English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Search the place

Search the place traducir turco

206 traducción paralela
I hope you intend to search the place.
- Umarım her yeri aramak için zamanınız olmuştur.
I'm going down and search the place.
Aşağı inip bakacağım.
He also said that we got to search the place.
Mekânı aramanız gerek de dedi.
Search the place.
Burayı arayın.
Pete, search the place.
Pete, evi aramaya başla.
Inspector, aren't you gonna search the place?
- Müfettiş orayı aramayacak mısınız?
Let's search the place.
Hadi evi arayalım.
Let's search the place.
Etrafı arayalım.
Search the place.
Evi arayın.
How long will we have to search the place?
Tüm alanı araştırmamız ne kadar sürer?
- Search the place!
- Etrafı arayın!
Listen you can search the place.
Burada hiçbir şey bulamazsın, istediğin yeri bak. Kalktığın yere bak, belki yumurtlamışsındır. Bu söylediğin ilk salakça şey içindi.
Search the place!
Arayın!
We'll search the place
Sen burada kal.
Search the place...
Heryeri arayın..
Then we'll search the place lf we find the loots, you'll be in trouble
o zaman burayı arayalım! eğer bulursak...
If the Jade Horse is hid at the prince's residence even Bao Zheng wouldn't dare to come and search the place
Eğer Yeşim At prensin evinde olursa... kimse onun evini arayıp.... soruşturma yapmaya cüret edemez!
Search the place, boys.
Her yeri arayın çocuklar.
Search the place.
Her tarafı arayın!
Now spread out and search the place.
Dağılalım ve arayalım.
You're free to search the place, but she's not here.
Her tarafı arayabilirsin, ama burada değil.
Come in and search the place if you want. She's not here, Gerry
İstersen girip evi arayabilirsin.
Search the place.
İstersen ara.
We will search the place from top to bottom.
Bütün binayı baştan aşağıya arayacağız.
We need to fan out and search the place top to bottom.
ayrılacağız ve tüm bu yeri baştan aşağı arayacağız.
And so, it's a reasonable place to start the search.
Bu yüzden, burası araştırmaya başlamak için uygun bi yer.
The search was on for the oldest place on Earth.
Dünya'nın en eski yerini bulma çalışması başlamıştı.
But the search for a place where rocks might yield a more detailed picture of the young planet took geologists to the other side of the globe, to the Barberton Mountain Land, in South Africa, field area of Maarten de Wit.
Ancak, kayaların genç gezegenin daha detaylı bir resmini verebileceği bir yeri arayış jeologları, gezegenin diğer ucuna ; Güney Afrika'daki Barberton Dağlık Bölgesine Maarten de Wi  in saha alanına götürdü.
We'll search this place, right from the basement.
Mekânı arayacağız, bodrumdan başlayarak.
Get down there now and search the whole place!
Şimdi hemen aşağı in ve her yere bak!
Well, in the first place, within the next few hours there won't be a square mile of this area that won't be covered by search planes.
İlk olarak, önümüzdeki bir kaç saat içinde buranın, arama uçaklarının üzerinden geçmediği, tek noktası kalmayacak.
We're going to get shown to a cabin, and then we're going to search every inch of the place, inside and out.
Bize bir kabin gösterilecek ve sonra oranın her santimini arayacağız.
Search for a place where there are no bruises and tie it up with a ribbon and tell yourself that what's inside is the sum total of your life.
Kavga gürültünün olmadığı etrafını çitle çevirebileceğin ve içinde aradığın her şeyi bulacağın yerleşecek bir yer bulmak.
- Search the whole place...
- Her yeri arayın...
I am going to search every house in this place during the next few hours.
Birkaç saatte buradaki tüm evleri arayacağım.
All that desperate search for one place... that's better than the next.
Bir yer için tüm çaresiz araştırma... bir sonrakinden iyidir.
If we don't have a legitimate reason how could we search his place and the House of Traps and retrieve the stolen treasures and the list of the rebels to prove his treason
Somut kanıt olmadan... Sarayını ve Pusu evini arayarak... çalınan hazineleri ve... asilerin listelerini bulup hainliğini. nasıl kanıtlayacağız?
No wandering about in search. The sky's a big place otherwise.
Gökyüzünde aramakla vakit kaybetmiyoruz.
- On what grounds? - On the grounds, Your Honor... that the police had no right to conduct the search in the first place.
Gerekçemiz, polisin, zaten bu aracı aramaya hakkı olmadığıdır.
The lawyers got fat and the judge got famous but somebody forgot to sign the search warrant in the right place and Krueger was free, just like that.
Avukatlar sağlamdı ve yargıç bayağı meşhurdu... Ama birisi arama iznini imzalamayı unutmuştu... İpuçlarının olduğu yerin...
It would take days if not months to search every wharf and landing place on the harbor between here and Greenwich.
Buradan Greenwich'e kadar bütün liman ve iskeleleri araştırmak aylar sürmese de günler sürer.
The police will search his place.
Polisin her yeri arayacagi kesin.
Search the place.
Etrafı aramaya başla.
Whether or not you've got a crystal ball, life is a search for answers, and everybody's looking, all at the same time, in the same general place, which is probably why we keep tripping over each other.
Kristal küreniz olsa da olmasa da, hayat sorulara yanıt aramaktır. Ve herkes aynı anda, aynı yerde arıyor. Belki de bu yüzden birbirimize takılıp düşüyoruz.
Search the damn place
Arayın burayı
They said we were involved in the robbery, they want to search this place
Bizim soygunlara karıştığımızı söylüyor, Burayı aramak istiyorlar.
Give way, let the police do their job search this place
Yol verin, Bırakın görevlerini yapsınlar Bölgeyi arayın.
I'm on the verge of ordering a complete search of this place.
Şu anda buranın tamamen araştırılması için emir vermek üzereyim.
Jim kept it in a duffel bag in his storage space- - the only place we didn't search.
Jim onu kamp çantasında tutuyormuş fazladan kiraladığı odasında tek bakmadığımız yerde.
Search the place.
Erafı araştırın
Now we have the chance to search for them in a place were few people have ever been.
Şimdi, insanlarca çok az gidilen bir bölgede bu canlıları araştırma şansımız var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]