Sausages traducir turco
738 traducción paralela
They hang sausages on the doors instead of bellpulls... And the fountains spurt wine.
Kapılarına çan ipi yerine sosis asarlar çeşmelerinden şarap fışkırır.
- I know. Sausages.
- Biliyorum, sosis.
I wish I had some of those sausages Mother used to make.
Annemin yaptığı şu sosislerden olsaydı keşke.
Your sausages, Master.
Sosisleriniz efendim.
Why, you had legs like overstuffed sausages.
Bacakların sosis gibiydi.
Sausages, by Jove!
Vay canına, sosis de varmış!
I'll settle for a couple of George's sausages.
George'un sosislerinden bir iki alsam bana yeter.
If we were, the guards wouldn't have taken the sausages from us.
Bekçiler kutularımızı bu yüzden çalıyor.
Sausages.
Sucuk.
They will eat sausages.
Sucuk yiyecekler.
Europeans eat sausages wherever they go.
Avrupalılar nereye giderlerse gitsinler sucuk yerler.
Get dressed and I'll be cooking the sausages.
Hadi şimdi giyin, ben de sosisleri pişireyim.
I'm trying to make this a modern and elegant place... and you look like two old sausages.
Lokantaya müzelik mini orkestra yerine canlı modern bir müzik kutusu almayı düşünüyorum.
Dodger, take out the sausages.
Dodger, sosisleri al.
Or a trout, some sausages, a fresh egg and ricotta.
Ya da alabalık, biraz sosis taze yumurta ve ricotta.
They say you sell more sausages than anyone else in Paris.
Paris'de pek çok kişiden daha fazla sosis sattığının söyleniyor.
But with you at my side, I'll make more and bigger sausages... than anyone else in France.
ama sen yanımda olduktan sonra, Fransa'da kimsenin yapamayacağı kadar... büyük sosisler yapacağım.
Scrambled eggs with little sausages?
Omlet ve yanında sosis mi?
- Then I ate some stinking sausages.
- Sonra kokuşmuş sosis yedim.
Do you want me to drop these unspeakably delicious sausages?
Bu tartışılmaz enfes sosisleri düşürmemi mi istiyorsun?
Roast turkey, cranberry sauce, sausages and carrots.
Kızarmış hindi, kızılcık sosu, sosis ve havuç.
I got 24 inches of pork sausages stolen for you
Ben de 24 inç domuz sosisi var senin için!
Buy us five sausages, oil, tomato sauce, bread.
Bize 5 sucuk, biraz yağ, salça ve ekmek al.
And fry me three, four, five eggs with a mess of sausages and a mountain of white toast with strawberry marmalade and... keep the coffee coming.
Ve şey pişir... Üç, dört, beş tane yumurta. Ve bol sosisli ve bir bir dağ kadar tost ekmeği üzerine çilek reçeli dökülmüş olsun.
Get some of those good sausages in there.
Şu nefis sostan biraz daha alalım.
For instance, at one of the rallies, the participants consumed about a million or a million and two hundred thousand sausages. And in 1934, the amount of sausages consumed reached two and a half million per rally.
Bağış paraları militarist sistem gibi gizli kanallardan geliyordu.
- Sausages!
- Sosis!
Keep them out of my way, or they're really gonna wind up sausages.
Onları gözümden uzak tut, yoksa gerçekten sosis olacaklar.
- Are the Lyons sausages hot?
- Lyons sosisleri sıcak mı?
Lyons sausages.
Lyons sosisleri.
Milan sausages, that's cold, isn't it?
Milan sosisleri, bunlar soğuk, değil mi?
I think I'll have the oatmeal porridge, the English pork sausages...
Evet, sanırım yulaf ezmesi ve İngiliz sosisi alacağım.
Take off the sausages.
Yemeğe bak Cambaz.
- These sausages are mouldy!
- Bu sosisler küflenmiş.
- Ain't there no more sausages? - You want supper tonight?
- Akşam aç mı kalmak istiyorsun?
First, some cold consomme or gazpacho... Then some sausages with spring greens... Sauteed potatoes, bread, gravy...
Önce biraz soğuk konsome veya gazpaço sonra birkaç sosis ve lahana yaprağı sote patates, ekmek, sos...
And also that goldfish do not eat sausages treacle tart!
Bu adam gerçek bir hayvan sever değildi ve ayrıca akvaryum balıkları sosis yemez.
Orange juice and eggs and sausages and buttered toast with... marmalade and a pot full of hot coffee.
Portakal suyu, yumurta, sosis ve tereyağlı ekmek marmelat ve sıcak kahve.
He goes mad if I don't get his rotten sausages on the boil.
Berbat sosisli yemeğini hazırlamazsam çok öfkeleniyor.
Help with the washing up and put your grandad's sausages on.
Çamaşıra yardım eder ve büyükbabanın sosislerini pişirmene.
Why aren't you back there polishing the sausages or watering the gin, or whatever it is you do there before opening time?
Açılış zamanından önce neden sosisleri parlatmıyorsun ya da cini sulamıyorsun ya da her ne yapıyorsan onu yapmıyorsun.
They serve humble foods like bacon and egg sandwiches, sausages and mashed potatoes and cups of tea and coffee.
Domuz eti, yumurtalı sandviç, sosis, patates püresi gibi yiyecekler, çay ve kahve servisi yapılan bir yer.
The Bumangi sausage factory has a daily output of over 2000 pounds prime first-quality sausages.
Bumangi sosis fabrikamızda günde 900 kilogramın üzerinde birinci sınıf sosis üretmekteyiz.
What delicious sausages.
Ne lezzetli sosisler.
Friar Domenico, I told you these sausages are for my French stew!
Kesiş Domenico, bu sosisler Fransız güvecim için demiştim!
- Yeah, sausages
- Sosis!
- Sausages
- Sosis.
We grind you out like link sausages.
Sizin gibileri durmadan öğütürüz.
I wanted to punish everyone by not eating but it wasn't even worth talking to them any more and I went into a brasserie and ate some sausages.
Yemek yemeyerek herkesi cezalandırmak istiyordum. Artık insanlarla konuşmak bile anlamsız geliyordu. Bir bara gidip sosisli yedim.
I rather fancy some sausages.
Canım sosis çekti.
Sausages!
Sosis!