Sei traducir turco
128 traducción paralela
You bitch!
Sei lanet k.ltak!
Is Sei at home?
- Sei evde mi?
Give my regards to Sei.
Sei'ye selamlarımı iletin.
He always calls him "Sei-san."
- Sei. Askerlik arkadaşlarıydılar.
Do you know where he lives? I wonder.
Sei nerede yaşar?
He mentioned his yakuza friend manages that hotel, or something like that.
Evet. Sei orada yönetici olduğunu anlatmıştı.
Sei-san's one of our bellboys.
- Sei hakkında. - Uşaktır.
Sei tu che sei un imbroglione!
Sen bir üçkâğıtçısın!
O-Sei!
O-Sei!
That woman, O-sei, was crying when we left.
O kadın, O-sei, ayrıldığımızda ağlıyordu.
Was her name O-Sei?
Kadının adı O-Sei miydi?
I have seen O-Sei.
O-Sei'i gördüm.
And I met O-Sei.
İşte bu durumda O-Sei ile karşılaştım.
O-Sei works me insane.
O-Sei beni deli gibi çalıştırıyor.
Before then I will finish with O-Sei, believe me.
O-Sei ile her şeyi bitireceğim. İnan bana.
You still liked O-Sei.
Hala O-Sei'den hoşlanıyorsun.
You killed O-Sei!
O-Sei'yi sen öldürdün!
You say that because you always liked O-Sei.
Sen söyledin "Çünkü daima O-Sei'den hoşlandın".
If I couId speak with O-Sei, I would tell her that you are mine forever.
Eğer O-Sei ile konuşabilseydim senin daima benim olacağını söylerdim.
I am talking about O-Sei, the dead girl.
O-Sei'i kastediyorum, hani şu ölen kız.
You always wanted O-Sei.
Daima O-Sei'yi istedin.
Allegra e spensierata sei Carina
Şen şakraksın, sen Carina'sın
Ma con il broncio sembri ancor piu bella tu sei la stella che manca in ciel
Kızınca daha da güzel olursun göklerde eşsiz bir yıldızsın
Via bellagio, quaranta-sei.
Bellagio yolu, 46.
Ci sono una povera vecchia con sei Bambini indifesi... e lui le butta fuori nella strada.!
Altı savunmasız çocukla zavallı yaşlı bir kadın var. O da onları dışarı, sokağa attı.
Via Bellagio, quaranta-sei.
Bellagio yolu, 46.
Jesu Christ, sei unser Gast und segne, was du bescheret hast.
Yüce Tanrım, paylaşmamız için verdiğin nimetler adına şükranlarımızı sunarız.
Jesu Christ, sei unser Gast... bescheret hast.
Yüce Tanrım, bu akşamki nimetler için sana şükran borçluyuz.
Lkeno Sei Recording :
Ikeno Sei Recording :
Ato and Sei have disappeared.
Ato ve Sei kayboldu.
You are accused of helping the infiltrated spy called Sei escape.
Örgüte sızan Sei adındaki casusun kaçmasına yardım etmekle suçlanıyorsun.
I didn't know Sei was a spy.
Sei'nin bir casus olduğunu bilmiyordum.
There is noone called Sei at any level of the organization,
Organizasyonun hiçbir seviyesinde Sei adında biri yok.
Even if you knew that it might provoke The destruction of the organization, You decided to actively help actively Sei and jeopardized everything we built.
Provoke olacağını bildiğin halde, Örgütün yok edilmesi için çalışan Sei'ye yardım etmeye karar verip yaptığımız her şeyi tehlikeye attın.
Sei planned this attack only to jeopoardize the organization.
Sei bu saldırıyı sadece örgütü tehlikeye atmak için planladı.
Sei brought up the plan.
Sei planı gündeme getirdi.
Sei just had to bring it up during the meeting.
Sei ise toplantı sırasında gündeme getirdi.
Sei discovered there was a spy.
Bir casus olduğunu Sei ortaya çıkardı.
In other words, Sei is a spy, an informer and a counter-revolutionary.
Başka bir deyişle, Sei casus, muhbir ve devrim karşıtı biriydi.
You're Sei.
Sen Sei'sin.
That's scary.
Bu çok korkunç. Sen Sei'sin!
You're Sei! No.
Hayır.
Not only am I not Sei...
Ben Sei değilim...
There's no such person like Sei.
Sei diye biri yok.
There's no Sei.
Sei diye biri yok.
Sei talked you into failing to report at the Shinjuku Station.
Sei senin aklını çelince Shinjuku İstasyonunu rapor etmedin.
It was in 1952 when I first met the man known as Sei.
Sei adındaki adamla ilk tanışmam 1952 yılındaydı.
He spoke to me of Sei Shonagon, a lady in waiting to Princess Sadako at the beginning of the 11th century, in the Heian period.
Sei Shonagon'dan bahsediyordu ; 11.yy baslari, Heian döneminde, Prenses Sadako'nun bakicisi cariye...
- Know a man named Sei-san?
- Benim.
Nein, Gott sei Dank.
- Yaralı mısınız? -
Ma sei americano?
- Ma sei americano?