Risotto traducir turco
290 traducción paralela
Take risotto, for instance.
Mesela risotto.
Sure you don't want to come over for a plate of risotto?
Benimle beraber risotto yemek istemediğine emin misin?
No risotto, then?
Risotto yemeyeceğiz yani.
I'll eat your risotto any time!
Senin Milano Risotto'nu her zaman yerim.
I remember when I was a kid, my dad and his girlfriend... used to sneak me out of the orphanage on Saturday nights... for a little homemade risotto and Chianti.
Çocukken, babamla kız arkadaşının biraz İtalyan şarabı ve pilavı için, cumartesi geceleri beni yetimhaneden gizlice çıkardıklarını hatırlıyorum.
Risotto Milanese.
Çok fazla güzeldi...
You seem like you really enjoyed your risotto.
Risotto ( tavuklu pilav )'yu geçekten beğenmiş gibisin.
Do you feel the way you feel after the risotto?
Risotto yedikten sonra hissettiğin gibi mi hissediyorsun?
I feel full after the risotto.
Risotto yedikten sonra kendimi tok hissediyorum.
Well, it's not like after the risotto.
Şey, risotto yedikten sonraki gibi değilim tabi.
- Risotto.
- Risotto.
I feel full after the risotto.
Risotto'dan sonra doymuş hissederim.
- Oh, the risotto broad.
- Oh, bayan risotto.
risotto con tartufi.
risotto con tartufi.
Table four now want Sole Veronique without grapes, spinach instead of broccoli, risotto instead of pasta.
Pekala, Masa 4 siparişini değiştirdi. Üzümsüz Sole Veronique istiyorlar. Ayrıca brokoli yerine ıspanak, risotto yerine makarna istiyorlar.
The risotto.
Risottoyu uzat.
- Yes, that is the risotto.
Evet, risotto.
Excuse me. Didn't you say that this was going to be rice with seafood? Yes.
Affedersiniz, "risotto" deniz ürünlü pilav dememiş miydiniz?
Well, some, yes, but, you see, risotto is rice, so it is a starch.
Bütün ana yemeklerin yanında spagetti gelmiyor muydu? Evet, bazılarında geliyor ama "risotto" pilav yani içinde nişasta var.
For the lady with the risotto.
"Risotto" sipariş eden hanım için.
What do you think if we take the risotto off the menu? Primo?
"Risotto" yu menüden çıkarsak nasıl olur?
Take the risotto off the menu?
"Risotto" yu menüden çıkarmaya ne dersin?
Well, it's just that risotto costs us a lot. And it take you a long time to make.
Düşündüm de, risotto hem çok maliyetli oluyor hem de yapması çok uzun sürüyor.
And this is seafood risotto.
Bu normal risotto, bunda da deniz ürünleri var.
The Risotto alla Cecilia.
Cecilia usulü Risotto.
Kind of like making risotto with Minute Rice.
Bu kırık pirinçle rizotto yapmaya benziyor galiba.
Pinchy, I made you some risotto.
Kıskaçlı, sana pilav pişirdim.
Not that she would've even noticed, the way Donny was feeding her forkfuls of risotto as if she'd lost her arms instead of her mind.
Zaten fark etmezdi. Daphne aklını değil de kollarını kaybetmiş gibi, Donny ona risetto yediriyordu.
'Though the much-lauded risotto was perfectly fine...'it was the handkerchief pasta with brown sage in a butter sauce...'that sent me through the roof.'
"Çok methedilen tavuklu pilav gayet iyi olmasına rağmen... " tereyağı sosu içindeki kahverengi adaçaylı mendil pastası beni çatıdan uçurdu. "
- He said my risotto was fine.
- Tavuklu pilavıma iyi dedi.
I mean, you know about this risotto.
Bu tavuklu pilavı biliyorsun.
- You made the risotto...
- Tavuklu pilav yaptın...
And she lived because of the risotto, the magic risotto.
Tavuklu pilav yüzünden yaşadı, büyülü tavuklu pilav.
- A reviewer didn't like the risotto.
- Bir eleştirmen tavuklu pilavı sevmedi.
- The magic risotto?
- Büyülü olanı mı?
What's with all the risotto?
Tavuklu pilav da nereden çıktı?
- Yes! Three weeks ago, a guy comes in here, Lucien Mills... orders the risotto, doesn't like it.
Üç hafta önce, bir adam içeri giriyor, Lucien Mills tavuklu pilav sipariş ediyor, beğenmiyor.
- The magic risotto?
- Büyülü olan mı? Şaka ediyorsun.
- Like he was unhappy with the risotto!
- Yemeği beğenmemiş gibiydi!
It wasn't the risotto, it was the wine.
Tavuklu pilav değildi, şaraptı.
- The magic risotto.
- Büyülü tavuklu pilav da dahil.
- Yes, the risotto and a Riesling.
- Evet, tavuklu pilav ve Riesling.
Where's the radicchio?
Hani risotto?
the risotto is cooking.
Tavuklu pilav pişiyor.
We have a little calamari, a little risotto with mushrooms and green salad with some Swiss chard.
Biraz kalamarımız, mantarlı risottomuz ve İsviçre peynirli yeşil salatamız var.
Two lobsters, risotto fungi, lamb rosette.
İki ıstakoz yanında... mantar ve limon
- No, it's risotto, Jo.
- Hayır, o Risolto, Jo.
- lt's risotto.
- Bu Risotto.
First, why aren't you eating your risotto?
Birincisi, neden Risotto'nu yemiyorsun?
Remember how you loved my risotto Milanese?
- Mutfağımı çok seviyordun değil mi?
This is regular risotto.
Bu pestolu.