Separate traducir turco
6,740 traducción paralela
So if you can just, for a second, separate...
Yani bir saniyeliğine ayrılırsan...
Always keep mic and water separate. Okay?
Her zaman MIC ile suyu ayrı tutuyoruz, di mi?
Ivan, maybe we should go our separate ways.
Ivan, belki ikimiz de farklı yollardan gitmeliyiz.
You see, Nell, if your enemies'forces are united, you need to separate them.
Anlarsın Nell, düşmanların güçlerini birleştirdiğinde onları ayırmalısın.
Let's just get outta here... and go our separate ways, for good?
Sadece buradan gidelim... ve iyi için bizim Ayrı yollara gitmek?
Firstly, he wants the whole of Arabia as a separate country for himself.
Birincisi, bütün Arabistan'ı kendine ait ayrı bir ülke olarak istiyor.
You know, the kind with seeds in it that you separate on a Frisbee.
Bilirsin, hani şu frizbide ayıklarken içinde tohum bulduğun cinsten.
They don't separate the phases.
Hastalığın ilerlemesine göre ayırmıyorlar.
I try to separate the two.
İkisini birbirinden ayırmaya çalışıyorum.
If these men leave now, in separate vehicles...
Eğer bu adamlar farklı araçlarla alanı terkederlerse dışarıda iki araba var.
Although her childhood had left her feeling separate from the world, Ruby felt an unexpected connection to Bucky Newport.
Çocukluğunda dünyadan dışlandığını hissetmesine rağmen Ruby, Bucky Newport'la aralarında beklenmedik bir bağ oluştuğunu hissetti.
There ought to be a whole separate language for you.
Senin için tamamen farklı bir dil olmalı.
Separate...
ayrılın...
There ain't no need to separate a boy from his maw.
Bir çocuğu annesinden ayırmaya gerek yok.
To reach the terminal, you'll need to pass the main gates. Access the elevator with fingerprint recognition And open 3 separate combination locks.
Bilgisayara ulaşmak için, ana kapıdan girmeniz parmak izi okuyuculu asansörü kullanmanız ve 3 ayrı kombinasyonu olan kilitli kapılardan geçmeniz gerekiyor.
They're like from two separate countries.
Onlar iki ayrı ülkeden geliyor.
"We're separate but our soul's one."
Biz ayrıyız ama ruhlarımız bir.
"We're separate but our souls are one."
Biz ayrıyız ama ruhlarımız bir.
And prior to that, I managed seven separate Kmart stores.
Ondan önce de yedi farklı Kmart mağazasının müdürüydüm.
We traveled in separate cabins.
Ayrı odalarda seyahat ettik.
This is a process that takes many weeks and involves 12 separate dyes to produce the finished product.
Ürünün son halini alması haftalar sürüyor. 12 farklı boya kullanıyoruz.
He tells me they'll never separate a daughter from her sole biological parent.
Bir kızı, tek biyolojik ebeveyninden asla ayırmayacaklarını söyledi.
Is you're trying to separate a little girl who's already suffering deeply from the loss of her mother, away from the father she loves and who loves her.
Küçücük bir kızı zaten annesinin kaybıyla çok acı çeken bir kızı sevdiği babasından, babasını da sevdiği kızından ayırmaya çalışmak.
Horseradish station. We're gonna have the white and the reds, separate service, different intensity. That's right.
Yaban turpu büfesi.
I am just sorry that our lands are separate.
Arazilerimiz ayrı olduğu için üzgünüm.
I can separate all the smells in this market...
Buradaki bütün kokuları ayırt edebilirim.
I've had to listen to that album on two separate occasions.
O albümü, iki farklı sebeple dinlemek zorunda kaldım.
This is why we always kept someone separate.
İşte tam da bu yüzden hep birimizi dışarıda bıraktık.
... correctly to separate the skin...
... deriyi kastan ayırmak için doğru bir şekilde kullanmazsan...
"She will be separate from the world, " she will be an activist abroad.
" Çok farklı biri olacak, ülke dışında bir aktivist olacak.
- We had to separate him.
- Ne olduğunu biliyor musun? - Onu ayırmak zorunda kaldık.
She'll be a copy of you. Same skills, same likes and dislikes, same personality, but an entirely separate awareness.
Aynı yetenekler, aynı şeyleri sevip sevmeme, aynı kişilik ama tamamen farklı bir farkındalık.
Wait, is that the stereo amp with the separate trem and reverb...
Trem ile reverb'ü ayrı olan stereo amfiyi mi?
I realize that that's something we were supposed to do together but separate.
I o biz bir şey biliyoruz. - birlikte yapmak ama ayırmak gerekiyor.
- Hey, did you know they don't have a separate jail for cool people who fucked up?
Başını belaya sokan süper insanlar için ayrı nezarethane yokmuş, biliyor muydun?
There is a separate division for high schools.
- Liseler için ayrı bir lig var.
In 1999, regulation was dismantled to separate commercial banks from investment banks.
1999'da, ticari bankaları yatırım bankalarından ayıran düzenleme yürürlükten kaldırıldı.
Separate cars, huh?
Ayrı arabalar demek.
You wanted to separate what is inseparable.
Ayrılamaz şeyleri ayırmak istediniz.
The terms of the armistice contain 23 separate points.
Ateşkes antlaşmasının şartları yirmi üç ayrı bölüm içermektedir.
I have my two separate lives.
İki ayrı yaşamım var.
Now we need to separate the real from the imagined.
Şu an yapmamız gereken gerçekle hayâli birbirinden ayırmak.
Those stories you've heard... tools of the trade, self-applied by the pirates themselves, intended to separate us from our cargo by surrender rather than sword.
O duyduklarınız işlerinin gereği. Bizi yükümüzden kılıç zoruyla değil de gönüllü olarak ayrılmaya sevk etmek için bizzat uydurdukları şeyler bunlar.
Let's say I do separate Flint from his gold when he returns.
Döndüğünde Flint'i altınından ayırdım diyelim.
It was powered on a separate route to the main line.
Ana hatta farklı bir yoldan güç sağlanıyordu.
Then, we'll go our separate ways. Got it?
Sonra yollarımızı ayıracağız, tamam mı?
What if we separate?
- Senin gibi bir insan ne yapar?
Those who separate children from their mothers and turn them into murderers... should be sent to hell.
Bunlar, çocukları annelerinden alıyorlar. Onları birer katil yapıyorlar. Onları cehenneme göndermek gerekiyor.
Just, after my mom died we kind of went separate ways.
Annem ölür ölmez yollarımızı ayırdık.
Come on, separate those dye packs.
Hadi artık, işaretlenmiş paraları ayır hemen.
There's a voice in my heart which says that even the entire universe cannot separate us.
Kalbimden bir ses diyor ki bütün evren bile bizi ayıramaz.