Put him out of his misery traducir turco
121 traducción paralela
Like a lame horse. Might as well put him out of his misery.
Acılarına son verilmeyi bekleyen yaralı bir hayvan gibi.
Come on, Seurat, put him out of his misery.
Haydi Seurat, açıkla ona.
How many times have you said yourself it would be an act of mercy to put him out of his misery.
Kaç kez kendin söyledin, onu dertlerinden kurtarmak bir merhamet eylemi olurdu diye.
I won't claim I put him out of his misery.
Acılarına son verdim.
I put him out of his misery.
Onu acı çekmekten kurtardım.
- They should put him out of his misery.
- Bu ıstırabından kurtarmalılar.
We just put him out of his misery.
Sadece onun acısını dindirdik.
The least I can do is kill him to put him out of his misery.
Onu bu acıdan kurtarmak için en azından onu öldürebilirim.
Just say the word. I'd love to put him out of his misery.
Söyleyin yeter. Sefilliğine memnuniyetle son veririm.
I just put him out of his misery!
Ben sadece eziyet çekmesine son verdim!
- Put him out of his misery, Joe.
- Sefil yaşamına son ver, Joe.
The main thing is that we put him out of his misery.
Esas mesele, biz onu sefaletinden kurtarmış olduk.
Had to put him out of his misery.
Onu zavallılığından kurtarmam gerekti.
He is hoping I'll put him out of his misery!
Beni alt edebileceğini sanıyor yazık!
So we could do him a favor and put him out of his misery.
O zaman onu bu perişan durumdan çıkararak bir iyilik yapalım.
- Someone should put him out of his misery.
- Biri onu bu perişanlıktan kurtarmalı.
We should put him out of his misery right now.
Şu anda ızdırabına son vermeliyiz.
Some day with any luck somebody will put him out of his misery.
Birgün bir sans olursa... birisi onu bu sefilliginden kurtarabilir.
Can I put him out of his misery, pretty please?
Bunları rüyalarından çıkarıp, bu harika...
Should we put him out of his misery?
Onun acısına da son mu verelim?
So put him out of his misery
Onu acılarından kurtar!
I say we put him out of his misery!
Onun bu zavallığına son verelim diyorum.
Someone really should just put him out of his misery.
Birisi gerçekten ıstırabına son vermeli.
Someone really should just... put him out of his misery.
Birisi gerçekten ıstırabına son vermeli.
If we cannot recover the patient, we should put him out of his misery.
Eğer hastayı iyileştiremiyorsak, onu acıdan kurtarmalıyız.
Maybe we should put him out of his misery.
Belki de onu acısından kurtarmalıydık.
If I put him out of his misery now, there'll be nothing to decide.
Istırabına şimdi son verirsem karar vermemiz gereken bir şey kalmaz.
I was just gonna put him out of his misery.
Sadece onu bu acıklı durumdan kurtarmaya çalışıyorum.
Why don't you just put him out of his misery right now? They had him on stasis in a halfway house. I'm giving hi m an accelerated retr-viral det x.
Neden onu kaderine bırakmıyorsun? Ona hızlandırılmış retro-viral detox veriyorum.
- First I'm gonna put him out of his misery.
Önce onun sefaletini dindireceğim. - Hayır.
Dammit! Can't we just, you know, put a pillow over his head and put him out of his misery?
Yüzüne yastığı dayayıp onu acısından kurtaramaz mıyız?
Can't we just put a pillow over his head and put him out of his misery?
Kahretsin! Yüzüne yastığı dayayıp onu acısından kurtaramaz mıyız?
Be a blessing to put him out of his misery.
Onu o acıdan kurtarmakla iyi etmişsin.
Can't you put him out of his misery?
Onu bu ıstıraptan kurtaramaz mısın?
Someone's got to put him out of his misery.
Biri onu bu sefillikten kurtarmalı.
You never saw him suffering... and thought, "Christ, I wish I could put him out of his misery?"
Onu acı çekerken görüp... "Tanrım, keşke onun acılarını bitirebilsem" diye aklından hiç geçirmedin mi?
- Say yes. - Put him out of his misery.
Hadi, kurtar çocuğu ıstıraptan.
Put him out of his misery, tommy.
Acısına son ver Tommy.
- Put him out of his misery. Say yes.
- Izdırabını dindir, ona evet de.
He put him out of his misery like a sick dog.
Hasta bir köpek gibi, onun acisini dindirdi.
He didn't want to take a head shot and put him out of his misery.
O istemedi Bir kafa çekim için ve onu koymak Onun sefalet dışarı.
Be a good person. Just put him out of his misery.
İyi biri ol ve onu şu zavallı durumdan kurtar.
Put him out of his misery.
Acısına son ver.
- this is incredibly sweet, but I think I should probably put him out of his misery.
- Bu çok hoş. Ama sanırım acısına bir son vermeliyim.
Who'd put him out of his misery, ladies and gentlemen?
Bayanlar ve Baylar, kim yarışmacının bu ıstırabına çare bulacak?
I think it's time we put him out of his misery.
Bence artık onu bu acıdan kurtarmalıyız.
Put him out of his misery.
Öldür de acıları dinsin.
I'll put him out of his misery!
- Bunu gebertip acılarına bir son vereyim!
- Put the son of a bitch out of his misery. - Let's roast him.
- Kancığın acısına son versek iyi olacak.
I couldn't even put him out of his misery.
Onu acılarından bile kurtaramadım.
Put him out of his fucking misery!
Kurtar şunu beladan!