Serving traducir turco
4,094 traducción paralela
And they're serving tai chi, and they're serving chai tea.
Hem tai chi servis ediyorlar, hem de chai tea.
It's time for tai chi, and they're serving chai tea.
Tai Chi zaman ve chai tea de servis ediyorlar.
And for you, it's serving shrimp puffs to people who are always going to be more successful than you.
Senin için ise, senden daha başarılı olan kişilere karides sunmak.
Oh, I don't know if they told you, but I'm one of the longest-serving teachers here at Greybridge.
Söylediler mi bilmem ama Greybridge'e en uzun hizmet verenlerden biriyim.
The record says he was dishonorably discharged from the Army in'06, after serving two years for aggravated assault but not before he got sniper training.
Kaydına göre, 2006 yılında artan saldırganlığı yüzünden ordudan atılmış. Ama keskin nişancı eğitiminden önce değil.
For the time being, I'm serving double duty.
Şimdilik iki görevi yürütüyorum.
Traded in the single serving for a combo platter.
Tek bir şeyi çözmek için birçok şeyi karıştırdın.
We're serving it on behalf of another police department.
Bir başka polis md.lüğü adına tebliğ ediyoruz.
Why do you think I'm serving search warrants?
Arama emirlerini niye aldım sanıyorsun?
We are serving you and your client an eviction.
Sizi ve müvekkilinizi evden çıkarmakla görevliyiz.
I've been serving too many masters.
Bir süredir çok fazla efendiye hizmet ediyorum.
I've been serving too many masters.
Çok fazla ustaya hizmey ediyorum.
Nice to see someone serving you a drink for once.
Birinin sana içki servis ettiğini bir defalıkta da olsa görmek güzel.
"The President's self-serving hypocrisy " is only surpassed by his shameless cowardice. " Unbelievable, sir.
"Başkan'ın kendine hayrı olan iki yüzlü hizmeti sadece kendi utanmaz korkaklığına üstün geldi."
Always serving a higher purpose.
Her zaman yüksek amaca hizmet ederim.
That case is currently being prosecuted, meanwhile The General is in jail serving time for a totally unrelated charge.
Bu dava hâlen yürütülüyor ayrıca General ilgisiz bir suçlamadan hapiste zaman geçiriyor.
Ok. Of the 3 women that Rebecca Schroeder helped, one has a boyfriend who is serving time in jail for drug possession.
Rebecca Schroeder'ın yardım ettiği 3 kadından birinin hapiste uyuşturucu bulundurmadan yatan bir erkek arkadaşı varmış.
- He's serving a life sentence!
Adamın müebbet yattığını biliyorsun değil mi?
- He's serving a life sentence.
Ne yaptığını sanıyorsun? Adam müebbet yatıyor!
I'm not in the book because I'm a serving police officer.
Kitapta yokum çünkü polis memuru olarak görev yapıyorum.
I was serving with the 173rd in Kandahar at the time.
O sırada Kandahar'daki 173. Birlikteydim.
But there may be some question as to who he's actually protecting and serving.
Fakat onun da kimi koruyup kime hizmet ettiği pek kesin değil.
Nobody's serving anybody up!
Kimse kimseyi onun önüne atmıyor!
And she's serving it at M.C.C.
Ve MCC'de yatıyor şu an.
You come up short again, and you'll be serving beer out of a tent.
Bir daha eksik olursa biraları çadırdan satarsınız.
Come up short again, and you'll be serving beer out of a tent.
Bir daha eksik olursa biralarınızı çadırdan satarsınız.
- Serving your warrants?
- Arama izinlerini mi yerine getireceksin?
You can't arrest him for serving something that's only poisonous to Blutbaden.
Sadece Blutbadlara zehirli olan bir şey ikram ediyor diye onu tutuklayamazsın.
We are not serving them coffee.
Onlara kahve falan ikram etmeyeceğiz.
Charlie died serving his country.
Charlie bu ülkeye hizmet ederken öldü.
He's got a brother serving 15 years in petersburg.
15 yıldır Petersburg'da yatan bir kardeşi var.
I know we're not serving alcohol today.
Bu gün alkol servis etmediğimizi biliyorum.
Like the Taliban tried to do when I was serving my country.
Aynı ülkeme hizmet ederken Taliban'ın yapmaya çalıştığı gibi.
Serving the King, fighting his wars!
Krala hizmet edip, onun için savaşmayacağız.
Um, I don't know if the cafeteria is serving that, but, uh...
Şey bilmiyorum kafeterya bu hizmeti veriyor mu ama -
Serving up her own justice.
Kendi adalet kadar hizmet veren.
Boss, there's no record of any "Walter Bec", serving with your father.
Babanla birlikte görev yapan "Walter Beck" adlı birine ait kayıt bulamadım patron.
A young serving girl is missing and I promised her father I would find out what had happened to her.
Genç bir hizmetkâr kız kayıp. Ona ne olduğunu bulacağım diye babasına söz verdim.
All right, you twisted, tea-serving necrophiliac.
Pekâlâ, seni deli, çaycı, ölü sevici.
Now that Borquita is serving her punishment, I need a new handmaiden.
Borquita cezasını çekiyor, yeni bir hizmetçiye ihtiyacım var.
My dad has been serving a life sentence.
Babam ömür boyu hapis yatıyor.
Tao : Dr. Mason, we regret the added stress serving a search warrant causes, but when your brother-in-law disappeared,
Dr. Mason, arama emri için üzgünüz, ama, kayınbiraderiniz kaybolduğunda,
The warrant you're serving is for the owner of this house.
Emri hizmet ediyorsun bu ev sahibi için.
Serving the truth at court is a crooked path.
Sarayda gerçeğe hizmet etmek düzgün olmayan bir yol.
A baker who tried to sleep with a nobleman's serving maid, two drunks, and a thief from Alsace.
Bir saygının hizmetçisiyle yatmaya çalışan bir fırıncı iki sarhoş, ve Alsace'den bir hırsız.
How many of you are serving as his eyes and ears in here?
Burada onun gözü kulağı olan tam olarak kaç kişi var? !
Okay, but what if he's serving mashed potatoes, and you say "Pass the potatoes" how am I supposed to know?
Peki ya patates ezmesi getiriyorsa ve sen "patates ezmesini uzatır mısın?" desen ben nasıl anlayacağım?
Knowing that another girl has his heart, You just soldier on, serving the alliance.
Onun kalbine başka bir kızın sahip olduğunu biliyorsun ama sen sadece askerlik yapıp ittifakı sürdürüyorsun.
I'll keep serving.
Haydi, ben servise devam edeceğim.
It's getting more and more popular, and we're serving tumbleweeds, man.
Bırakalım gitsin.
S-So we're literally serving squash and beef?
Eti ve kabağı ne zaman servis etmemi istersin?