English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Sarge

Sarge traducir turco

2,661 traducción paralela
Sarge, cooper contacted his wife.
Çavuş, Cooper eşini aradı.
Sarge, it was me what done it.
Evet...
Spike, put a call out to Roy's sarge in the 12 Division. Maybe he can tell us what's going on. Got it.
Aslına bakacak olursan da, sıradan bir insanım ama Greg Parker, buradaki asıl amacım, gerçekleri ortaya çıkarmak.
Just let them have some distance, Eddie. You heard his sarge.
Peki neden yaptı?
Sarge, there's a secure room, east entrance.
Şef, doğu tarafında güvenli bir yer buldum.
Sarge, got a hit on the rifle.
Şef, silahla ilgili bir şeyler buldum.
Sarge, I got Darren's father on the line. Copy that Jules.
Çavuş, Darren'in babası hatta.
Send that Kraut sarge over.
Şu Lahanacı çavuşu buraya gönder.
Sarge, that tower...
Çavuş, o kule...
Yes, sorry, sarge.
Evet, kusura bakma Çavuş.
Sarge, this is my brother, Connor.
Çavuş, bu kardeşim Connor.
Connor, this is the sarge.
Connor, bu da Çavuş.
Sarge and I aren't talking just yet.
Çavuşla artık konuşamıyoruz bile.
Okay, sarge and Sandy.
Tamam, Çavuş, Sandy ile.
Sarge is taking her and the bridesmaids to the airport.
Çavuş onu ve nedimeleri hava limanına götürüyor.
Sarge, stop.
- Frene bas Çavuş.
- Sarge, I need to talk to your daughter.
- Çavuş, kızınla konuşmam lazım.
I woke up with a gun in front. I saw only a silhouette. Okay, Sarge.
Sızmışım.. yüzümde silahla uyandım.
Gee golly, sorry, Sarge.
Hay Allah, pardon çavuş.
Nothing, Sarge.
Yok bir şey çavuş.
Hey, Sarge!
Selam, Çavuş!
Sarge, Sarge!
Şef, Şef!
Sarge, what are you doing?
Şef, ne yapıyorsunuz?
Sarge!
Şef!
Hey, sarge, how're you going?
Merhaba komiser, nasılsın?
got it, sarge.
Bana bırakın, çavuş!
Sarge! Are you all right?
Çavuş, iyi misin?
Sarge, look at the moon.
Çavuş, Ay'a bak.
We're pinned down here and now the Sarge is missing.
Burada sıkışıp kaldık, ve şimdi de çavuş kayıp.
They got wiped out in a single firefight. Sarge didn't even flinch.
Daha ilk çarpışmada saf dışı bırakılmışlar.
I don't think we have that luxury... Sarge.
Öyle bir lüksümüz olduğunu sanmıyorum, Çavuş.
Hey, Sarge, we might have a missing child.
Çavuş, kayıp bir çocuk olabilir.
Hey, Sarge, we got an at-risk missing child.
Çavuş, risk altında bir kayıp çocuk var.
Whatever you say, sarge.
Sen nasıl diyorsan öyle olsun, çavuş.
- Here, first sarge.
- Burada, çavuşum!
That sarge had just gone on a little post-break-up diet.
- Bilmediğin şuydu ki komiser bir çeşit ayrılık sonrası diyetine girmişti.
I'll need the remains transported back to the Jeffersonian, along with the rocks and the surrounding soil. Maybe you can lead the forensics team, Sarge, all right, so nobody gets lost. Great.
Bu kemiklerin, altlarında ki taşlar ve toprakla birlikte Jeffersonian'a götürülmesini istiyorum.
Sarge is on his way.
Her yerini ara.
Sarge here- - he fought his rookie year.
Şef'te burada.. çaylaklık yıllarında dövüşmüştü.
Hey, sarge, nosy neighbor from hell's a block and a half away.
Hey, çavuş, lanet gürültücü komşu 1,5 blok ileride.
We brought in a Peter McGuigan, sarge.
Peter McGuigan'ı getirdik çavuşum.
Whatever you say, sarge.
Bununla ben ilgilenirim. - Emredersiniz çavuşum.
Visitor for you, Sarge.
Ziyaretçiniz var, çavuş.
Sarge.
Çavuş!
Is that what your meeting with sarge was about?
Baş komiserle bu yüzden mi görüştün?
Yeah, he called me when I was in with sarge.
Çavuşla birlikteyken beni aradı.
This is all we've found so far, sarge.
Şimdiye kadar sadece bunu bulabildik, komiserim.
You're not from around here, right, "Sarge"?
Buralı değilsin, öyle değil mi Çavuş?
Sarge?
Çavuş?
Sarge, the owner of the rifle... - Yeah, Jules, what?
Şef, silahın sahibi vardı ya...
Sarge?
Çavuş mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]