Romance traducir turco
3,413 traducción paralela
You know your problem is that you have no sense of romance.
- Bu kolyeyi ben bile giyerim. - Senin sorunun, hiç romantizmden anlamıyor olman.
Diamonds are the very epitome of romance.
Elmaslar romantizmin ta kendisidir.
I'm really sorry that your romance with the Italian didn't work out.
İtalyan sevgilin ile işler iyi gitmediği için üzgünüm.
Your father and I... found the romance again.
Baban ve ben, romantizmi yeniden bulduk.
Celebrate us being back on track... Mm-hmm. ... with a night of romance.
Tekrar yola koyulmamızı kutlamak için bir gecelik romantizm.
She's like a bad Israeli romance novel.
Kötü bir İsrail Aşk Romanı gibi.
They care about romance and puppies.
Onlar romantizmi ve köpek yavrularını önemserler.
- What romance! Just untie me.
Ya bir çözsene beni.
Romance doesn't have to make sense.
Romantizm mantıklı olmak zorunda değil.
If Emmy wasn't caught up in the romance, why was she waiting around for the honeymoon?
Emmy romantizme kapılmadıysa, neden balayına kadar bekledi?
It's my big chance to have an epic summer romance.
Romantik bir yaz aşkı için büyük bir şans.
I crossed the South Pacific on a commercial vessel, docked in exotic Far Eastern towns and lived an infamous romance in Paris with a Hungarian countess, unfortunately a married one.
Güney Pasifik'i bir ticari gemiyle geçtim Uzak Doğu'nun egzotik kasabalarında demir attık ve Paris'te maalesef bir Macar kontesiyle aşk yaşadım.
in the whole romance department, but does she really mean it?
Ama gerçekten böyle mi istiyor?
Don't rub your new romance in Matty's face.
Sakın yeni aşk hikayeni Matty'nin yüzüne iğneleme.
Yeah, like- - like Sam needs another awkward romance.
- Sam yeni bir romantizm yaşayacak galiba.
Romance is never perfect.
Romantizm asla mükemmel olmaz.
And they said romance is dead.
Bir de romantizm öldü diyorlar.
Romance my boyfriend behind my back.
Sırtımdan vurup erkek arkaşımla romantizm yaşıyorsun.
Women associate the smell of vanilla with romance - Fact.
Vanilya kokusu kadınlara aşkı çağrırtırır gerçek bu.
Regardless, the reason why I'm winning is because I don't get bogged down in the romance.
Şüphesiz, zirvede olmamın sebebi romantizm batağına girmediğimdendir.
- I like romance.
- Romantizmi severim.
I am going to romance you all night.
Sana bütün gece romantizm yaşatacağım.
The bitter winter gives way for joy and romance.
Soğuk kış mevsimi sevinç ve romantizm yolu verir.
February 14th, Valentine's Day, is about romance. But February 13th, Galentine's Day is about celebrating lady friends.
14 Şubat Sevgililer Günü romantizmle ilgili, ama 13 şubat Kızlar günü * kadın arkadaşlarımla kutladığımız bir gün.
Leslie loves romance, but she also loves being right.
Leslie romantik olmayı sever, fakat aynı zamanda haklı çıkmayı da sever.
Uh, I'm not good at, you know, romance-y... things, but, look, I am working, and you can't fault me for that.
Bu romantik şeyler konusunda hiç iyi değilim. Ama çalışıyorum, beni bunun için suçlayamazsın.
And if... if you're going to break up with me for missing a dinner because I was saving a life, then, you know, I don't even want to have romance-y things with you... okay, Miran-Miranda.
Ayrıca hayat kurtardığım için yemeği kaçırdığımdan ötürü benden ayrılacaksan o zaman zaten seninle romantik bir şeyler yaşamak istemem. - Miranda. Miranda...
Huh? I happen to be very good at romance-y things.
Bense, şansımıza, romantik konularda pek iyiyimdir.
Man, woman, the night, and romance.
Kadın, erkek, gece ve romantizm.
Look, Evan, I'm black, and black people know a lot about romance.
Bak, Evan, Ben zenciyim, Ve zenciler romantizm hakkında çok şey bilirler.
Your brother's arrest record, your romance with a former teacher, the way your mother moved out over your father's infidelity.
Kardeşinin tutuklama kaydı, eski öğretmeninle aşk yaşaman babanın anneni aldatması üzerine annenin evde gitmesi.
It's all romance and sacrifice in your little Paris garret.
Paristeki tavanarası için romantik ve fedekarlık.
Romance?
Romantik mi?
But you reek of romance and good intentions.
Ama romantizm ve iyi niyet kokuyorsun.
Romance-novel cover, right there.
Aşk romanı kapağı gibi oldu işte bu. Kulağına fısılda.
I mean, if this doesn't just scream romance...!
Yani, burası'romantizm'diye bağırıyor resmen. - Archer.
Where's your sense of romance, Jack?
Hiç mi romantik değilsin, Jack?
It seems that you know about romance, attraction, love, from a research in the internet.
Romantizmi, çekiciliği, aşkı internette araştırıp öğrenmişsin gibi görünüyor.
Do you need romance tips, Lloyd?
Romantizmle ilgili ipucuna ihtiyacın var mı Lloyd?
If he ran because of your little office romance, we lose our jobs.
Eğer o senin yüzünden gittiyse, işimizi kaybederiz.
You can't force romance on people.
İnsanları romantik olmaları için zorlayamazsın!
He oozes romance.
Adamdan romantizm fışkırıyor.
After a spot of scrumping, their thoughts turn to romance.
Karınlarını doyurduktan sonra akılları romantizme gidiyor.
I was in the friend-zone and then before I knew what was happening, he pulled me into romance zone!
sonra ben daha ne olduğunu anlayamadan beni romantizm sınırına çekti!
Romance is inherently being vulnerable, and having a real, sincere, and unique connection because of that vulnerability.
Duygusallık basit anlamda, hassas olmaktır ve bu hassaslık sayesinde seyirciyle gerçek, samimi ve eşsiz bir bağlantıya sahip olmaktır.
Let's bring on the romance, man.
Duygusal bir şeyler istiyorum.
So when the teacher leaves you alone to work, you sneak off into different areas of the empty school for a little bit of romance.
Öğretmen çalışmanız için sizi yalnız bıraktığında romantizm yapmak için boş okulda kaçışıyorsunuz.
Marriage should be about love and romance. And planning and responsibility.
Evlilik aşk ve tutku üzerine olmalı ayrıca planlama ve sorumluluk.
That the pull of a long-past romance is enough to compel Florencia to help Estrada.
Onca yıllık mazisi olan bir ilişki Florencia'yı Estrada'ya yardım etmek zorunda bırakır.
In fact, George's romance with Eden... Was entering its second trimester, and I still hadn't even met the woman.
Aslında, George'la Eden'ın ilişkisi... ikinici üç ayına giriyordu ve ben hala onunla tanışmamıştım.
Romance... ( CELL PHONE RINGING )
Romantizm...