Senses traducir turco
2,902 traducción paralela
I think he's walking around in his own bangover, and then he'll come to his senses.
Bence zevkten kalma haliyle geziniyordur ve sonunda da duygularıyla hareket edecektir.
You know, you learn to rely on your other senses.
Başka duyularına güvenmeyi öğrenmelisin.
You guys think she'll come to her senses, right?
Aklı başına gelecektir, değil mi?
Nothing pleases more than to see reason take hold of senses. And a house righting its path.
Mantığın, duyguların yerini aldığını ve yolunda ilerleyen bir hane görmek kadar beni mutlu eden bir şey olamaz.
This house must be turned to order, regardless of whether you happen upon your senses.
Sen aklını başına devşir ya da devşirme bu hanenin düzene girmesi gerekiyor.
If he senses my disloyalty to him, it could upset everything.
Ona karşı sadakatsizliğimi hissederse bu her şeyi berbat edebilir.
I'm not sure that senses have but they can smell
Ve o yüzden onu yakaladım
OK, look, if he sees you, if he senses you, do you have any idea what that would do to him?
Tamam da bak, seni görürse, burada olduğunu hissederse, bunun ona neler yaşatacağını hakkında bir fikrin var mı?
I am lonely in all senses.
Her cihette yainızım.
Anyway, listen, I was going to get back together with Zoey today, but I came to my senses on the way out here, so...
Neyse, beni dinle. Bugün Zoey'le barışacaktım ama buraya gelene kadar aklım başıma geldi.
Boiling water to pour on him. And they reckon it works with your other senses too, like, they reckon your sense of smell. DANIEL :
- Üstüne dökmek için kaynar su.
Have you taken leave of your senses, Murdoch?
Aklını mı kaçırdın Murdoch? Bu yüzden memur rütbesine bile düşebilirsin.
Your senses are still blazing.
Duyuların hâlâ canlı.
Senses are heightened.
Duyularımız açık.
I came to my senses and I realized it was better to just tell you the truth.
Sonunda sana gerçekleri söylemenin daha iyi hissettirdiğinin farkına vardım.
Until the Union comes to its senses.
Sendika aklını başına toplayana kadar, evet.
The Matis also drop a noxious plant juice into their eyes to sharpen their senses and focus their minds on the hunt.
Mati'lerin gözlerine damlattıkları zararlı bir bitki özü hem avcıların duyularını keskinleştiriyor hem de av için konsantre olmayı sağlıyor.
I will defend your actions, reassure him you have come to your senses.
Davranışlarını savunacağım, ona aklının başına geldiği konusunda güvence vereceğim.
Oh, he'll soon come to his senses.
Oh, evsiz yakında her şeyi anlar.
He's the one who has to come to his senses!
Aklını başına almasını gereken sen değilsin ki!
Until he comes to his senses.
Aklı başına gelinceye kadar.
But because of the polluted atmosphere above, most of them have lost their senses...
Ama atmosferi o kadar kirlettiniz ki, Artık şuurları kalmadı...
- Khatana... you better get him back to his senses.
- Khatana... bak, en iyisi onun aklı başına getir.
Just give her a minute to come to her senses.
Ona aklını başına toplaması için biraz zaman tanı.
about an investigative reporter who can't smell and has to get the story using only his eyes, ears, and other senses.
Koku alamayan ve olayları çözmek için kulaklarını, gözlerini ve diğer duyularını kullanan bir araştırmacı gazeteci hakkında.
Let your senses- - your sight, smell, touch- - let them remember for you.
Duygularını- - görüşünü, kokla, dokun- - senin için hatırlamalarını sağla.
Remember your other senses are heightened.
Diğer duyularının geliştiğini hatırla.
Your spidey senses acting up?
Örümcek duyuların iş başında?
And there's the vision and the senses, and don't even think I don't notice that you don't need your inhaler anymore.
Ve senin görüşün, duyuruların... Astım cihazına bile ihtiyaç duymuyorsun.
His senses have been beaten.
Adam fena dayak yemiş.
It's enough if she senses it.
Onun da böyle hissetmesi yeterli.
- Good thing you came to your senses. - Come on.
Sonunda yola geldiğinizi görmek güzel.
We all came here as slaves. If you come to your senses, maybe you won't stay a slave.
Hepimiz, köle olarak geldik buraya eğer ki aklını başına toplarsan köle olarak kalmazsın.
If a bouncer senses hesitation, he will strike like a bear at an underage salmon.
Fedai tereddüt ettiğini sezerse ayının som balığını fırlattığı gibi uçurur seni.
With seven restaurants to choose from, * * * * is a feast for the senses.
Yedi farklı restorant seçeneğiyle bu resort otelde yemek yemek, duyularınız için bir ziyafet olacak.
Now, come to your senses and sit in your chambers as the chief consort.
[Valide Sultan] Şimdi aklını başına topla. Dairende, Hanım Sultan olarak otur.
But there's another camp that says we can't ignore what our senses and observations tell us, that time really does exist.
Ama başka bir taraf da, duyu ve gözlemlerin zamanın gerçek olduğunu söylemesini göz ardı edemeyeceğimizi söylüyor.
Hey man, I just glad you came to your senses, dude.
İç güdülerini dinlemene sevindim adamım. Seninle gurur duyuyorum.
to his senses, Marusya!
Uyan, Marusya! O yok artık!
For most of the time it's hidden from our senses.
Çoğu zaman algılarımızdan saklıdır.
It seems that whatever our senses are telling us about reality, we only get to experience a fraction of what's really going on.
Görünen o ki algılarımız gerçek ile ilgili ne anlatırsa anlatsın, gerçekte neler olduğunun yalnızca küçük bir bölümünü tecrübe ediyoruz.
It hits all your senses like no other sport.
Başka bir sporda olmadığı kadar bütün duyularını kullanırsın.
She has lost her senses since she has seen this shameless boy.
O utanmaz oğlanı gördüğünden beri aklını kaybettin.
- Have you lost your senses?
- Aklını mı kaçırdın sen? - Kayın pederim!
Come to your senses!
Aklını başına al!
I suggest sprinkle this water on your face.. .. and come to your senses.
Şu suyu yüzüne çarp ve kendine gel.
As your brain first plugs itself into your body..... and then grows, fed by the stream of information that's rushing in through your senses.
Beyniniz kendini vücudunuza taktığı anda..... büyümeye başlar, algılarınıza hücum eden veriler deryasından beslenir.
Come to your senses.
Kendine gel!
We used all our senses.
Her türlü duyusunu kullanıyor
Through your senses. And your body is on constant alert to keep you safe and out of danger.
Trilyonlarca hücrenin bir araya gelerek insan yüzü oluşturmalarını tanık olacağız.
Each of our brains has 100 billion cells that are constantly processing a mass of information rushing in through our senses.
Bu James. Olivia biraz tombiş olan.