Races traducir turco
1,813 traducción paralela
"And the zeal, that races through my blood.."
Tutku içinde o kırmızı kan damlalar
"And the zeal, that races through my blood.."
Tutku içinde o kırmızı kan damlaları
I win the races and I get the money.
Yarışları kazanan, parayı alan benim.
... we just thank you for all the races I " ve won and the 21.2 million dollars- -
Kazandığım bütün yarışlar ve 21.2 milyon dolar için...
There " s only one good thing about coming to the races...
Bu yarışlara gelmenin tek iyi yanı var.
All those races I won, that was for you, you know that?
Kazandığım bütün o yarışlar senin içindi, biliyor musun?
You're dating that guy who races go karts, right?
Go kart yarışına gelen şu adamla çıkıyorsunuz değil mi?
They've have lived quietly in peace for centuries and prefer to limit their involvement with any other races.
Yüzyıllardır, sessizlik ve barış içinde yaşamışlar, diğer ırklarla etkileşimlerini de en azda tutmuşlar.
But you have been long awaited by many races.
Ama birçok ırk tarafından uzun zamandır bekleniyordun.
Everybody's at the races in Epsom.
Herkes, Epsom'daki yarışlara gitti.
I've watched every single one of those races.
Bütün yarışlarını izledim.
One of the most exciting races I have ever seen.
"Hayatımda gördüğüm en heyecanlı yarışlardan biri."
Like races or marathons?
Yarışlar ya da maratonlar gibi mi?
Many boyfriends from all races
Farklı ırklardan pek çok erkek arkadaşım var.
To win in treble 4, 8 and 3 for races 3, 4 and 8. $ 10,000 each bet
Üç misli kazanmak için... 4, 8 ve 3. yarışlar için, 3, 4 ve 8. Her bir yarış için 10,000 dolar.
It's me again 4. 8 and 3 for races 3, 4 and 8.
Yine ben. 4, 8 ve 3. yarışlar için, 3, 4 ve 8. Her bir yarış için 10,000 dolar.
I didn't know you have cousins of different races
Farklı ırklardan Kuzenlerin olduğunu bilmiyordum
There were amateur races that day and a driver let Joe take his sports car for a run.
O zamanlar amatör yarışlar vardı... ve şöför eğlence için Joe'nun arabasını kullanmasına izin verdi.
There you could see animals, fish and minerals of all races, without differences in genderorsmell.
Orada her cinsten hayvan ve mineral kokularında ve cinsiyetlerinde bir fark olmadan bulunuyordu.
Bible instructs us when two of different races return from a graveyard together, the event should be marked with liquor.
Farklı ırktan, iki insan mezarlıktan dönüyorsa bu olay içmekle sonlanmalıdır.
The Krillitanes are the same, an amalgam of the races they've conquered.
Krillitaneler de aynısı. Onların da fethettikleri ırkların bir karışımı.
Just races or counting endorsements, sponsorships and personal appearances?
Konuklar çıkış yapıyor. Sağlık Bakanlığı ellerinden ter aktığı için büfeyi kapatmakla tehdit etti.
All three victims are different races.
Burada üç farklı dosya var. Üç kurban da farklı ırklara sahip.
Um, you know how important it is to Mommy that you're exposed to all different people, races, colors and creeds, right?
Farklı insanlar, ırklar, renkler ve inanışlarla karşılaşmana ne kadar önem verdiğimi biliyorsun değil mi?
Episode 5x03 : "My day at the races"
Scrubs - 503 - Yarışlarda Geçen Günüm çeviren :
Where there is no rich or poor. Where there are no races.
Zengin ya da fakirin olmadığı, ırkın olmadığı bir yer.
I heard Jim Jones talking about equality among races, what it's like living in California, in the Redwood Valley, the good works that they're doing.
Jim Jones'un ırklar arası eşitlikle ilgili söylediklerini Kaliforniya Redwood Valley'de yaşamın nasıl olduğunu yaptıkları hayırlı işleri dinledim.
They were a span of ages, a span of races.
İçlerinde her yaştan, her ırktan insan vardı.
Fez, it's not illegal for people of two different races to date.
Fez, iki farklı ırktan insanın flört etmesi yasadışı değildir.
Well, the races.
At yarışları.
I'm not advocating wiping out entire races, I'm just saying you don't wanna mate with the first plastic cup that buys you a drink.
Tüm ırkın yok edilmesini savunmuyorum. Söylemek istediğim... İçki ısmarlayan ilk plastik bardakla birlikte olmak istemeyeceğini söylüyorum.
Then he was off to the races.
Sonra kaçmış.
We have a show, games, ice sculpture, races.
Bir gösteri, oyunlar, buzdan heykeller, yarışlar yaparız.
- Races?
- Yarış mı?
What kind of races?
Ne yarışı?
There have been slaves of many different races.
Farklı ırklardan köleler vardı.
I used to raise them before coming here. We used to consult solar charts before our pigeon races.
Güvercin yarışmalarımızdan önce güneş haritasına danışırdık.
- Pigeon races? !
- Güvercin yarışmaları mı?
Well, there's only like four races to choose from -
Ama sadece seçilebilecek 4 ırk...
but I don't think you understand the gravity of the threat that this country faces. our country's prosperity will be supplanted by other races. and entrusting our future to them!
ama bu ülkenin karşı karşıya olduğu... tehdidin önemini anladığınızı pek sanmıyorum. ülkemizin refahı diğer ülkeler tarafından alt edilecek. ve geleceğimizi emanet ediyoruz!
Tomorrow, at the chariot races, that's your chance.
Yarın, savaş arabaları yarışında, bu sizin şansınız.
Clean it, sharpen it, really sharp, and I want it with us at the races tomorrow.
Temizle, bile, iyice bile, ve yarın yarışlarda yanımızda olsun.
We start destroying entire races, even mechanical races, we're liable to tear off a piece of man's soul.
Irkları tümden yok etmeye başlarsak mekanik dahi olsalar insanlık ruhunun bir bölümünü koparıp atabiliriz.
The turtle races against the hare, and the pig is the referee
Kaplumbağa tavşanla yarışıyor ve domuz da hakemlik yapıyor.
Past ten days, 90 races.
Son on günde, 90 yarış.
You know, if you're gonna fix horse races on a regular basis, you have to pick horses that are at least contenders.
Eğer at yarışlarında hile yapmak istiyorsan, en azından kazanma ihtimali olan atları seçmelisin.
Yeah, how many of them are stabbed during the races?
Kaç tanesi yarış sırasında bıçaklandı?
I need data on those races so I can compare his system to the most recent results.
Onun sistemiyle yakın zamandaki sonuçları karşılaştıracağım.
- Just, like, you know, the races in the past... - How recent? year.
- Şey gibi, son bir sene.
I watched all your races.
Hepsi muhteşem.
The annual Winterfest speed skating races will begin in five minutes.
Senelik Kış Festivali buz pateni yarışı, beş dakika içinde başlayacak.