See you in a bit traducir turco
581 traducción paralela
I'll see you in a bit,
- Tamam. - Görüşürüz.
See you in a bit.
Görüşürüz.
See you in a bit.
Birazdan görüşürüz.
I'll see you in a bit.
Birazdan görüşürüz.
We'll see you in a bit.
Biraz sonra görüşürüz.
See you in a bit then.
- Birazdan görüşürüz.
See you in a bit.
Görüşmek üzere.
I'll see you in a bit.
Az sonra görüşürüz.
All right, I'll see you in a bit.
Tamam, birazdan görüşürüz.
- See you in a bit.
- Kısa zamanda görüşürüz..
I'll see you in a bit.
- Pekâlâ.
I'll see you in a bit, boy.
Birazdan görüşürüz, evlat.
- All right, I'll see you in a bit.
- Sonra görüşürüz.
- Listen, I'll see you in a bit.
- Dinle, seninle biraz görüşeceğim.
I'll see you in a bit.
Sonra görüşürüz.
I'll see you in a bit.
- Tamam, birazdan yanındayım.
Really. - I'll see you in a bit then.
- Az sonra görüşürüz o zaman.
See you in a bit.
Sonra görüşürüz.
- Okay, I'll see you in a bit.
- Tamam, Biraz sonra görüşürüz.
- I'll clean up and see you in a bit.
Temizleneceğim, birkaç dakika sonra görüşürüz.
You might see a side of Derek that involves love a little bit.
Derek'in içindeki sevgiye göre hareket ettiğini göreceksiniz.
You in this dress. I will be able to see in a bit.
Bu elbise içinde görebileceğim.
You know, it's a bit staggering to see a girl take such an interest in politics.
Bir bayanın, politikaya bu kadar ilgi duyması gerçekten hayret verici. - Politika mı?
You should see Charlie here when there's a tasty bit outside in the street.
Sen Charlie'yi dışarı sokakta tatlı bir lokma varken görmelisin.
Tom, I didn't feel a bit dishonest because, you see, I had $ 9,000 in the bank.
Tom, birazcık sıkılma hissetmedim çünkü, anlarsın, bankada $ 9.000'ım bulunuyordu.
Only this particular machine, which you'll see next week, is a little bit unique, in that the fortunes that it tells happen to come true.
"Tam Zamanında" adındaki bu ilginç öyküyü Richard Matheson yazdı. Parçası olmaya davetlisiniz. Teşekkürler ve iyi geceler.
Well, he was getting a bit nasty, you see... so we had to bring him in.
Ortalık çok karışmıştı buraya getirmek zorundaydım.
Well, I've heard about the women in Cocatlan, and I've been alone for 2 weeks now, and I was looking forward a little bit to see them, you know.
Cocatlan kadınlarının methini duydum. Ve ben de iki haftadır yalnızım. Ve anlarsın, ben de onları ziyaret etmeyi umuyordum.
- See you in a little bit.
- Sonra görüşürüz.
Well, erm... I'm in a bit of a mess, you see, and... there's nowhere else I can go to.
Benim de bir parça başım sıkıştı ve gidebileceğim başka bir yer yoktu.
See you in a little bit.
Birazdan görüşürüz.
Well good, see you in a bit.
Tamam iyi, yakında görüşürüz.
I'll see you in a little bit.
- Tamam. Biraz sonra görüşürüz.
You see, Saturn's in the third house, and it's a bit rocky.
Görüyorsunuz, Satürn üçüncü evde, ve bu biraz sallantılı.
- No, you see, I'm in a bit of a hurry.
- Gelemem, biraz acelem var da.
Thanks. - See you in a bit. Hey, Barry.
Kaslarının zayıflamış olması gerekiyordu ama kronik ve açıklanamaz bir hücresel yenilenme durumundalar.
You see, Picard, after we dissect your Enterprise for every precious bit of information I intend to display its broken hull in the center of the Romulan capitol as a symbol of our victory.
Atılgan'ınınızı parçalara ayırdıktan, içindeki kıymetli bilgileri aldıktan sonra, onun parçalanmış gövdesini, başkentte zaferimizin bir sembolü olarak sergileyeceğim.
See you all in a bit.
Birazdan görüşürüz.
I think I see a little bit of Peggy in you.
Sanırım senin içinde biraz Peggy'lik var.
So I'll see you in a little bit, okay?
Görüşürüz, tamam mı?
See you in a bit.
Hayatımı nasıl yaşadığım ben hariç kimseyi ilgilendirmez.
I know it's a bit chilly in there but I figured you'd like to stick around and see the show.
Biliyorum orası biraz soğuk ama burada olup gösteriyi izlemek isteyeceğinizi düşündüm.
You want to move in a little bit closer so you can see well.
Daha iyi görmek için biraz daha yaklaşabilirsiniz.
At least he knows what he wants to do and he's in a good college. I'd like to see you have a little bit of direction.
Ne yapmak istediğini biliyor ve iyi bir üniversiteye gidiyor. Keşke bir hedefin olsaydı.
I'll see you in a little bit.
Biraz sonra orada olurum.
See you up there in a bit, help you ring in the new year.
Birazdan yukarı geleceğim, yeni yılı beraber kutlarız.
See you in a little bit.
Sonra görüşürüz.
As much as I don't want to, I guess I'll go in my room and see if I can work a little bit. You don't feel silly in that room, huh, dear?
O odada kendini aptal gibi hissetmiyor musun canım?
You see, I've noticed that you've been spending quite a bit of time... in closed meetings with Captain Sheridan.
Endişelenmiştim. Kaptan Sheridan'la kapalı kapılar ardında sürekli toplantılara iştirak ediyorsun.
You see, our son was a candidate for Marbury, and in our zeal to see him accepted, we may have come on a bit strongly.
Oğlumuz Marbury adayları içinde. Kabul edilmesini çok istediğimizden biraz abartmış olabiliriz.
- See you in a little bit.
- Hoşçakal.