your pupils are enormous.
Ufaklıklar kocaman olmuş.
Is that the kind of nonsense you use on your pupils?
Öğrencilerine de bu saçmalıkları mı anlatıyorsun?
I have enough pupils.
Yeterli öğrencim var.
You promised I would be the best, none of your pupils would be my rival.
En iyisi olacağımı söylemiştin, öğrencilerinden hiçbiri benim dengim olamayacaktı.
- Pupils, we learn to become priests.
- Öğrenciyiz, rahip olacağız.
Pupils, mother.
Öğrenciyiz ana.
Pupils constricted.
Gözbebeği küçülmüş.
Maybe I'm a bit perverse but I'll be glad to see the pupils and the blackboard.
Belki biraz tuhaf ama öğrencileri karatahtada görmek hoşuma gidecek.
You are not sure about your pupils feelings.
Öğrencilerinin hissiyatından pek emin değilsin.
- Greetings, my excellent pupils. - Station.
- Selam, mükemmel öğrencilerim!
They caught one of your star pupils... beating up on one of our kids again.
Senin yıldız öğrencilerinden birini bizim çocuklardan birini döverken yakalamışlar.
When the war is over, the pupils will get it back..
Savaş sona erdiğinde, öğrenciler geri alacak..
The pupils dilate, making us Look more attractive to a partner.
Acemilik geçtikçe, bu bizi partermizin gözünde çekici kılar.
Yeah, if I could just get my pupils to dilate.
Göz bebeklerimi biraz büyütsem tamam.
- Some of my pupils'families live 6 to a room, this place lies empty 40 weeks of the year, they only come here to hunt.
- Öğrencilerimden bazılarının aileleri bir odada 6 kişi kalıyorlar. Burası, yılda 40 hafta boş olur. Buraya sadece ava gelirler.
There are a number of very good professors who are notorious for seducing their female pupils.
Bayan öğrencilerini baştan çıkarmaktan dolayı adı çıkmış pek çok iyi profesör var.
And his pupils?
Ya göz bebekleri?
I've got 40 pupils.
40 öğrencim var.
Your dog's tissue isn't healing, uh, pupils aren't dilating.
Köpeğin dokusu iyileşmiyordu ve gözbebekleri büyümüyordu.
Pupils?
Göz bebekleri?
The pupils would be so impressed that I'm talking to you.
Öğrenciler sizinle konuştuğum için kıskanabilirler.
You will command the pupils of the Eight Clans and Lu Hua will be your second in command.
8 klana kumandan olacaksın.. Lu-hua'da yardımcın olacak
Your pupils are very large did you know that?
Farkında mısın, gözbebekleri çok geniş?
Right. "Some teachers used to teach their pupils so well..."
Bazı öğretmenler öğrencilerini iyi eğitebilmek için bunu kullanır...
- You know, your pupils are dilating.
- Gözlerin yuvalarından fırlayacak.
I love the way those big, thick glasses magnify your pupils.
O kalın gözlüklerin, gözbebeklerini büyütmesini seviyorum.
They needed more pupils for the competition so they stole mine.
Müsabakalar için daha fazla öğrenciye ihtiyaçları vardı. Ve bu yüzden benimkileri çaldılar.
The pupils know who teaches better kung fu.
Öğrenciler kimin daha iyi kung fu öğrettiğini biliyor.
- Thank you. It likes that his pupils have strong opinions, nest - you shovels?
Öğrencilerinizin güçlü fikirleri olması hoşunuza gider, değil mi?
Mr. Gilbert, and observe your future pupils in action.
... müstakbel öğrencilerinizi derste gözlemleyin.
You know, the Master here was killed... and now the pupils are leaving.
Biliyorsun, Usta burada öldürüldü... ve şimdi öğrenciler ayrılıyor.
I know this sounds weird, Mr. Sutphin, but the Department of Motor Vehicles computer shows only one blue station wagon registered to a parent of any of Mr. Stubbins'pupils.
Biliyorum tuhaf geliyor, Bay Sutphin, ama... Motorlu Araçlar Bölümünün bilgisayarı... Bay Stubbins'in öğrenci velilerinin üzerine kayıtlı... sadece bir mavi steyşın vagon gösteriyor.
Pupils, don't you agree?
Talebeler, katılıyor musunuz?
I don't take pupils quite so easily.
- Evine dön ufaklık...