Restless traducir turco
1,343 traducción paralela
( Restless mooing ) Using the darkness, a pair of Dromaeosaurs unsettle the herd and isolate one of the youngsters.
Karanlıktan istifade ederek, bir çift Dromaeosaur sürüyü huzursuz ediyor ve gençlerden birini kıskaca alıyorlar.
It is a restless moment.
Huzursuz bir an.
- Restless. Hard to sleep without closing your eyes.
Gözünü kapamadan uyumak zor.
Dr. T, the fillies are getting a little restless.
Dr. T, bekleyenler biraz huzursuz olmaya başladı.
I get restless.
Pek yerimde duramayan biriyim.
- Restless?
- Yerinde duramayan?
And in my restless mind Other thoughts awaken.
Ve zihnimde uyanan düşüncelerle, Bambaşka şeylerde aklım.
My sleep vanishes ; I'm restless
Uykularım kaçıyor, huzursuzum.
[Hanks] The young liberators were bored, restless, coltish when they were off duty.
Genç kurtarıcılar görev dışında sıkılıyor, huzursuz oluyorlardı.
"Here I am, restless"
"Ben buradayım"
"Here I am, restless"
"Ben, çölde kayboldum"
I was restless at home
Evde huzursuzdum.
All the planets are adverse, restless
- Bütün gezegenler ters harekettedir.
"Why are you so restless?"
"Neden bukadar huzursuzum"
- Change, this is a restless earth.
- Değiş, burası huzursuz bir dünya.
Think and change your restless peace.
Düşün ve huzursuz ortamını değiştir.
How restless I was... waiting for you guys?
Sizleri beklerken nasıl huzursuz oluyordum!
The restless nomads of the steppe would settle down to build an empire.
Bozkırların göçebeleri, bir imparatorluk kurmaya karar vermişti.
A force that was were to this new Islamic empire, and its restless visions of conquest...
Yeni İslam İmparatorluğu'nun bu gücünün, bitmek bilmeyen bir fetih arzusu vardı...
But lately, he seems a bit restless.
Ama son zamanlarda biraz huzursuz görünüyor.
But the sea became restless and a grumbling could be heard beneath the waves. "
Ama deniz huzursuz olmuştu ve dalgaların altından bir gürleme duyulabiliyordu. "
Like restless spirits flying foxes return with the dawn to their roost in Indonesian forest
Huzursuz ruhlar gibi, uçan tilkiler şafak vaktinde Endonezya ormanlarındaki tüneme alanlarına geri döner.
I don't know, I guess I kinda feel restless.
Yerimde duramıyorum.
Restless are they?
- Yerlerinde duramıyorlar, değil mi?
I had a restless streak.
Yerinde duramayan biriyim de.
Those that stayed learned strange things can happen- - omens and restless spirits... magic.
Burada kalanlar, bu topraklarda şeytanları, rahatsız hayaletlerin ve büyünün var olduğunu öğrenmişler.
The search for Atlantis has captivated some of the most restless minds and original thinkers of every generation.
Atlantis'i arama fikri, çoğu hareketli zihinleri... ve her neslin özgün düşünenlerini esir almıştır.
A myth that reaches back in time to a lost Golden Age, Atlantis has haunted the pages of history like a restless, inconsolable spirit.
Zamanla kayıp bir Altın Çağ'a ulaşan Atlantis efsanesi, yerinde durmaz ve yatıştırılamaz bir ruh gibi... tarihin yapraklarını taciz edip durmaktadır.
You're always restless.
Sen sürekli hareket halindesin.
I'm now in the brotherhood of rejects... of the forbidden, the unloved... the afflicted, the anxious... the restless, the writhing... of the brotherhood of tainted foreheads... bearing the ashen scar of sacred envy... of the thirsty for equality and justice... those who eventually end up bowing to Evil!
Şimdi ben kardeşlikten dışlanmış yasaklı, sevilmeyen, müteessir gamlı, huzursuz bir şekilde acıdan kıvranıyorum. Kardeşliğin içinde lekeli alnımda kutsi kıskançlığın kül rengi yara izlerini eşitlik ve adalet özlemini taşıyorum. Akıbetleri İblis'e secde edenler!
And what is it to cease breathing... but to free the breath from its restless tides... that it may rise and expand and see God unencumbered?
Nefes almamak nedir ki nefesi özgürleştirmek huzursuz gelgitlerinden ve nefesin yükselip, gelişmesine izin vermek... ve tanrıyı görmekten başka?
But in the last few days... I have been feeling very restless with his memories.
ama son bir kaç gündür... ço huzursuz hissediyorum.
- Happy but restless suburbanites...
- Mutlu, fakat kenar mahallelerde oturmaktan rahatsız.
This animal contains the restless souls of the countless people who perished during the terrible battles that took place during the Pacific conflict.
Bu hayvan, Pasifik Harekatında icra edilen korkunç muharebelerde ölen sayısız insanın tedirgin ruhlarına sahip.
White Shark's boys are starting to get restless.
White Shark'ın adamları iyice zıvanadan çıkmaya başladılar
- How can I have a good time when... When 18 restless spirits are waiting for you to avenge them?
- Nasıl iyi zaman geçirebilirim ki... 18 rahatsız ruh senden intikamlarını almayı beklerken mi?
- So now you're avenging restless spirits?
- O zaman, huzursuz ruhların intikamını mı alıyorsun?
- Your grandchild is getting restless.
- Torunun sabırsızlanıyor.
- Your fans are getting restless.
Burada olmana sevindim.
Restless.
- Yerinde duramamak. - Hmm.
Oh- - someone's getting restless.
Ah... bakıyorum birileri sabırsızlanıyor.
Gavin Graham from The Young and the Restless.
Genç ve Delikanlı'dan Gavin Graham.
You're restless, you're bored. - It is what it is.
Sen yerinde duramayan bir insansın ve buradan sıkıldın.
It's a restless feeling.
Kararsızdım.
These are good lands, but my people are restless.
Buralar iyi topraklar ama Halkım huzursuz.
Well, in the spring that bull gets a hankerin for them cows and he starts pawing the ground and gettin restless.
BAHARDA, İNEKLERE SUSUYOR O BOĞA SONRA YERE VURUP DURUYOR
"Without even seeing him I'm so restless"
"Onu göremeyince endişeleniyorum."
"Oh this restless this eagerness! I wonder how he'll be"
"Oh tüm bunlar özlediğim için, onu merak ediyorum."
You're... restless and unsettled.
Huzursuz ve kararsızsınız.
My heart is restless
Kalbim huzursuz
Gettin'restless.
- Huysuzlanıyor.