Pusher traducir turco
364 traducción paralela
Pusher's name is Chae Yoon.
Adı Choi Yune.
"Disguised as a gaming-crazy pusher in secret gambling clubs, I will try and lure the" Great Unknown "to my track - - and you shall help!"
"Gizli kumarhanelere kumar manyağı biri gibi tedbili kıyafet girecek, " { Muhteşem Meçhul Adam } ın peşine düşüp, tuzağa düşürmeye çalışacağım... "... siz de bana yardımcı olacaksınız! "
Listen to me, you cheap brush-pusher.
Dinle beni, seni adi pislik.
Tell him, you slimy quill-pusher.
Söyle, aşağılık pislik.
- I'll be a cockeyed cookie pusher! - Ha!
Şansa bak, her eli sen mi kazanacaksın?
That's why they call me "Pusher."
- Bu yüzden bana İstifçi derler.
All right, Pusher, that's mess call.
- Pekâlâ, İstifçi! Yemek borusu çalıyor.
Well, you wouldn't have no luck that way, Pusher.
Bu şekilde hiç şansın olmaz, İstifçi.
Well, I'll learn'em fellows to shoot the best I can, like I already done Pusher and Bert.
Elimden geldiğince herkese ateş etmeyi en iyi şekilde öğretirim, tıpkı İstifçi ve Bert'e yaptığım gibi.
- Hiya, Pusher.
- Selam, İstifçi.
And another thing. I'm not going to enter another horse until you loosen up that track, Mr. Pencil-Pusher.
O pisti biraz rahatlatmadan başka at sokmayacağım Bay Katip.
And don't call me "Pencil-Pusher".
Ve bana Katip deme.
And thank you, Mr. Pencil-Pusher.
Ve teşekkürler Bay Katip.
I am doing this track a favor by entering Gallant Lady, and I want a fair shake, and don't you forget it, you pencil-pusher!
Gallant Lady'yi sokarak bu yarışa büyük iyilik ediyorum. Adil bir yarış isterim. Sakın unutma katip.
Not till I tell something, you cheap badge pusher.
Önce sözümü bitireyim seni adi fırsat düşkünü.
An ex-dope pusher.
Eski uyuşturucu satıcısı.
I dropped my cuticle pusher down the crack.
Manikür makasımı aralıktan düşürmüştüm.
Cuticle pusher.
Manikür makası.
Where can I find that lead pusher who calls himself the Peso Kid? [APPLAUSE]
- Kendini Peso Kid diye tanıtan şerefsizi nerede bulurum
You pusher!
Fırsatçı seni!
He's a cotton pusher.
Pamuk tıkar.
The thing I hate most is to be afraid of that pen pusher.
En nefret ettiğim de o gereksiz adamdan çekinmek zorunda olmak.
Hold it, pedal pusher.
Dur bakalım, pedalcı.
She told me she'd put me onto a pusher.
Henüz bağlantım yok. Beni satıcıyla tanıştıracaktı.
He's a pusher.
Uyuşturucu satıcısı.
Don't talk to me about rank! The man's a chair-bound paper-pusher!
Adam ancak masa başı iş yapabilir.
Now, miss, if you want someone who's mucho charming... who's a champion furniture pusher, I'll...
Evet bayan, büyüleyici ve mobilya itme konusunda... uzman birini arıyorsanız ben...
Glory be to the father, Harry McKenna... fixer extraordinaire... pusher, pimp, thief, arsonist.
Ruhun şad olsun Harry McKenna olağandışı iş bitirici fırsatçı, kadın tüccarı, hırsız, kundakçı.
Ex actress, but most of all drug pusher and addict.
Eski oyuncular, ama çoğu uyuşturucu satıcısı ve bağımlı.
This is the end of your rotten life, you motherfuckin'dope pusher.
Çürümüş hayatının sonu geldi, şerefsiz uyuşturucu tüccarı!
To kill some pusher who's only selling'to get money to buy for himself?
Yalnızca kendi de alabilmek için satan bir satıcıyı öldürmek mi?
♪ He's a pusher, yeah
# He's a pusher, yeah
♪ He's a pusher, that's right
# He's a pusher, that's right
Now, Mr King Dope-Pusher, you're gonna have a few irate customers pretty soon.
Şimdi, uyuşturucu tüccarı Bay King, çok yakında bir kaç kızgın müşterin olacak.
He's a pusher.
Satıcı.
- use your roll as a pusher.
- Bubba, - ittirmek için dürüm yap.
He's a prophet and a pusher partly truth, partly fiction, a walking contradiction. "
Hem peygamber, hem saldırgan yarı gerçek, yarı kurgu, ayaklı bir aykırıdır. "
I'm no pusher.
Saldırgan değilim.
Or those occasions when you do bust a pusher and skim the haul when you've made the collar.
Ya da bir satıcıyı bastığında kendi payını alıp, terfi edersin.
- I'm not a pusher. Honest.
- Uyuşturucu satıcısı değilim.
And the local pusher.
Bir de uyuşturucu satıcısını.
I'm not a fucking pusher.
Ben torbacı değilim.
He's the pusher, not me.
Satıcı olan o, ben değilim.
We got a pusher, a suspected mob hit man and God knows what else, and he does less time in this case than I did.
Elimizde bir satıcı ve kiralık katil var ve kim bilir daha neler... ve bu durumda o benden daha az ceza alacak.
Well, about four weeks ago, one of our detectives... set himself up in a meet with Calderone and a New York pusher named Tooney.
Dört hafta kadar önce bizim dedektiflerden biri... Calderone ve Tooney adında New Yorklu bir torbacıyla bağlantı kurdu.
These are their statements naming Chief Karlin as the number-one drug pusher from here to Oxnard.
Buradan Oxnard'a kadarki bir numaralı uyuşturucu satıcısı... Şef Karlin hakkındaki yeminli ifadeleri.
I know you shot the pusher who sold the drugs.
Uyuşturucuyu satan adamı öldürdüğünüzü de biliyorum.
They're all murderers, Kersey, from the smallest street-corner pusher to the fat cat at the top.
Onların hepsi katil Kersey, en küçük sokak satıcısından en üsttekine kadar.
" Pusher just come in.
"İstifçi şimdi içeri girdi."
Pusher.
İstifçi!
Casual pusher.
Sokak satıcısı.