Relationship traducir turco
22,431 traducción paralela
Well, then he's the 50 % cheating in your relationship.
O halde aldatan % 50 kendisi.
I-I suppose that could be a legitimate concern in a relationship.
Sanıyorum ilişkideki makul ilgiden ötürü olabilir.
Look, I know you both feel bad about being alone, but sometimes the best thing you can do is take a little time for yourself, especially when you just got out of a relationship.
İkiniz de yalnızlığı sevmiyorsunuz ama bazı zamanlar en iyi çözüm kendine vakit ayırmak olur. Özellikle de ilişkiden henüz çıkmışsan.
I believe our relationship now is stronger than ever.
Şu an ilişkimizin her zamankinden daha güçlü olduğunu düşünüyorum.
Well, it was a certain relationship.
Belirli bir ilişkiden dolayıydı.
My relationship with law enforcement es un poco complicated.
Güvenlik güçleriyle ilişkim es un poco karmaşık.
He hails from San Diego, relationship is complicated.
San Diego kökenli. İlişki durumu karışık.
Every relationship's a power struggle.
Her ilişki bir güç mücadelesidir.
I understand you have a relationship with an LAPD detective, Sheila Muncie.
Duyduğum kadarıyla LAPD dedektifi Sheila Muncie ile bir münasebetiniz varmış.
But a relationship nonetheless.
Neticede var yani.
Um, I know this might be hard. But h-he'll ask you some easy questions first, and then he'll get into your relationship with your brother.
Zor olabilir biliyorum ama başta sana kolay sorular soracak sonra kardeşinle olan ilişkine değinecek.
He asked me to come to confession, man, make a commitment to end the relationship.
- Günah çıkarmamı söyledi dostum. İlişkiyi bitirmek için söz vermemi söyledi.
Yeah, and with the seriousness of-of my relationship with Catherine, the fact that I was gonna ask her to, uh, to marry me.
Evet, Catherine'le olan ciddi ilişkimi ve ona evlenme teklif edeceğimi.
Before I started a relationship with Grace. I know.
Grace ile ilişkiye girmeden önce, evet, biliyorum.
Are you sure your relationship with Chin Ho Kelly isn't clouding your judgment here?
Chin Ho Kelly'le olan ilişkin kararlarını etkiliyor olmasın?
My point is, you're a relationship person.
Demeye çalıştığım... Sen ilişki insanısın.
It's just that I've always had a special relationship with her.
Onunla her zaman özel bir ilişkimiz olmuştur, ondan.
Does that seem like a healthy relationship?
Sağlıklı bir ilişki gibi mi geliyor bu sana?
Bert, did we sign up for the Hollywood relationship death tour?
Bert, Hollywood ilişkileri ölüm turuna kayıt olmuş muyduk biz?
This whole "relationship" is a train wreck waiting to happen.
Tüm bu "ilişki" işi, kaza yapmayı bekleyen bir tren gibi.
Wynonna and I are not in a relationship.
Wynonna ve benim ilişkim yok.
Sex alone - a relationship does not make.
İlişki için seks tek başına yetmez.
I mean, I know I have relationship problems.
Demek istediğim, ilişkilerde sorunlarım olduğunu biliyorum.
You said, if a patient walks in your door, and he says he's currently having a sexual relationship with a seal, your first question should be, "Do you prefer the north or the south side of the island?" You know, I don't remember exactly what I said.
" Eğer bir hasta kapınıza gelip size bir fokla cinsel ilişki yaşadığını söylerse ilk sorunuz'Adanın kuzeyini mi yoksa güneyini mi tercih ediyorsunuz?
It's essential that our relationship remain strictly professional.
İlişkimizin kesinlikle profesyonel kalması önemli.
I thought I made it quite clear that our relationship should stick strictly to political matters.
İlişkimizin kesinlikle diplomatik meselelerle kısıtlı olması gerektiğini belirttiğimi sanıyordum
Before Toby, what was your longest relationship?
Toby'den önce en uzun ilişkin ne kadar sürmüştü?
And she thinks if other cops knew about your relationship, it would reflect poorly on you.
Eğer diğer polisler ilişkinizi öğrenirse bunun sana leke getireceğini düşünüyor.
She didn't want anyone to know about their relationship.
Kadın ilişkilerinin kimsenin bilmesini istemiyordu.
This isn't the easiest relationship because of how we started.
Başlangıcımızdan dolayı yaşadığımız ilişki en kolayı olmayacak.
He has no relationship with the victims.
Kurbanlarla hiçbir bağlantısı yok.
- She makes a single mistake, and you doubt the whole relationship?
Yaptığı tek bir hata yüzünden bütün ilişkinizden şüpheleniyor musun?
Having a personal relationship.
Özel ilişki kurmayı.
One kiss does not a relationship make. But many kisses does make for a pretty great weekend.
Bir öpüşmeyle ilişki başlamaz ama çok öpüşmek hafta sonunu harika yapar.
My mother and I have a very typical teenage boy / mother relationship, I think.
Annemle aramda tipik bir genç çocuk anne ilişkisi olduğunu düşünüyorum.
Why did you use the word "typical" to describe your relationship?
Aranızdaki ilişkiyi tanımlamak için neden "tipik" kelimesini kullandın?
Is that important to you, having your relationship described as normal?
Önemli mi bu senin için? İlişkini normal olarak tanımlamak?
Oh. Well, I don't really think that's gonna affect our relationship.
Bunun ilişkimizi etkileyeceğini sanmıyorum.
This could permanently destroy our relationship with the Chinese.
Bu Çin'le olan ilişkilerimizi kalıcı olarak yok edebilir.
No, my point is that every relationship with your father begins with hard work on the ranch.
Hayır, yani demek istediğim, babanla bir ilişki yaşamak... ilk önce çiftlikte çok çalışmaktan geçer.
That's what makes a healthy relationship.
Sağlıklı bir ilişkiyi bu meydana getirir.
I understand Ms. Dunhill ended her relationship with you?
Anlıyorum ki Bayan Dunhill sizinle ilişkisini bitirmiş, değil mi?
Relationship born in deceit often dies there.
Yalandan dolan aşk genelde yalanda ölür.
You're saying this, but I... I'm starting to think you don't really have time for a relationship.
Böyle diyorsun, ama... ama ilişki için çok zamanın yok gibi geliyor.
And if there's any chance you two could repair your relationship, I wouldn't feel right standing in the way.
Ve eğer ilişkinizi tamir etmek için bir şansınız varsa, aranızda durmak istemem.
I've invested a lot into making this relationship work.
Bu ilişkiyi yürütebilmek için çok fazla emek harcadım.
You're living in L.A., Max is living in New York, and you're both living in denial if you think a relationship can work.
Sen L.A.'de yaşıyorsun, Max de New York'ta. Ve ikiniz de ilişkinin yürümeyeceğini inkâr ediyorsunuz.
So with understanding and compassion, we have a give and take relationship.
Anlayış ve şefkat dahilinde al gülüm ver gülüm ilişkimiz var.
It sets out legal principles for the causal relationship between fraud and damage.
- Yargıtay'ın sahtekarlık tanımına göre yapılan hileyle zarar arasında neden sonuç ilişkisi olması gerek.
Your relationship with your brother.
Kardeşinle olan ilişkin.
Our relationship is professional.
Aramızda profesyonel bir ilişki var.