English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ R ] / Restraints

Restraints traducir turco

532 traducción paralela
Release the restraints.
Getir onu.
Get the restraints and the doctor!
Bağlarını getirin ve doktoru da çağırın!
- Eighteen. Well, it will not be long before you are of age... and free from the restraints of your guardian.
Reşit olmana ve vasinin sınırlamalarından kurtulmana pek de bir şey kalmamış.
But he failed to realize that the higher man is free of all restraints.
Ama üstün insanın kısıtlamalardan bağımsız olduğunu fark edemedi.
The weak restraints of society disintegrate in the face of the will to survive in harsh circumstances.
Bozulmaya yüz tutmuş toplumlardaki dirayet gösteremeyen halkalar ancak en müşkül şartlar altında hayatta kalmaya çalışırken ortaya çıkar.
Attendant, you can remove Mr Kroll's restraints.
Bakıcı, Bay Kroll'un kemerlerini açabilirsin.
Use security restraints.
Güvenlik kısıtlaması uygula.
These restraints will no longer be necessary.
Bu kısıtlamalar artık gerekmeyecek.
Put him in restraints.
Kısıtlama getirilsin.
Right now, he's under sedation and heavy restraints.
Ağır kısıtlamalar altında sakinleştirildi.
When the usual restraints drop off, we can hope to be happy. You're beautiful.
Her zamanki baskıları üzerimizden atabilirsek mutlu olmayı umabiliriz.
You see, the Russians don't suffer from the same restraints of our system when it comes to national security.
Konu ulusal güvenlik olunca, Ruslar, bizim sistemimizdeki zorluklarla uğraşmıyor.
I even had him put in restraints.
Hatta gömlek giydirmiştim.
I've got to redo the restraints.
Kayışları tekrar bağlamam gerekiyor.
Laverne, look, restraints.
Bak Laverne, kayışlar.
The restraints are for his own protection.
Bağlar kendi güvenliği için.
The governor Thinks it's best If you have Your restraints on.
Vali kelepçe takmanızın daha iyi olacağını düşünüyor.
To a nice comfy chair complete with wrist restraints at the local laughing academy.
Ne demezsin. Tımarhanedeki bilek kelepçesiyle donatılmış, rahat koltuğuna.
She ripped two pair of leather restraints last night like tissue paper.
Dün gece bir çift deri bandı tuvalet kâğıdı gibi yırttı.
Hence, the restraints.
Bu yüzden dizginlenmeli.
But tell me, as a professional policeman... don't you find that hardened criminals often benefit from the restraints... imposed on the police by the courts?
Bir polis memuru olarak bana şunu söyleyin, Bay Kerrigan : azılı suçluların genellikle, mahkemelerin polise uyguladığı kısıtlamalardan yararlandığına şahit olmuyor musunuz?
His restraints were removed for an EKG.
Röntgen için koruyucu zırhlarını açtık.
- Get some restraints in here now!
Buraya bir kaç kişi yardıma gelsin!
- How did he get loose from his restraints?
- Bağlarından kurtulmayı nasıl başardı?
With restraints and muzzles.
Korunmuş ve sansürlenmiş.
Do you really think these restraints are necessary?
Bu bağlar gerçekten gerekli mi?
There's no therapy offered, only chemical restraints.
Hiçbir tedavi uygulanmaz, sadece sakinleştirici verilir.
Do you think I'll need the restraints today?
Bugün onlara ihtiyacım var mı, sence?
Will you allow me to remove your restraints?
Bağınızı çıkarmak için bana izin verir misiniz?
Did you find any older marks... indicating the use of restraints?
Did you find any older marks... indicating the use of restraints?
" The sociopath, lacking the restraints that... hold a normal character together, can become anything.
" Bir sosyopat, kendini frenleyerek... normal bir karakter çizebilir, istediği herkes olabilir.
Take him to 5, put him in restraints.
5 numaraya götürüp kollarını bağlayın.
We might need some restraints.
Sedyeye bağlamamız gerekebilir.
Any patient who's even potentially psychotic should be placed in four-point restraints and muzzled.
Potansiyel derecede psikopat bir hasta bile deli gömleği giydirilip bağlanmalı.
- He's in restraints.
- Şu anda bağlı durumda.
I guess they gave you some chemical restraints.
Herhalde sana kimyasal yatıştırıcı vermişlerdir.
He should've been in restraints.
Bağlı olması gerekiyordu.
Chuny, let's get these restraints off and call for a sign language interpreter.
Chuny, bu kemerleri çözüp bir işaret dili tercümanı çağıralım.
Carol, quick. Three-hundred-pound angel-duster broke out of restraints. - Climbed on the ambulance.
Çabuk. 135 kiloluk bir esrarkeş kendini çözüp, ambülansın tepesine çıktı.
Please put me in restraints until sunrise.
Lütfen güneş doğana kadar beni bağlayın.
I left the restraints off and she fell out of bed.
Bağlarını çözdüm ve yataktan düştü.
Get some restraints in here.
Kemer getirin.
Don't make me use the restraints.
Seni bağlamama gerek kalmasın.
Restraints!
Kemerler!
I apologize for the restraints, but your presence here is very important to us.
Seni burada tuttuğumuz için özür dilerim, ama senin buradaki varlığın, bizim için çok önemli.
Disengage primary restraints.
Birincil tutucuları serbest bırakın.
Disengage secondary restraints.
İkincil tutucuları serbest bırakın.
Roger. Releasing secondary restraints. Releasing secondary restraints.
İkinci tutacaklar bırakılıyor.
Go ahead and remove the restraints.
Devam edin ve dizginleri bırakın
We can remove those pesky restraints now.
Tamam, biz bu belalı şeyi götürebiliriz.
- I thought she was in restraints.
- Bağlı sanıyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]