Ripe traducir turco
1,176 traducción paralela
A mutton, lettuce and tomato sandwich when the mutton is nice and lean and the tomato is ripe.
Biftek, marul ve domatesli sandviç biftek güzel ve yağsız, domates de olgunlaşmış olmalı.
He took the idea, ripe on the tree.
Ağaçtaki olgun fikri aldı.
It means that the company is ripe for a hostile takeover!
Bu, şirketin hasmane devralma girişimine açık olduğu anlamına gelir!
Excuse me, Captain. There's something a little ripe here.
Affedersiniz Yüzbaşı ama burada bir terslik var.
They're ripe to fall!
Olmuş meyve gibiler.
She is ripe.
Olgunlaşır.
One of them's ripe, and ready to be squashed into guacamole.
Bir tanesi olgunlaşmış ve ezilerek sos yapılmaya hazır.
Rich and ripe and out of your league.
Ama seni aşar.
They're not ripe yet.
Daha olgunlaşmadılar.
Oh, Kirsty, so ripe in your confusion so lucious in your pain.
Kirsty, karmaşanda olgunluk, acılarında lezzet var.
The situation's ripe for it.
Durum çok uygun.
And at the ripe old age of 12... he was asked to play for the Czar of Russia.
Ve tam 12 yaşında... Rus Çarı'na konser vermek için izin istedi.
It's not even ripe.
Tam olgun bile değil.
The catch is that you gotta take a shower, little man. You are ripe, whoa!
İstediğim senin bir duş alman, küçük adam.
This one is ripe
Bak bu artık olmuş.
This woman is ripe. You're nervous... Because it's your first time.
Bu kadın hazırsen sadece ilk kez bunu yapacağın... için biraz gerginsin bu da çok doğal!
Give me a ripe one.
Olgun bir tane verin...
Nice, ripe targets for a Klingon warship.
Bir Klingon savaş gemisi için hoş ve olgun hedefler.
The truth is, I'm so ripe, I'm about to fall off the vine!
Aslında... ben o kadar olgunlaştım ki, dalımdan düşmek üzereyim!
You're ripe, señor.
Kötü kokuyorsunuz senyör.
Whoa, this gentleman is a little bit ripe.
Bu beyefendi biraz altını ıslatmış.
He shouted, " The marulas are ripe.
" Marulalar olmuş.
One day, in twelve years, when the time is ripe.
Bir gün, on iki yıl sonra, zamanı geldiğinde.
Birds purge on flags with fire in their beaks crying : "Ripe! It's ripe!"
Kuşlar pençelerindeki ateşle bayrakları yakıyor ve bağırıyorlar : "Olgun bu, olmuş!"
Well, after listening to my patrons and having drunk flagons with the Patriotic Citizens of Saint Louis and the Cité, I'm convinced that the time is ripe to take the Bastille.
Pekala,... müşterilerime kulak verdikten ve Saint Louis ve Cité'li vatanseverlerle içkileri yudumladıktan sonra,... Bastille'in ele geçirilme zamanının geldiğine ikna olmuş durumdayım.
Only a few more robberies... -... - and all will be ripe for Operation Chaos -
Birkaç soygun daha yaparsak Operasyon Felaket'e hazır duruma geleceğiz.
Phew, ripe, innit?
Küf kokuyor, öyle değil mi?
Lovely ripe oranges!
Güzel olgun portakallar!
So they pass on at a ripe old age.
Bu yüzden de, hayatları fazlasıyla uzun olur.
"Broiled hothouse tomato under generous slice of ripe cheese"!
"Büyük bir dilim peynirin altında Izgara domates" yazıyordu!
If you stayed a crook, you think you'd live to be my ripe age?
Eğer bir üçkağıtçı olarak kalsaydın, sence benim yaşıma kadar yaşayabilir miydin?
I'll work the prince... to an exploit now ripe in my device, under the which he cannot choose but fall.
Öyle bir şey yapmalı ki... Kraliçe bunun kader dışında bir şey olduğunu düşünmesin.
No, because I was ripe and ready.
Hayır, çünkü kıvamında ve eli çabuktum.
If you've come to clean the room, my bedpan's ripe.
Odayı temizlemeye geldiysen ördek doldu.
She's ripe.
Gebe kalmaya hazır.
That's if you want a ripe melon.
Şayet olgun kavun istiyorsan.
- Ripe ones are the best ones?
- Olgunu iyisimidir?
There is nothing more tasty than a ripe melon.
Olgun bir kavundan daha lezizi yoktur.
How do you know which ones are the ripe ones?
Olgununu nasıl anlıyorsun?
- Not quite ripe yet.
- Henüz yeterince olgunlaşmamış.
Earth is now ripe for the plucking.
Dünya işgal etmek için mükemmel bir hale geldi.
It takes a ripe piece of cheese to catch the mouse. It's time to give away my love like cheap wine. Take it to the hoop, Selma.
bir fare yakalayabilmek için bir parça peynir atmanın zamanı geldi tıpkı ucuz bir şarap gibi, aşkımı ifade etmemin zamanı geldi işi bitir Selma hey!
You're so ripe, Joey, and it's harvest time.
O kadar olgunsun ki, Joey. Hasat için hazır.
You gotta pick'em while they're ripe.
Olgunken koparman gerekir.
Ripe one.
Neredeyse çürümüş.
Sure is ripe.
Leş gibi kokuyor.
He's starting to smell ripe.
Kokmaya başladı.
Ready for a ripe repast?
Güzel bir öğüne hazır mısın?
It's gettin'a little ripe around here.
Buralarda iyi ki olgun düşünenler var.
I don't know but she is ripe for picking.
Dünden razı.
a weak people, a people ripe for destruction. Cowards, no longer willing to fight.
Savaşamayacak korkaklar olduklarını.