Reacting traducir turco
601 traducción paralela
My main problem was to ensure that the solution had the desired effect upon the flesh... without reacting in a similar fashion towards iron, steel, brass, lead and other metals used in plumbing arrangements.
Benim için asıl sorun, çözeltinin sıhhi tesisat düzenlemelerinde kullanılan... demir, çelik, pirinç, kurşun ve diğer metallerin benzer bir şekilde tepki vermeden etin üzerinde istenen etkiye ulaşmasını sağlamaktı.
Your Geiger's reacting to a roomful of uranium ore samples.
Geiger sayacı içindeki Uranyum parçalarından dolayı reaksiyon gösteriyor.
I don't know how headquarters is reacting to this.
Karargah bu konuda ne düşünüyor.
Your husband is reacting to the legend of his ancestor.
Kocanız atanızın ruhuna göre hareket ediyor.
Now, they're reacting to Pearl Harbor and punishment is order of the day.
Şimdi Pearl Harbor'a tepki gösteriyorlar, günün emri, cezalandırma.
Reactionary means being in opposition, reacting against lots of things, not agreeing with... what might happen.
Gerici demek çoğu şeye karşı çıkmak, olacaklara destek vermemek anlamındadır sanırım.
And I know how you're reacting.
Tepkini de biliyorum.
In other words, it reports that Captain Kirk was reacting to an extreme emergency that did not then exist.
Kaptan Kirk'ün mevcut olmayan acil bir duruma tepki verdiğini rapor etmiş.
- Indeed. It is reacting much like a highly sophisticated computer.
Çok sofistike bir bilgisayar gibi davranıyor.
I discovered it is a highly intelligent, extremely sophisticated animal, in great pain, of course, because of its wound, but not reacting at all like a wounded creature.
Yarası yüzünden çok acı çekiyor ama yaralı bir yaratık gibi davranmıyor.
You are over-reacting!
Aşırı tepki gösteriyorsun!
If he keeps reacting like that, he's gonna need a diet.
Bu şekilde davranmaya devam ederse rejim yapması gerekecek.
You're reacting with the emotions of a human.
İnsan gibi davranıyorsun.
I'm just reacting to what I was told.
Sadece duyduklarıma göre hareket ettim.
'Our scanner readings are reacting wildly,'projecting a weird turbulence of high intensity.
Neler oldu? Bu sadece küçük, parlayan bir nesne. Onu eline almış.
Adolph S. Ochs is the publisher of the New York Times. He's asked me for an article on how city officials are reacting to the presence of our famous shootist.
Benden ünlü silahşörün varlığına şehir yetkililerinin nasıl tepki verdikleri hakkında bir makale istedi.
- We must get rid of him as soon as possible or it's over for us. - Don't you believe you're over-reacting?
Seni canlı halde bıraktıysa mutlaka bir sebebi vardır.
Who knows if she is really crazy... or are you just reacting like this because is in an unfamiliar environment.
Kim bilir, belki de delidir veya hiç bilmediği bir çevrede olduğundan o şekilde davranıyordur.
And how's Helen reacting to it?
Peki Helen nasıl tepki veriyor?
Tell me. How's Helen reacting to your voyage of self-discovery?
Söylesene, Helen bu kendi içine doğru yaptığın yolculuğa ne tepki veriyor?
- They're reacting to our scans.
- Taramamıza tepki gösteriyorlar.
The compass needle that people wondered at for a thousand years was not reacting to some far away magnetic North Pole.
İnsanların binlerce yıldır merak ettikleri pusula iğnesi çok uzaklardaki manyetik Kuzey Kutbu'na tepki vermiyordu.
When the poison starts reacting You'll be laughing non-stop... until you are dead
Zehir etkisini göstermeye başlayınca çok neşelenip, gülmeye başlayacaksınız
Those are told by the authorities that the west is reacting calmly to the weekend crackdown.
Hafta sonundaki darbeyi sakince karşılayan batılı otoriteler şunları söyledi.
I'm not reacting!
Ben tepki göstermiyorum!
He was reacting.
Tepki gösteriyordu.
He's reacting to me!
Bana tepki veriyor!
But it is definitely reacting to our presence.
Ama kesinlikle varlığımıza tepki veriyor.
Neither of you should be reacting in this way.
İkinizin de bu şekilde davranmaması gerekiyordu.
- I've been reacting to you.
- Tek yaptığım sana tepki vermek.
- Emmet, you're over-reacting
- Fazla tepki veriyorsun.
It's reacting with two compounds present in the ship's structure.
Geminin yapısında bulunan iki maddeyle tepkimeye giriyor.
We were reacting on a tip from a reliable informant.
Güvenilir bir muhbirin bilgisine göre davranıyorduk.
How are they reacting to our change in course?
Ani rota değişimine nasıl tepki veriyorlar?
You are reacting to their overprotective attitude towards me.
Bana karşı olan aşırı korumacı davranışlara tepki veriyorsunuz.
- As usual, you're over-reacting. Am I?
- Her zamanki gibi, aşırı tepki veriyorsun. – Öyle mi?
He's only reacting to 400 years of oppression and discrimination.
Yalnızca 400 yıllık eziyet ve ayrıma tepki veriyorlar.
They're reacting faster than we can shift frequencies.
Frekans değiştirme hızımızdan daha hızlı tepki veriyorlar.
I don't think he thinks it out too deeply. He's just reacting.
Bunu kafaya çok fazla taktığını sanmıyorum.
He's in a state of reacting.
Sadece tepki veriyor.
Because we have different ways of reacting to it those are the difficult things, you see?
Çünkü bizim tepki veriş şeklimiz birbirinden farklı. Bunlar zor şeyler, anlıyor musun?
Perry, you're over-reacting.
Perry, Aşırı tepki veriyorsun.
Although further qualitative analysis must be performed it is my opinion that this chemical, when reacting with adrenaline and other compounds secreted during phobic episodes creates a substance similar to lysergic acid diethylamide : ... LSD.
Daha derin incelemeler yapılması gerekmesine rağmen,... bence bu kimyasal, adrenalin ve korku sırasında salgılanan diğer salgılarla birleştiğinde lysergic asit diethylamide yani LSD ile aynı olan bir madde oluşturmaktadır.
Now you're over-reacting a bit, aren't you?
Biraz abartmıyorsun, değil mi?
- Dr. Reynolds, she's reacting.
- Dr. Reynolds, tepki veriyor.
I would try to determine whether sh... he is reacting out of, uh...
Onsuz kaldığı zaman tepkisinin olup olmayacağını belirleyeme çalışırdım...
Maybe he was reacting to a residue.
Köpek belki de kalıntısına tepki gösterdi.
We've spent too much time reacting when we should have been acting.
Etki edeceğimiz yerde tepki göstererek çok fazla zaman kaybettik.
Actually, he's not reacting at all to any stimulus.
Aslında, hiçbir uyarıcıya tepki-mepki vermiyor.
The beam was just reacting to the accumulation of chroniton particles on the ship's hull.
Işın, sadece gemi gövdesi içindeki kroniton parçacıkları birikintisiyle tepkimeye giriyordu.
It's definitely reacting to a sporocystian life-form, and from what I can tell, that life-form is right on top of us.
Bu kesinlikle, bir sporokistiyan yaşam formu bu olayı tetikliyor ve şu anda tam tepemizde bulunuyor.