Rooms traducir turco
6,940 traducción paralela
The dimensions of the floors, the rooms in the museum as they relate to where the painting is.
Katların boyutları, müzedeki odalar hepsi tablonun yeriyle alakalı.
He was moving in and out of those rooms.
Odalara girip çıkıyordu.
George ever tell you what happened in those rooms?
- George size hiç o odalarda olanları anlattı mı?
But there's something quite nice about this being situated in the corner, because you enter the Sainsbury Wing and you kind of meander throughout the rooms and then you discover the Leonardo in the corner almost as if you'd discovered the kind of little grouping in the cave.
Resmin bu köşede sergilenmesinin hoş bir yanı da var. Sainsbury kanadına giriyorsunuz. Dolaşa dolaşa diğer salonlardan geçiyorsunuz.
You are so getting separate rooms.
İkiniz ayrı odalarda kalacaksınız.
So now I'm paying for two hotel rooms I'm not going to have sex in.
Şimdi içinde sevişemeyeceğim iki tane otel odası ödüyorum.
One day, you wake up, and you're just a man with two hotel rooms, no sex life and a purse.
Bir gün uyanacaksın, iki otel odası ödeyen... seks hayatı olmayan ve... çanta tutan bir adamsın.
Take any of the rooms on the first floor.
Birinci katta istediğiniz odayı seçebilirsiniz.
There's rooms for that.
Bunun için oda var.
There's rooms for that.
- Bunun için başka odalar var.
Your people aren't restocking the trauma rooms when they're finished.
Travmanın stokları bittiğinde yenilemiyorsunuz.
That was some fine work back there clearing those rooms just now.
Odalari kontrol ederek çok iyi bir is çikardiniz.
Okay, um, can you check the stairwells, unoccupied rooms, and... and supply closets?
Hiç bir iz bulamadık. Tamam, merdivenleri, boş odaları ve malzeme odalarını da kontrol edebilir misiniz?
We put the locker rooms, and we put the sauna.
Dolaplar koyduk, bir sauna yaptırdık.
What about the adjoining rooms next door?
Yan dairedeki bitişik odalar ne alemde?
He dragged me from my rooms.
- Odamdan sürükleye sürükleye getirdi.
I switched rooms literally yesterday.
- Odayı daha dün değiştirdim.
I get invited here... and to the parties and the VIP rooms...
Buraya, partilere, VIP odalarına davet ediliyorum.
We're driving through people's living rooms!
İnsanların oturma odalarından geçiyoruz.
- Yeah? - Yeah. About to hit one of the massage rooms.
Masaj odalarından biriyle ilgili.
JASON : The kids are all either preppy nerds who already have their rooms at Harvard and Yale picked out or these athletes who are too dumb to breathe.
Çocuklar ya Harvard veya Yale'da odalarını seçmiş dünden hazır inekler ya da nefes alamayacak kadar salak sporcular.
Searching each other's rooms, Looking for answers to questions That we're too afraid to ask?
Birbirimizin odasını arayıp sormaya korktuğumuz sorulara cevap mı arayacağız?
Hell, seen raccoons in rec rooms, bears in swimming pools, but this?
Kayıt odasında rakun, yüzme havuzunda ayı gördüm.
All the rooms sleep two.
Tüm odalar iki kişilik.
What are you doing hiding dead maids in secret rooms?
Ölü hizmetçileri odada saklayıp ne yapmaya çalışıyorsun?
- I was thinking, this fall, I'm gonna finally go through the boys'old rooms.
- Önümüzdeki sonbaharda çocukların odalarını girişeyim diyorum.
Plenty of rooms.
Bayağı fazladan hem de.
Now he walks these empty rooms Looking for something to blame
# Şimdi suçu yıkacak bir şey bulmak için geziyorsun bu boş odalarda #
The changing rooms..... male and then female. Then back into the pool, then outside. Where?
Soyunma odaları, erkeklerinki ve sonrada bayanlarınki.
There are no other rooms so there's nothing we can do —
! Size söylemek zorunda değilim.
When he died, he was living in three rooms.
Öldüğünde, üç odalı bir evde yaşıyordu.
Cheating, lies, ladies'front rooms?
Hile yapmak, yalanlar, bayanların mülkü?
Looks like all of our standard rooms are booked.
Standart odalarımızın hepsi dolu görünüyor.
None. We're in constant communication with the emergency rooms, and there's nothing yet.
Acil servislerle sürekli iletişim halindeyiz, henüz bir şey yok.
When Hannah left me, I... I actually preferred the solitude of my prison cell to the empty rooms of the family house.
Hannah beni terk ettiğinde hücremin tenhalığını evimdeki boş odalara tercih ettim.
~ Have you got any rooms?
- Odanız var mı?
This is a hotel, with rooms available.
Burası boş odaları olan bir otel.
I'm building up his e-mails, and I'll post backdated comments in chat rooms.
E-maillerini oluşturuyorum,... ve de sohbet odalarına eski tarihli yazışmalar ekliyorum.
Yes, not here in the living room, but in the wet rooms, of course.
Oturma odasında değil ama musluk olan odalarda, tabii ki.
The housekeeper has drawn up the list of rooms.
Kahya kadın odaların bir listesini hazırladı.
Are the rooms of Lady Grantham, Lady Mary and Lady Edith close by?
Leydi Grantham, Leydi Mary ve Leydi Edith'in odaları birbirine yakın mı?
What that's done to you, how you've coped, the hotel rooms... your paranoia is understandable, but I'm worried it could become a problem.
Sana yaptıkları, nasıl üstesinden geldiğin, otel odaları paranoyan anlaşılabilir ama bunun bir sorun olacağından korkuyorum.
Ruzek, how many rooms we looking at?
Ruzek, buranın kaç tane odası var?
We've got something like 15 or 16 rooms.
15 ya da 16 oda var gibi gözüküyor.
A lot of those schools got soundproof music rooms.
Bir çok okulda ses geçirmeyen müzik odası olur.
Why'd he skip those two rooms?
Neden o iki salonu atladı.
All four rooms, at the time of the shooting, were filled.
Her dört oda, saldırı sırasında doluydu.
He's upstairs, where the rooms are.
O yukarıda odaların olduğu yerde.
'Cause Lasky was shooting up the conference rooms while Ballard was shooting people upstairs.
Çünkü Lasky konferans salonunda insanları vururken, Ballard üst katta insanları vuruyordu.
I don't, I... Maybe we're in two different rooms or something, but I thought that something, I- -
Belki de farklı dünyalardanızdır ama bunun bizi...
Do you have any rooms? Uh, I'm sorry, sir.
Üzgünüm efendim.