See what you can do traducir turco
1,061 traducción paralela
I want to see what you can do without me!
Bensiz nasıl edeceğini görmek istiyorum.
Go to her, lad, and see what you can do.
Git sen de bir konuş, delikanlı. Belki bir şeyler yaparsın.
Please! See what you can do.
Elinden geleni yap.
Let's see what you can do.
Ne yapabileceğine bakalım.
Now, drop me at the American's hangar, then pop into Yamamoto's and see what you can do with this.
Şimdi, beni Amerikalının hangarına bırak... sonra Yamamoto'nunkine sıvış ve bununla ne yapabileceğine bir bak.
Here, see what you can do with him.
Bakalım onunla başa çıkabilecek misin?
Alright, see what you can do with that sign up there.
Tamam mı? Bakalım, şu tabelayı vurabilecek misin?
See what you can do for Chicago.
Chicago'da neler yapardın.
I want to see what you can do... you were talking before, there were fifty of you, you needed fifty of you!
Neler yapabileceğinizi görelim... daha önce dediğim gibi, elli kişi, sizin gibi elli kişi lazım!
See what you can do if you try?
Gördün mü, istersen yapabiliyorsun.
- Now let's see what you can do.
- Şimd bakalım ne yapabiliyorsun.
Hearne, see what you can do for him.
Hearne, onun için ne yapabileceğine bakalım.
Let's see what you can do.
Acele etsen iyi olur!
You see what you can do when you try?
Gördün mü, denediğinde neler yapıyorsun?
- See what you can do would you?
- Neler yapabiliyorsun, bir bakar mısın?
See what you can do when you set your mind to it?
İnsan aklına takınca böyle başarıyor işte.
See what you can do with him.
Biraz da sen dene.
R2, see what you can do with it.
R2 bir şeyler yapmaya bak.
I want to see what you can do, how far along you are.
Neler yapabileceğini görmek istiyorum.
You just relax and stretch out on the seat, if that will make you feel better and I'll see what I can do about changing the tire.
Rahatla, kendini daha iyi hissedeceksen koltuğa uzan. Ben de lastiği değiştirmek için ne yapabilirim... bir bakayım.
Do you dare complain of what you can see?
Göremediği bir şey için şikâyet etmeye hakkın yok!
Can't you see I'm in a hurry? What do you think of them, Papa?
Çekilin yoldan, acelem olduğunu görmüyor musunuz?
- What do you want? Can't you see I have customers?
Görmüyor musun, müşterim var!
I'll see what we can do and I'll call you back.
Öğrendikten sonra seni ararım.
You, who can see, what do you have to say for yourselves?
Siz, görebilenler, kendinize ne söylemelisiniz?
- Can't you see what this will do?
- Neler olacağını bilmiyor muydun?
If I understand you, I don't see what I can do for you.
Eğer seni doğru anladıysam, senin için ne yapabileceğimi bilmiyorum.
What good will that do? You can't see it anyway.
Bilsen ne yapacaksınki, zaten körsün.
Now don't you fret about a thing. We'll put our heads together and see what we can do to help you.
Hepimiz el ele vereceğiz, ve sana sana yardımı dokunacak neler yapabileceğimize bakacağız.
I can see what lies ahead. It'll amuse you. What more do you want out of life.
Sana, içinde yaşadığın şu güzel anlar ve geleceğin hakkında birşeyler söylemek isterim.
And I think it only fair that you see what you can do...
Ve senin ne yapabileceğini görmek mantıklı...
If you can't see her, what do you know?
Eğer onu göremiyorsan ne konuşuyorsun ki?
We must see what we can do to help you, mustn't we?
Sana nasıl yardım edebiliriz bir bakalım!
I'll see what I can do, then I'll check you over.
Elimden geleni yaparım, sonra seni muayene ederim.
You two take a nice bath and we'll see what we can do.
Siz bir güzel yıkanın, biz de yapabileceklerimize bakalım.
I suppose it does no harm to see what I can do for you.
Bu, sizin için yapabildiğimin en iyisini yaptığımı görmenizi engelemez.
You see, Mr Hogan, what a little prayer can do?
Gördünüz, Bay Hogan, küçük bir dua neler yapabiliyor?
See what you can do with her, Trudy.
Onunla ilgilen, Trudy.
Well, since you are Vorobyaninov's only son... I'll see what I can do.
O halde, Vorobyaninov'un tek oğlu olduğunuzdan sizin için birşeyler yapabiliriz.
Have to try to see things in perspective, do what you can to make things fit.
Belli bir bakış açısından değerlendirmek gerek. Olaylara anlam verebilmek için.
If you want something from a guy, you dare not let him see what he can do with you.
Bir erkekten bir şey istiyorsan seninle ne yapabileceğine görmesine izin vermeyeceksin.
I don't see what I can do for you.
Senin için tam olarak ne yapabilirim bilemiyorum.
Can't you see what your gentle insanities do to me?
Nazik deliliğinin bana ne yaptığını göremiyor musun?
You get the envelope here, I'll see what I can do.
Zarfı buraya ulaştırırsan ne yapabileceğime bakarım.
I'll see what I can do for you.
Senin için ne yapabilirim, bakarız.
You get him off, and ignore my interior decorator and I'll see what I can do.
Onu çıkarır, dekoratörümü de görmezden gelirsen elimden geleni yaparım.
Thank you, Mr. Perrin, call me tomorrow and I'll see what I can do for you.
Teşekkürler, mösyö Perrin. Yarın beni arayın, sizin için birşeyler yaparım.
Did you ever see what a. 44 Magnum can do to a woman's face?
44'lük Magnum'un bir kadının yüzüne neler yapabileceğini gördün mü?
Did you ever see what it can do to a woman's pussy?
Bu silahın, bir kadının kukusuna neler yapabileceğini gördün mü?
You start to talk about Dakota, we'll see what we can do.
Sen Dakota hakkında konuşmaya başlarsan, biz de neler yapabileceğimize bakarız.
You can get that from a priest. We'll see what we can do.
Bunu bir rahipten isteyebilirsin.