Sangmin traducir turco
54 traducción paralela
You ruined everything!
"Sangmin, tatlım!" her şeyi berbat etti!
- Sangmin, come sit here.
- Sangmin, şuraya otur.
Sangmin's grandfather was an old friend and war comrade
Sangmin'in büyükbabası benim eski bir dostum ve de silah arkadaşımdı.
Grandpa wants you to marry Sangmin!
Büyükbaba senin Sangmin'le evlenmeni istiyor!
Marry Sangmin?
Sangmin'le evlenmek mi?
This way I can face Sangmin's grandpa.
Ancak bu şekilde Sangmin'in büyükbabasının yüzüne bakabilirim.
Hey, Sangmin!
Hey Sangmin!
This is Sangmin's grandparents.
Bunlar Sangmin'in büyükbabası ve ninesi.
Secretly, your grandpa had feelings for Sangmin's grandma.
Gizli bir şekilde senin büyükbabanın, Sangmin'in ninesine karşı hisleri vardı.
However, after Sangmin's grandpa's death, I tucked those feelings away.
Ancak, Sangmin'in büyükbabasının ölümüyle birlikte o hisleri gömdüm.
That's why I took care of Sangmin's father like my own son.
İşte o yüzden Sangmin'in babasına kendi oğlummuş gibi baktım.
Scared that Sangmin will discover your lop-sided butt?
Sangmin'in orantısız, yamuk poponu keşfedeceğinden mi korkuyorsun?
- To Sangmin!
- Sangmin'e içelim!
We are all gathered here to congratulate the new beginning of groom, Park Sangmin and bride, Suh Boeun...
Hepimiz burada yeni bir başlangıcı kutlamak için toplandık damat, Park Sangmin ve gelin, Suh Boeun'un yeni bir hayata adımları.
Your father-in-law has had a word with Sangmin.
Kayınpederin, Sangmin'le kısa bir konuşma yaptı.
Uh, Sangmin?
Aa, Sangmin?
Yes, Sangmin was kind to me.
Evet, Sangmin bana karşı çok nazikti.
But you don't look so happy, Sangmin.
Ama sen o kadar da mutlu görünmüyorsun Sangmin.
I'm Sangmin.
Ben Sangmin'im.
- Sangmin!
- Sangmin!
I'm Sangmin's senior, Han Jisoo.
Ben Sangmin'in bir üst sınıfından Han Jisoo.
Hey, Park Sangmin!
Hey, Park Sangmin!
Sangmin... Don't come near!
Sangmin... yaklaşma bana!
What if Sangmin's and your parents found out?
Peki ya Sangmin'in ve senin ailen öğrenirse?
- Sangmin is Dongin High. - What?
- Sangmin, Dongin Lisesi.
Sir, this is the new intern Park Sangmin.
Efendim, bu yeni stajyer Park Sangmin.
I am Park Sangmin who will be teaching Art.
İsmim Park Sangmin, Sanat dersinize gireceğim.
Park Sangmin, what are you doing!
Park Sangmin, sen ne yapıyorsun?
How about you, Sangmin?
Senden ne haber Sangmin?
Hey, Sangmin, it's noodles...
Sangmin, erişte var...
Sangmin, Sangmin, shit!
Sangmin, Sangmin, kahretsin!
I know you're seeing Jungwoo with romantic feelings, but have you ever thought about Sangmin's feelings?
Jungwoo'ya romantik duygular beslediğini biliyorum ama hiç Sangmin'in duygularını düşündün mü?
I really think you like Sangmin.
Gerçekten Sangmin'den hoşlandığını düşünüyorum.
Sangmin's just like a big brother.
Sangmin benim için yalnızca bir ağabey gibi.
- Sangmin, I thought about it...
- Sangmin o konuyu düşündüm...
Look at me, Sangmin.
Bu tarafa dön Sangmin.
- Sangmin.
- Tatlım.
Sangmin, what are you doing?
Sangmin ne yapıyorsun?
Are you taking care of Sangmin's meals?
Sangmin'in öğünleriyle ilgileniyor musun?
Mrs. Park Sangmin.
Bayan Park Sangmin.
Hey, Park Sangmin!
Park Sangmin!
I'm sorry, Sangmin...
Özür dilerim Sangmin...
This marriage... it seems like your grandpa forced you into it, but in fact we wanted to have Sangmin as our son-in-law.
Bu evlilik büyükbabanın zorlamasıyla oldu gibi görünüyor ama gerçekte biz de Sangmin'i damadımız olarak görmek istiyorduk.
But whenever Sangmin came, a smile would spread on your face.
Ama ne zaman Sangmin gelse, bir gülümseme yüzünü kaplardı.
Scraping and breaking yourself. Sangmin felt worse than I did.
Bir yerlerini yaraladığında veya kırdığında Sangmin benden daha fazla üzülürdü.
He carried you on his back all the time, that Sangmin.
Her zaman seni sırtında taşırdı, bizim küçük Sangmin.
Sangmin!
Hayatım!
Sangmin!
Sangmin!
Now, intern, Park Sangmin will share a few words with us.
Şimdi de stajyer Park Sangmin küçük bir konuşma yapacak.
Mr. Park Sangmin is a married man.
Bay Park Sangmin evli bir adam.
Sangmin, I'm not a kid anymore.
Hayatım... Ben artık çocuk değilim.