English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ R ] / Rivals

Rivals traducir turco

657 traducción paralela
I have many hated rivals.
Pek çok nefretlik rakibim var.
We were great rivals, even then.
O zaman bile rakiptik.
Everybody was trying to guess whether this talk of national socialism was just a smart blind of Thyssen's or whether his rivals were... it is too bad.
Herkes bu nasyonal sosyalizm konuşmasının Thyssen'ın ya da rakiplerinin kurnazca bir örtbası olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Bu çok kötü.
The lady, these gentlemen and myself are part of a single council that brings together all the veteran groups who were formally rivals.
Bu bayan, bu beyler ve şahsım, fiilen birbirlerine hasım olan tüm eski asker gruplarını bir araya getiren yegane konseyin üyeleriyiz.
'They were both pretty good, and they were deadly rivals,'but only on the links.
İkiside iyiydi. İkiside ölümcül rakipti... Fakat sadece golf sahasında!
Terry and I has never been rivals.
Terry ile asla rakip olmadık.
All women are rivals fundamentally... but it never bothers them because they automatically discount the successes of others... and alibi their own failures on the grounds of circumstances.
Esas itibariyle bütün kadınlar birbirine rakiptir. Ancak diğerlerinin başarısını otomatik olarak yok saydıkları için bundan rahatsız olmazlar ve kendi kusurlarını da koşullara bağlarlar.
If you do meet Horatio and Marcellus, the rivals of my watch, bid them make haste.
Horatio'yla Marcellus'a rastlarsan çabuk olsunlar, nöbete geleceklerdi.
"Why" I asked "must there always be new rivals for the throne?"
"Neden..." diye sordum, "... taç için her zaman yeni rakipler çıkar? "
Our rivals.
Rakiplerimiz.
Come now, Gil, just because you and Bianca are rivals.
Haydi ama Gil, Bianca'yla sen rakipsiniz diye...
We are not rivals.
Rakip değiliz.
The rivals that don't exist at all
Artık olmayan rakiplere
As you know, these two are traditional rivals, having met many times before for the middle-class championship of the world.
Bildiğiniz gibi, bu ikisi geleneksel rakipler, daha önce pek çok kez dünya orta sıklet şampiyonası için karşılaştılar.
Most informers are rivals using slander for revenge.
Çoğu muhbir intikam için iftiraları kullanır.
You might say that we are rivals, competitors in the shipping business.
Nakliye işinde rakip olduğumuzu söyleyebiliriz.
You may have been rivals, but you didn't have to do that.
Rakip olabilirsiniz, ama böyle yapmana hiç gerek yoktu.
May my rivals perish!
- Rakiplerim ölebilirse!
We may yet again have access to our fair mistress... and be happy rivals tor Bianca's love... if we labor to effect one thing especially.
Yolunu bulup bu güzel kıza yeniden ulaşır, Bianca'yı kazanmak için iki mutlu rakip oluruz, yapmamız gereken tek şey var.
Rivals holed up together.
Rakipler beraber saklanıyor.
There was no Thomas Beckett then, or Rosamund... no rivals, only me.
- Çok şükür sayabiliyorum. - Ne Thomas Beckett vardı o zaman, ne de Rosamund. Ortada rakip yoktu, yalnızca ben vardım.
But they weren't rivals in love.
- Ama aşkta rakip değillerdi.
You never told me you and Marot were rivals.
Sen ve Marot ile rakip olduğunuzu bana hiç söylemedin.
Rivals?
Rakip mi?
They've been rivals
ikisi birbirine düşmandır aslında!
It feared its old rivals conservatives. The army feared. E also the sections of its party that still they were revolutionary, as the leaders of the Sections of Assault.
Muhafazakar rakiplerinden, ordudan ve kendi partisi içindeki ihtilalci kanattan, yani Hücum Taburları'nın ( SA ) yönetici kadrosundan hala çekinmekteydi.
But at its head, in the coalition government, were two jealous rivals - big men brought in from outside Parliament.
Fakat başında, koalisyon hükümetinde, iki kıskanç rakip, büyük adam, dış Parlamentodan getirilmişti.
The Allied oftensive came under the separate command of two rivals,
Müttefik saldırı gücü ikiye ayrılarak birbirine rakip iki kişinin emrine girdi.
Actually, we're rivals.
Aslında, biz rakibiz.
Now she must add jealousy to her other complaints and find rivals even among her maids.
Şimdi artık diğer şikayetlerine bir de kıskançlık eklenmiş... ve hizmetçileri arasında bile rakibeler bulur olmuştu.
Their impotence, their perversions the larcenies, the betrayals, their rivals.
İktidarsızlıklarını, sapıklıklarını... hırsızlıklarını, ihanetlerini, rakiplerini.
Their impotence, their perversions, the larcenies, the betrayals their rivals.
İktidarsızlıklarını, sapıklıklarını... hırsızlıklarını, ihanetlerini, rakiplerini.
- We're not rivals at the moment.
- Şu anda rakip değiliz.
She even rivals your daughter.
Kızınızdan bile etkili.
They're classic rivals - fierce, powerful fighters.
Nerdeyse bir klasik oldu. Vahşi, güçlü rakibler.
Rivals under the same flag.
Rakipler aynı bayrak altında.
Yes, such a chance to meet all one's friends and rivals in one place does not present itself very often.
Arkadaşlarımız ve rakiplerimizin tamamını aynı anda ve yerde bulmak pek sık karşımıza çıkmayan bir fırsat.
Maybe I shouldn't tell you but Nankatsu and Shuutetsu are rivals!
Sana söyledik mi bilmiyorum ama Nankatsu ve Shuutetsu daima birbirlerine rakiptir!
We were deadly childhood rivals.
Çocuklukta ölümcül bir rekabetimiz vardı.
We play our division rivals tomorrow.
Yarın, bölüm rakibiyle maçımız var.
Shaolin and Wudong have been rivals for centuries We can make them killing each other
yüzyıllardır birbirlerine rakipler onları birbirlerine kırdırabiliriz.
Business partners, rivals..... lovers.
Aralarında iş ortakları, rakip olanlar hatta sevgililer olurdu.
My dear Nigel the way to a woman's heart is through the elimination of her rivals.
Sevgili Nigel bir kadının kalbine giden yol rakiplerini ortadan kaldırmaktan geçer.
Because your eyes are blue And the sheen of your hair rivals the sun
Çünkü mavi gözlerin ve saçının parlaklığı, güneşle rekabet ediyor.
There was rivalry in everything... the sale of charcoal and the church pew. They were rivals in virtue and rivals in vice and the battle royal between vice and virtue raged incessantly.
Kömür satışında, kilise oturağında her şeyde çekişme vardı fazilette de, ahlaksızlıkta da hasımlar vardı ahlaksızlık ile fazilet arasındaki çatışma dur durak bilmeden şiddetlendi.
Karnas seized the passengers of a starliner and held them hostage, demanding that Starfleet provide him with weapons that would enable him to defeat his rivals.
Karnas bir yolcu gemisinin yolcularını yakalayıp, onları rehine olarak tuttu, ve Yıldızfilosu'nun ona rakiplerini yenebilmesi için... silah temin etmesini istedi.
I gave exactly the same weapons to his rivals.
Aynı silahları rakiplerine de verdim.
Dragon lady wipes out her rivals.
Ejderha Kadın, rakiplerini ortadan kaldırıyor.
- would be your rivals. - That's right.
- Doğru.
I can't refuse my rivals a last chance of salvation.
- Niçin? Rakibimin kurtulmak için son şansını geri çeviremem.
- Rivals don't get along.
- Sana karşı değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]