English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Q ] / Quarantines

Quarantines traducir turco

19 traducción paralela
In October, 1962 the world comes to the brink of nuclear war when Kennedy quarantines Cuba after announcing the presence of offensive Soviet nuclear missiles 90 miles off American shores.
O günlerde herkes bilirdi ki, Jack mafyanın adamıydı. O zamanki polisler iyice yozlaşmıştı. Sizden para almak için her yola başvururlardı.
We've had outbreaks, quarantines and now a hint of biological terror...
Çok önemli salgınlar oldu, karantinalar uyguladık ve şimdi de biyolojik terörün bir işareti...
You've instituted quarantines in several neighborhoods around the state.
Eyaletin çeşitli yerlerinde karantina bölgeleri oluşturdunuz. Doğru.
Well, at this point, quarantines won't stop the spread of the virus.
Şu aşamada karantinaya almak virüsün yayılmasını engellemez. Virüs çoktan yayıldı.
The quarantines just aren't working.
Karantinalar işe yaramıyor.
All right, so we're lifting the quarantines.
Karantinaları kaldırıyoruz.
Aaron, Kim wants you to know that now that the quarantines have been lifted and the two of you can be together again, she's never been happier.
Aaron, karantinalar kaldırıldığına göre... Kim tekrar birlikte olabileceğinizi ve çok sevineceğini söylüyor.
I could write a programme that immediately quarantines any anomalous behaviour in the system, like an anti-virus software.
Sistemdeki herhangi bir anormal davranışı karantina altına alan bir program yazabilirim,....... bir anti-virüs yazılımı gibi.
The first of the make shift quarantines.
Ülkenin karantinaya alındığı söylendi.
Two quarantines, one night.
Bir gecede iki karantina.
The mandatory quarantines have sparked civil unrest.
Zorunlu karantinalar halkta huzursuzluk yaratmaya başladı.
How many of these quarantines we've been through?
Kaç kere böyle karantinalar yaşadık...
Quarantines, roadblocks, you name it.
Karantinalar, yol kapatmalar, her şey.
All residents are... to their designated quarantines.
Ülke sakinleri bulundukları bölgeden belirlenmiş karantina bölgesine...
We went from setting up hospitals to enforcing quarantines to running for our bloody lives.
İnsanları hastanelere götürmek yerine yaşayabilmek için karantina alanları oluşturduk.
They could cripple the economy, force widespread quarantines, and cause sickness and death.
Ekonomiyi sakatlayabilirler, Yaygın karantinaları zorla ve hastalık ve ölümle sonuçlan.
Everyone quarantines 48 hours.
Herkesi 48 saat karantinada tutuyorduk.
So they rush out of hiding, leaving safe zones and quarantines for the promise of protection, of salvation.
Saklandıkları yerleri terk edip güvenli bölgelerini, karantinalarını koruma ve kurtuluş sözleriyle terk ettiler.
We are disposing of the bodies as quickly as possible, setting up quarantines and sick tents outside the city.
Cesetlerden mümkün olduğunca çabuk kurtuluyoruz. Şehrin dışına karantina ve hastalık çadırları da kurduk bile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]