Sailors traducir turco
1,006 traducción paralela
The Samoyedes are guests of the sailors
Samoyedes denizcileri konuk eder
Our lifeboat was the only one saved... my brother and I and two sailors.
Geriye sadece bizim filikamız kaldı. Kardeşim, ben ve iki tayfa.
He's had our two sailors so busy... chasing around the woods after flora and fauna... that we haven't seen them for three days.
İki tayfamızı ormanda hayvan kovalamakla öyle meşgul etti ki üç gündür onları görmüyoruz.
One night after dinner, the count took one of our sailors... down to see his trophy room... at the foot of those stone steps.
Bir gece, yemekten sonra Kont tayfalardan birini... av odasını görmeye götürdü şu taş merdivenlerin aşağısında.
Pity the poor sailors on a night like this.
Böyle gecelerde zavallı denizcilere acırım.
Dear little sailors!
Sevgili küçük denizciler!
Sailors eat an awful lot, don't they?
Denizciler çok fazla yerler, değil mi?
All the sailors with him had been killed.
Beraberindeki bütün denizciler öldürülmüştü.
Say... do you know there was a dozen sailors killed on the last voyage he made here?
Baksana buraya yaptığı son yolculukta, bir düzine denizcinin öldürüldüğünü biliyor musun?
I've been living from hand to mouth on whatever I could borrow from sailors and dockers.
Denizcilerden ve işçilerden aldığım borçlarla, kıt kanaat yaşıyorum.
You sailors are all alike.
Siz denizciler hep aynısınız.
I do not commit murder pleasure most of my friends live as hundreds of sailors.
Katillerle işbirliği yapmak aslında bana göre değil. Dostlarımın yarısı denizciler gibi yaşıyor, Ama ben bir prens gibi yaşıyorum.
You were kidnapped by wicked sailors and brought to England.
Kötü denizciler tarafından kaçırılıp İngiltere'ye getirildin.
It all turned out just as you once suspected, Cathy... that I had been kidnapped by wicked sailors and brought to England.
Herşey bir zamanlar şüphelendiğin gibiydi Cathy... kötü denizciler tarafından kaçırılıp İngiltere'ye getirilmiştim.
I've never seen the sea... but I've heard the sailors on the riverside talk about it.
Ben denizi hiç görmedim... ama nehir kenarında denizcileri konuşurken duydum.
Every night, two sailors wait to convoy her home.
Her gece onu evine iki denizci bırakıyor.
You never should've married a newspaperman, they're worse than sailors.
Bir gazeteciyle evlenmemeliydin. Denizcilerden bile kötüdür onlar.
So long, sailors.
Hosça kalïn, denizciler.
- Sailors, you're an awful bore
- Denizciler, çok sikicisiniz
And some motored sailors.
- Ve bazı motorlu yelkenlileri.
But I knew about American sailors.
Ama Amerika'lı denizcileri bilirdim.
Two sailors found him lying in a depot washroom in a pool of blood.
İki denizci onu bir deponun tuvaletinde kanlar içinde yatarken bulmuşlar.
Soldiers, airmen, how many sailors?
Askerler, havacılar, kaç asker?
That's not what I've heard about sailors.
Kayıkçılar hakkında farklı şeyler duydum.
I ask your pardon, madam, but what do you know about sailors?
Affedersiniz bayan ama bu konuda ne bilebilirsiniz?
- The sailors, m'lord, they said.
- Gemicilermiş, efendimiz.
Battleship sailors pose for a picture with the royal family.
Savaş gemisinde çalışan denizciler kraliyet ailesiyle birlikte poz veriyor.
Why don't we get one of these sailors in the picture? Stand here.
Resme denizci alsak ya.
Look. Sailors.
Dinozorum parçalandı.
Museums? Please. Sailors got other ways of studying natural history.
Müzelere giden başka bir denizci tanıyor musunuz?
We're looking for three sailors and a lady cab driver.
Kadın taksi şoförü mü? Ne tiksindirici.
You girls see any sailors back here?
Burada hiç denizci gördünüz mü?
Sailors?
Denizci mi?
For that, you separate three sailors and their girls without allowing them a goodbye kiss?
O yüzden mi üç denizciyi ve kızlarını bir veda öpücüksüz ayırdınız?
You ought to feel proud that three sailors from the United States Navy got off the ship for one day, and what did they do?
ABD Bahriyesi'nden üç denizci bir günlüğüne gemiden iniyor ve ne yapıyor?
We'll take Redruth and Williams along. Make sailors of them.
Redruth ve Williams'ı da alırız, onları denizci yaparız.
Sailors'vapors, mostly.
Çoğu denizci işaretleri.
He's got a lot of good sailors to take care of back there.
Orada ilgileneceği pek çok iyi denizci var.
In a corner of the night sailors are making war ;
Gecenin bir köşesinde denizciler savaşıyor ;
On the corner was a shady cafe open at night for workers and sailors
Köşede, geceleri açılan ve çalışanlarla denizcilere hizmet sunan kötü bir kafe vardı.
There are sailors outside
Dışarıda denizciler var.
I think all English sailors like that, huh?
- Galiba, tüm İngiliz denizciler öyle.
It's that cheap girl who kept playing her phonograph to attract sailors.
Denizcileri çekmek için fonografını çalan şu ucuz kız.
It wasn't only sailors.
Sadece denizciler değil.
Go boat-riding with lonesome sailors.
Yakışıklı denizcilerle tekne gezilerine çık.
They were sailors, same as me - - slaughtered by that monster you're tryin to make friends with.
O denizciler de, arkadaş olmaya çalıştığınız bu canavar tarafından katledilen denizcilerdi, aynı benim gibi.
Those poor sailors down there.
Tayfalara acıyorum.
These were attempts to make good sailors out of his crew.
Sizleri iyi bir denizci olarak yetiştirmek istiyordu.
It's my pleasure to tell these fine sailors that Catherine, Empress of all the Russias, in celebration of the Franco-Russian alliance... has come to review the troops of the Moulin Rouge.
Tüm Rusya'nın İmparatoriçesi Catherine'in bu seçkin... denizcilerinin, Fransız - Rus ittifakını kutlamak amacıyla Moulin Rouge birliklerini denetlemeye geldiklerini bildirmekten zevk duyarım.
Let's go, sailors.
Gidelim denizciler.
We had a young chap once he'd killed three sailors with a handspike in a fight on the docks.
Bir keresinde bir delikanlı vardı. Rıhtımda bir kavgada üç denizciyi manivelayla öldürmüştü.