English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ R ] / Rafe

Rafe traducir turco

529 traducción paralela
Charles and Wade asked me to eat with them, but I told them I promised you.
Charles ve Rafe barbeküde onlarla yememi istemişlerdi ama ben onlara yapamayacağımı, çünkü sana sözüm olduğunu söyledim.
Rafe Zimmerman?
Rafe Zimmerman mı?
Hey, Rafe.
Hey, Rafe.
I don't know now it got there, honest, Rafe!
Nereden oraya girdiğini bilmiyorum, cidden, Rafe!
What happened, Rafe?
Ne oldu, Rafe?
Rafe!
Rafe!
And then he hung Rafe Sanders to a pole like a side of beef.
Ve sonra Rafe Sanders'i bir bacağından kurban gibi tavana asmış.
- I don't get it, Rafe.
- Anlamıyorum, Rafe.
Don't be a fool, Rafe.
Aptal olma, Rafe.
Cut her off there, Rafe.
Onu orada tut, Rafe.
Well, there's Rafe.
İşte, Rafe.
Rafe, get rid of the women and children.
Çocukları ve kadınları çıkar.
- Get'em moved up back there!
- Hey, Rafe.
Let's get them wagons moved up!
Rafe! - Ne?
Rah'.! - Rafe!
Hanımlar, daire yapın!
Was that gunfire?
Rafe! Rafe!
- I said did ya hear gunfire?
Rafe! - Rafe!
Yep.
Rafe! Rafe!
Rafe! Rafe! When we get to Quicksand Bottoms, head in.
Bataklık Dibine vardığımızda, öne gel.
Throw me that rope!
Rafe! Rafe!
Rafe, here, handles a knife just fine.
Rafe çok iyi bıçak kullanır.
Rafe is smarter but he's meaner.
Rafe daha zeki ama daha kötü.
And if you misbehave, I'm gonna let Rafe there skin you.
Kötü davranırsan, Rafe derini yüzer.
Rafe, go with'em!
Rafe, sende onlarla git!
He's in a meeting with Rafe.
Rafe ile toplantıda. Görüşmek istediğini haber vereyim.
Don't let Rafe get behind us.
Rafe bizden önde olmamalı?
Maybe like the guy that just took over Mikey's bar. Cowboy named Rafe.
Rafe gibi biri mesela, daha yeni Mike'ın barını devraldı.
I don't think Rafe will mess up on you a second time.
Rafe'nin tekrar deneyeceğini sanmıyorum
I just wonder if Rafe is gonna be.
Rafe'de bu görünüşden etkilenirmiydi acaba?
You remember Rafe, don't you?
Rafe'yi hatırlıyorsun degil mi?
Is Rafe around?
Rafe burada mı?
You know Rafe. Same old shit.
Rafe'yi bilirsin.
- Sure. You and Rafe both.
- Tabbi hem sana hem de Rafe'ye.
Well, if you know so much about it what are you gonna trust me and Rafe for, huh, baby?
Ama, madem o kadar çok şey biliyorsun neden bana ve Rafe'e güveniyorsun?
Oh, I know a thing or two about old Rafe.
Eh, ben de Rafe konusunda şu ya da bu bilgiye sahibim.
But Rafe held out on me. Fuck.
Ama Rafe beni aldattı, kahretsin.
Now, see, you and me we cut Rafe out.
Biz ikimiz Rafe'i safdışı bırakabiliriz.
And Rafe is pulled in on the job.
Ve şimdi Rafe bu işin içinde...
I guess you could've shot Rafe already, huh?
Rafe'in işini çoktan bitirebilirdin.
Go ahead, Rafe, show him what you're made of!
Devam et, Rafe, göster ona!
Rafe, will you talk to these nice people. Explain to them about the vote.
Gelip bu insanlara oylamanın ne hakkında olduğunu açıklar mısın?
My name is, uh, Rafe Guttman, Guttman Investigations.
Benim adım Rafe Guttman, Guttman Soruşturma.
Rafe Guttman.
- Rafe Guttman.
I am Rafe Guttman.
Ben Rafe Guttman.
Nice card, Rafe.
Güzel kart, Rafe.
Let me give you a hand with your card, Rafe.
Kartın için sana yardım edeyim, Rafe.
At the head was its owner, Frank Wallingham, and its wagon master, Rafe Pike.
En başta konvoy sahibi, Frank Wallingham, ve konvoy yöneticisi, Rafe Pike vardı.
- Huh?
Rafe!
Come over here and give me a hand with this thing!
Rafe, Rafe!
Rafe Simon, freshman from Tulsa.
Reff Simon.
[Chuckling] Rafe!
Rafe!

© 2017 - 2024 Translate.vc | translate.vc.com@gmail.com