English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ R ] / Reasonable

Reasonable traducir turco

4,320 traducción paralela
Be reasonable.
Mantıklı ol.
Reasonable?
Mantıklı mı?
- I'm not, Saga. I'm reasonable.
Hayır Saga, sadece kırlaştı.
I was at my ex-wife's house, sharing my reasonable opinions about all the money Nicole's wedding is costing.
Neden? Eski karımın evindeydim. Kızımın düğün masrafları konusundaki mantıklı fikirlerimi paylaşıyordum.
You know I'm a reasonable man.
Mantıklı bir insan olduğumu bilirsin.
Let's just be reasonable and talk about this.
Güzelce oturup şu meseleyi konuşalım.
Think you could help me get one in a reasonable price range?
Sence uygun bir fiyata almama yardım edebilir misin?
We'd need reasonable doubt...
Makul bir şüpheye ihtiyacımız var...
Well, just because you're reasonable and firm doesn't mean that you're not a evil faceless government tool bag.
Sırf makul ve kararlı olman kötü biri, yüzsüz bir hükümet alet çantası olmadığın anlamına gelmez.
People like me have tried to be reasonable, we have tried to be reasonable but nobody's listened.
Benim gibi insanlar mantıklı olmaya çalıştı. Hepimiz mantıklı olmaya çalıştık fakat kimse kulak asmadı.
I'm a... reasonable man.
Ben mantıklı bir adamım.
I think we can all talk about this like calm, reasonable people.
Bu konuyu sakin ve sorumlu yetişkinler gibi konuşabiliriz bence.
I'm always reasonable,
Ben daima makul biriyim..
Well, there's a perfectly reasonable way to handle this.
Bu durumu çözebilecek harika bir yol var.
We're gonna need way more than that to get a jury past reasonable doubt.
Daha fazla kanıt bulamazsak jürinin gözünde sadece makul şüpheli olarak kalacaktır.
Why? I was already playing your guinea pig for a reasonable fee.
Zaten iyi bir ücret karşılığı denek domuzunum.
If you had a reasonable belief that Rickford was raping a woman, you may have been wrong, but you wouldn't be criminally liable.
Rickford'un bir kadına tecavüz ettiğine dair mantıklı bir inanca sahip olsaydın belki yanılıyor olabilirdin, ama bu seni hukuki açıdan suçlu kılmayacaktı.
Reasonable enough.
Yeterince makullermiş.
In each instance, he allowed reasonable bail to be set.
Her davada uygun bir kefalet kararı vermiş.
[Soul music] 1 / 3 of the questions seems reasonable to me.
Soruların 1 / 3'ü makul göründü.
He's reasonable doubt staring us right in the face.
Şüpheleri üstüne çekebilecek makul birisi.
We've not only met the reasonable suspicion standard but also the higher one... probable cause.
Sadece standart şüpheli aramasına dayanarak gelmedik daha geçerli bir şey var, olası cinayet sebebi.
The woman is gonna be fine, but I'm afraid the family is gonna sue, so I want to get over there and try to come to some reasonable settlement.
Kadının durumu iyiymiş ama dava açmasından korkuyorum bu yüzden oraya gidip makul bir anlaşma isteyeceğim.
- Mr. Siegel, be reasonable.
- Mr. Siegel, kendinize gelin.
- Be reasonable?
- Kendime mi geleyim?
How's that for reasonable?
Nasıl, kendimde miymişim?
You wouldn't think it, but Mickey Cohen can actually be a very reasonable man.
Hiç öyle gözükmeyebilir ama Mickey Cohen bazen çok makul birisi olabiliyor.
That seems like a reasonable plan.
Çok akıllıca bir fikir gibi.
Seems pretty reasonable to me.
Bana çok mantıklı geldi de.
- Okay, that seems reasonable.
- Mantıklı gözüküyor.
It's a reasonable question, James.
- Makul bir soru bu James.
- It's a reasonable... - Yeah, I'm sure.
- Elbette eminim.
- There is a reasonable chance, a credible threat that I'm gonna hit you and I don't want you to have a bloody lip when we come back from commercial.
- Sana vuracağıma dair çok makul bir sebep, çok önemli bir ihtimal var ve reklamdan dönünce yayına patlak dudakla çıkmanı istemiyorum.
You wouldn't think it, but Mickey Cohen can actually be a very reasonable man.
Hiç öyle gözükmeyebilir, ama Mickey Cohen bazen çok makul birisi olabiliyor.
Reasonable assumption.
Mantıklı bir varsayım.
Reasonable doubt in this case abounds.
Bu davada makul suphe cok fazla.
What the hell is that supposed to mean? Your wife's more than reasonable doubt is you.
Karın senden şüpheleniyor.
He's a reasonable man.
Makul bir adamdır.
Look, even if I find the right guy, Lazarus Keefe is all the reasonable doubt that he needs.
Bak, doğru adamı yakalamış olsak bile, Lazarus Keefe makul şüphenin ötesinde muhtaç biri. Yani bu vaka tam bir karmaşa.
- That's a reasonable assumption.
- Evet, muhtemelen öyle.
Carter said Detective Terney was involved in the joint operation, so it seemed reasonable to assume that his GPS signal might lead us to the lab.
Carter, Dedektif Terney'in ortak operasyonun içinde olduğunu söyledi. Onun GPS sinyalinin bizi laboratuvara götüreceğini düşünmek akla mantıklı geldi.
It's more reasonable to assume that he's dead.
Ölü olduğunu varsaymak mantıklı bir çıkarım olur.
I know you're pissed off but be reasonable!
Kızdığını biliyorum, ama mantıklı ol!
Guys, maybe there's a perfectly reasonable explanation for all this secrecy.
Beyler, tüm bu gizliliğin belki de mantıklı bir sebebi vardır.
Anger is a reasonable response.
Öfke mantıklı bir tepkidir.
Let's be reasonable.
Mantıklı olalım.
Look, the way to resolve problems is to sit down and talk it out like reasonable adults.
Bak problemleri çözmenin yolu yetişkinler gibi oturup, konuşmaktır.
Looks like your conversation was mature and reasonable.
Görünüşe göre konuşmanız oldukça olgun ve makul olmuş.
If you call knifing me to a wall reasonable.
Eğer beni bir duvara zımbalamaya, makul diyorsan.
It's reasonable for you to think that money was yours and not hers.
Paranın onun değil de sizin olmasını istemeniz mantıklı.
Let's be reasonable.
Makul olmalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]